Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Saray Yahudileri
Avrupa'da Yahudilerin toplum olarak aşağı görülmesine rağmen Yahudi kökenli bankerlerin durumu biraz değişikti. Avrupa’daki Yahudi bankerler, asilzadelerin, kralların borç para sorunlarını çözüyorlar, paralarını işletiyorlar, kısaca para işlerini yönlendirdiklerinden onlara Saray Yahudileri ismi veriliyordu.
"Mrs Nesta Webster savaşlar ve devrimler için gerekli fonlamanın uluslararası bankerler tarafından sağlandığı sonucunu belirtmekten kaçamamıştır. Bu fonlamayı Yahudi bankerler yapmaktadır, Yahudiler son iki bin yıldır devrimlerin devrimlerini finanse eden ajan-provakatörlerdir. Yahudiler kurulu devletlerin karışamayacağı gizli beş örgütün yönetimindedirler." ( The New York Times, 8 Mart 1925)
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Bir yerlerden tanıyor gibiyim!
Hitler yorulma nedir bilmiyor,bulabildigi her vasıtayla şehirden şehire geziyordu.1930 seçimlerinden bir kaç hafta önce günde en az üç konuşma yapıyordu. Kalabalıklara 1. Dünya Savasi'ndaki yenilgilerinin sorumlularının eski politikacilar olduğunu,yahudi bankerler ve tefecilerin ihanetine uğradıklarını söylüyor, kitleleri,alman ordusu için yeniden şahlanma zamanının geldiği ve komunistlere karşı savaşa hazırlanılması hususunda uyarıyordu.Yeniden şahlanısta herkesin işe kavuşacağı sözünü vermekten de geri kalmıyordu.Ve son olarak insanlara ata topraklarında kaybettikleri gururlarını hatırlatıyor ve alman medeniyetinin ve ari ırkın üstünlüğünü ilan ederek, söylevlerini tamamliyordu.
Sayfa 103Kitabı okudu
Devlet Yahudilere Borçlarından Nasıl Kurtuldu (!)
Yukarıda da bahsedildiği üzere erken dönemlerden itibaren Yahudilerin saray ve devletle olan yakın para ilişkileri bu işi onların tekeline geçirmiştir. Nitekim bu durum yıllar boyunca devam etmiş, 19.yy. başlarında Carmona, Aciman, Gabay gibi Yahudi aileler Osmanlı ekonomisinin lokomotifi olmuşlardır. Yeniçerilerle de yakın ilişkileri bulunan bu aileler, 1926'da Yeniçeri Ocağı'nın ilgasıyla birlikte tasfiye edilmişlerdir. Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra yeniçerilerle ilişkilerini gerekçe göstererek, idam ettirmek ya da sürgüne göndermek suretiyle bu Yahudi aileleri uzaklaştıran devlet, böylece onlara olan yüklü borçlarından da kurtulmuştur.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un alınmasından sonra, İstanbul'un alınmasından sonra, İspanya ve Avrupa'nın diğer yerlerinde baskı altında bulunan Yahudileri Osmanlı topraklarına davet için Edirne başhahamı Isaac Tzarfati'yi görevlendirmiş olması, bu dostane ilişkilerin temellerinden birini oluşturmuştur. Tzarfati dindaşlarına yaptığı çağrıda; "... burada Türklerin topraklarında şikayetçi olabileceğimiz hiçbir şey yok. Büyük nimetler elde etmekteyiz. Çokça altın ve gümüş ellerimizde. Ağır vergi yükümüz yok ve ticaretimiz serbest, engellenmiyor. Her şey ucuz ve bol, herkes barış ve özgürlük içinde.." diye seslenmiştir.
35 öğeden 31 ile 35 arasındakiler gösteriliyor.