Bugün içim bir garip. Öyle karmaşık duygular içindeyim. Hüzünlenip karamsar şiirler yazsam kulağımda müzik, içimdeki huzur ve tatlı bir his buna izin vermiyor. Neşelenip gülmek istesem İzmir geliyor gözlerimin önüne. Anasını babasını evladını beton yığınlarının altında bırakmak zorunda kalan insanlar geliyor aklıma. Kulaklarım kabul etmiyor mutlu
"Bir hayatım daha olsa, korkmadan dokunmak için yaşardım onu. Bir keklik beslerdim ellerimle, varsın uçsun sonunda. Bir çiçek büyütürdüm, varsın solsun sonunda. Bir omuz ısıtırdım, varsın gitsin sonunda. Dokunurdum. Ben eriyene dek, biz hiçleşip karışıncaya dek bu derin boşluğa, DOKUNURDUM.
Ama yok bir hayatım daha.
Bir hayat daha
Değerli eğitimci, siyasetçi, yazar Mustafa Gazalcı’nın kaleminden, içeriğiyle okurunu geçmişe taşıyan “Yolumuzu Aydınlatanlar – Cumhuriyet’in 10 Eğitim Yıldızı” adlı kitaptan söz edeceğim sizlere… Cumhuriyet Devrimi’nin büyük ülküsü “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşaklar yetiştirme atılımının özverili, çalışkan yıldızları; Mustafa Necati,
3.9.23
Bu sene Küçük Prens'i okumadığımı fark ettim.Hadi bir tazelenelim dedim. Başka bir şey okuyacak halim olmadığı için biraz da. Kafam basmıyor hastayken. Bildiğim kitapları daha iyi okuyorum diyelim. Öyle de oldu. Yine severek, içime dönerek okudum. Ben Küçük Prens'i çok geç tanıdım. Bu kitabın ilk sayfasında yazan tarihte.
Yarınlarıma dokunuyorum. Ve yarınlarımda AŞK vardı. Onun olduğu yarınlarıma kesinlikle vardım. Yarına dokunmak... O kadar güzel bir duyguydu ki! Yarına dokunmak için "EVET" dedim defalarca. "EVET!"
KABUS GÖRDÜM ANILARIM, SARILIN BANA!
“Gözlerim o an, benden insanlar var mı diye etrafı aradı. Tanıdık insanlar… Hepsi tanıdıktı. Çünkü hepsi bana benziyordu. Hepsi benden biriydi, hepsi insandı…”
Birden koca bir kasırganın tozu dumana katarak, karara karara üzerime doğru geldiğini gördüm. Kasırga durdu ve kararan toz bulutu siyahlar