O apartman yıkılmadan önce birisi koridorda terliklerini sürükleyerek yürüse buna gürültü der o kişiyi bir köşeye çekip haddini bildirirdik. Sonra asıl gürültünün balkonlardan sarkıp küfür eden gençlerden geldiğine karar verdik. Caddenin ortasında çığlık çığlığa koşturan kadınları görünce işte asıl gürültü budur dedi en yaşlı olanımız. Ona katıldık. Mahalleye yaklaşan ambülans acı acı bağırınca gürültünün diğer ikisi olmadığından emin olduk. Camlar kırılıp yerlerdeki kaldırım taşları arabaların kaportalarında yankılanınca, postal sesleri pencerelerimizin altında yoğunlaşınca, ağlamalar, haykırışlar, emirler çoğalınca, kapılara inen yumruklar burnumuzun dibine ulaşınca bir köşeye sinip gürültüyü tanımlamaktan vazgeçtik. O tartakladığımız adamın yeniden koridorda terliklerini ağır ağır sürükleyerek yürüdüğünü hatırladık. O huzurlu ana dönmek için her şeyimizi verirdik. Çünkü o an aramızda gezinen en güzel şeydi; sessizlik. Sadece terliklerini çıkarmayı unutmuştu. Hepsi bu