İdeal hayat akıp gitmektir belki, kaybolup gitmek kendini yitirmeden. Kızmadan, darılmadan, gücenmeden yaşamın içinden usulcacık, yumuşakça ve nazikçe süzülüp gitmek. İncitmeden ve incinmeden
yaşamak. Hatta bazen incinsen de incitmeden yaşamak. Kalabalıkların içinden kirlenmeden geçebilmek.
Kalbini kıranları dahi anlamaya çalışmak kimi zaman. Bir aksamüstü kendi kendini teselli edebilmek. Yapa yalnız kaldığında kendi canına yoldaş olabilmek. Şefkatle yaraları sarabilmek. Sonunu bildigin yanlış yollara girdiginde ve tahmin ettiğini bulduğunda kendine kızmak yerine kendine dost kalabilmek. Bazen, olsun diyebilmek. Düştüğün yerden kalkarken kendine uzanan bir el olabilmek, hem de ayağına çelmeyi takan da senken. İdeal bir hayat için iyi bir ev, iyi dostlar lazım belki. Ama hayatın içinde bırak evi kendine dört duvar bile bulamadığında kendine yuva olmak gerek. Dışardaki yabani hayattan kaçıp sığınabileceğin bir yuva.
Henüz yetişkinliğe ermemiş yüreğini atmacalar kapıp götürmesin diye. iyi dostlar bulmak zor, iyi bir dost
olmak daha zor. Yerine getirilmemiş dostluk vaatlerinin enkazında kalmaksa en zoru. insan her enkazdan sonra kendine yeni bir gönül inşa edebilmeli. Çünkü böyle bir hayatta aldatmamış olmanın huzuru aldanmış olmanın acısına galip gelir sonunda.
Elvan DURDU