Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Onu hissetmeye ihtiyacım vardı. Öne eğildim ve onu öptüm. Dillerimiz birbirine karışırken alt dudağımı ısırdı, dişlerinin arasına alıp kendine çekti. Tanrım. Beni öldürüyordu. Başını göğüslerimin arasına bastırırdı ve tekini yalamaya başladı, ardından aynısını diğer göğsüme de yaptı. Parmaklarımla saçlarını kavradım ve onu kendime bastırdım, daha fazlasına ihtiyacım vardı. İki gündür ilk kez vücudumun canlandığını hissediyordum. Liam beni esir almıştı ve dişlerini, dilini ve dudaklarının sıcaklığını hissettikçe çığlıklarıma engel olamıyordum. “Liam, içimde olman gerek.” Kendi sesimi tanıyamıyordum. Kalın ve ağır bir tonda, yalnızca onun tatmin edebileceği bir arzuyla yanıyordu. “Al beni tatlım. Al beni,” diye yalvardım.
Sayfa 47
iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
Reklam
Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. Endişelenmen gereksiz. Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Olması gerektiği kadar fedakar biriyim aslında; daha fazlasını umma açıkçası. Endişelerim, ideallerim, halletmeye çalıştığım meselelerim var. Başkalaşmaya çalışıyorum. Göz ardı edilmiş tutumlar edinmek hoş. Değişmek, hiç de zor değil. Yalnızca özgür olabilsem, sorun kalmayacakmış gibi sanki. Anlaşılmak istiyorum: Sevdiğim bir şarkıyı herhangi biriyle paylaşırken aynı duyguları hissetmek arzusu bu. Evet, tıpkı bu. Sese, ahenge kapılırken, kendini müziğin ritmine verirken yanında bir diğerinin olabilmesi; görkemli bir anda birlikte sadeleşebilmek. Birlikte dans edebilmek gibi. Sen hastayken baş ucunda birinin sabaha kadar oturması gibi. Arada bir alnındaki teri silmesi, üstünün açılmamasına dikkat etmesi gibi. Bir başkası için hayatta kalma çabası gibi sanki. Ölmek için değil, yaşamak için uğraşmak gibi. Ummadan, hayal etmeden, sıradan, olduğu gibi. Doğal. Ve ciddi. Ciddi ciddi hayatla mücadele edebilme gücü. Bu gücü yan yanayken yaratabilme yeteneği. Ben bu yeteneğin bir parçası olarak sokuluyorum sana. Masallarla geliyorum. Efsanelerle geliyorum. Herhangi bir insanın birikimiyle geliyorum aslında. Art niyetsizim. İnan, Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Küçük İskender
Küçük İskender
Bir nedeni yok.Yalnızca öptüm.
Küçük İskender
Küçük İskender
🏹
Şiir oldum. Oku beni...
Çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. Bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. Kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. Çay pişiririz. Çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. Sonra da sen anlatırsın: Sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin... hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. Ben sıkılmam. Ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. Seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. Bir insan, bir insanı sıkamaz. Bir insan canı isterse sıkılır. Hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. Hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. Endişelenmen gereksiz, Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Küçük İskender
Küçük İskender
Reklam
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
"Aynı otobandaydık ve birimiz birimizin yanından geçip gitti. Hafızasızlığı gurur saymanın adil yanı! Hangimiz süratliydik, önemi kalmadı. Hangimiz daha özveriliydik; bunun da... Umarım mutlu olursun . Bunu bir çöküntü anında da söylemiyorum. Hiç kimse aldatmadı ötekini. Yalnızca böyleydim işte..! Yüzüme öyle bakma, nefretle. Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm. ... Sana dokunamadım. Parmak uçlarım neşterdi çünkü. Kırılan bir kemiğin sesiyle veda anı, Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm
Küçük İskender
Küçük İskender
48 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Hani Sait Faik Abasıyanık diyor ya “Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.” İşte Agota’nın kendini yabancı bir ülkede var ettiği hayatın kısa özeti diyebilirim bu alıntı ile. Her zaman okumaya olan merakı sonrasında yazmaya dönüşür, kimliğini adeta yeniden bulmasını sağlar. Yazarın otobiyografik metni olan Okumaz Yazmaz kısacık, derin, hüzünlü bir anlatıma sahip. Anne-babası ve iki erkek kardeşiyle Macaristan’da mutlu bir yaşam sürerken savaşın patlak vermesiyle bir kız yurduna verilir. Orada zor, kısıtlı imkanlarla hayatını idame ettirmeye çalışırken aile üyelerinden dahi uzaktır artık. Yalnızca bir kez annesi ile bu fırsatı yakalar ancak onda da onun durumuna üzülüp, sormamasına karşın herhangi bir ihtiyacı olmadığını söyler annesine. 21 yaşına geldiğinde artık evli ve dört aylık bir kız çocuğu annesidir. Sığınmacı olarak İsviçre’ye yerleşip, burada bir fabrikada çalışmaya başlarken adeta yeni doğmuş bir bebek gibidir. Diline aşina olmadığı, kendini ifade edemediği, sevdiklerini, her şeyi geride bırakma süreci yıllar boyu zorluk çıkarır ona. Ufak ufak, amatörlerce sergilenen oyunlar yazarak beğenilen eserler vermesi sonrasında onu roman yazmaya teşvik eder ve en iyi yayınevlerinden biriyle anlaşma yapmasını sağlar. “Okuyorum. Hastalık gibi bir şey bu. Elime ne geçerse, gözüm neye değerse okuyorum: dergiler, okul kitapları, ilanlar, sokakta bulduğum kâğıt parçaları, yemek tarifleri, çocuk kitapları. Kâğıda basılmış ne varsa.”
Okumaz Yazmaz
Okumaz YazmazAgota Kristof · Can Yayınları · 20231,136 okunma
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Birinin peşindeyim ben; tanımsız bıraktığım birinin. Sessizliğin doyurduğu, biçimli ve endişeli birinin. Düşüncelerimi zapteden, kelimelerimi korkutan birinin. Yanında huzurlu uyuduğum, mutlu uyandığım birinin. Onunla olmakla, onunla birlikte yaşamakla gizli bir gurur duyduğum, asla kıskançlığa ya da sahiplenmeye dönüşmeyen bir tutkuyla bağlandığım birinin. Onu arıyorum göğe her baktığımda; bir melek gibi uzanıp yüzüme dokunacağını tasarlıyorum. Bütün aşkların payına düşen şiddetten arınmış, başkalarına aynı/ birbirimize farklı koktuğumuz bir sevginin yolu bu. Cesaretimi ondan alıyorum pervasızca ve yine ona ben cesaret veriyorum mücadele ruhunda. Bir sır gibi saklıyoruz misafirliğimizi. Hüzün bitince geri döneceğiz çağımıza. İnsanlığa karışmaya hazır yapışık kalpler taşıyoruz aşkımızda. Bizim aşkımız hakikaten beden gücü gerektiriyor akıl kadar. Yapacak çok işimiz var. Dövüşecek çok düşmanımız var. Kucaklayacak çok arkadaşımız var. Bizim sebebimiz bu. Bizim fazlalığımız bu. Belki de iksirimiz. Kanayan yüzlerle çevrili bir gezegende, fırtınaya karışan bellek tozlarımızla, erdemlerimizle, ideallerimizle ayaktayız. Yalan söylemiyorum... Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Küçük İskender
Küçük İskender
Aylar sonra eski sevgilinizden gelen "Nasılsın" mesajıyla umutlanmayın, Çünkü her katil merak eder, vurduğu kişinin ölüp ölmediğini....
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.