yeryüzü cenneti arayışı..
“Ütopyanın varlık şartları ancak Tanrısal olandan kopuşla mümkün olduğundan ütopik gelişmeler sekülerleşmeyi takip etmiştir. Ortaçağ yaşam biçimini ve Hıristiyanlığın mevcut formasyonunu gayr-ı insani bulan hümanist bir kesimin öncülüğünde başlayan ‘içsel dönüşüm/Rönesans’ ilan ederek tanrıyı yeryüzünden atmasının ilk kıvılcımlarıydı.” (Ανcι, 2012:389)
Bayır Aşağı Son Sürat
İnsanı doğru dürüst anlamadan insana bilgi ve teknoloji ürettiğini düşünmek, olsa olsa saflıktır. Bugüne kadar ürettiğimiz hemen her devanın, Deva olduğunun kat ve kat fazlası ile derde neden olması, bir şeylerin yanlış gittiğini gösteriyor. Dünyadaki kirlilik, gelir dengesizliği, emek sömürüsü ve küresel kâr şehveti, yaşam alanımızı gittikçe daraltıyor.
Reklam
“Doğa insanlara faydalı olmamı buyuruyor köle ya da özgür, soylu ya da azat edilmiş olmaları, haklı olarak ya da dostlar arasında özgürlüğüne kavuşmuş olmaları ne fark eder?”
Nerde bulunur mutlu bir yaşam? İnsanın doğasının talep ettiği şeyleri yapmakta bulunur.
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Neandertaller kadın iskeleti de en az erkeğinki kadar güçlü bir yapıya sahiptir. Bu anatomik verilerden hareketle, Neandertaller günlük yaşantıları hakkında bazı değerlendirmeler yapılmaktadır; şöyle ki, kadın her zaman mağarada kalıp çocuk bakımı ya da yemek pişirme gibi günlük işlerle uğraşmıyor, erkeklerle bizzat ava katılıyor, onlar gibi av peşinde koşuyordu. Kadın ve erkek arasında belirli bir işbölümü yoktu, ama sıkı bir dayanışma vardı. Grup içinde kadın da erkek kadar söz sahibi olduğu tahmin edilmektedir. Onun güçlü bir toplumsal statüsü vardı. Hiçbir zaman ikinci planda kalmadı. En kaliteli besinlerden eşit ölçüde yararlanıyordu. Ölüm yaşı ortalaması erkeğinkiyle aynıydı. Yaşam beklentisi erektus atalarınkine oranla fazla olduğu için, doğurganlık yaşma ulaşma şansları fazlaydı.
Eğer zihnen geriye doğru gittiğimizde, hatırlayabileceğimiz anıların sayısı fazla ise zengin bir yaşam deneyimi biriktiriyoruz demektir.
Reklam
Akıl sizi başarılı kılabilir, ancak anlamlı ve derin bir yaşamı garanti etmez. Anlamlı bir yaşam, ancak kalbin sesiyle tamamlanabilir. Çünkü akıl, bunun için yeterli donanıma sahip değildir. Çok başarılı olan birçok insanın içinde, anlam veremediği bir boşluk vardır. Bu boşluk, ancak kalbin aydınlanması ile dolar.
Sayfa 29 - Destek YayınlarıKitabı okuyor
Akıl, sahte ve üretilmiş olan bir şeydir. Zekanın yerine geçer. Zeka tamamen farklı bir olgudur. O, gerçektir. Zeka, olağanüstü bir cesaret, maceraperest bir yaşam gerektirir. Her zaman bilinmeyene, daha önce gidilmemiş denizlere yelken açmaya ihtiyaç duyar. O zaman zeka büyür, keskinleşir. Her an bilinmeyenle karşılaştıkça büyüyebilir. İnsanlar bilinmeyenden korkar. Bilinmeyen yüzünden kendini güvensiz hisseder, haşır neşir olduklarının ötesine gitmek istemezler. O yüzden zekanın yerine geçecek, sahte, plastik bir kavram üretmişlerdir. Buna akıl derler. Akıl sadece zihinsel bir oyundur. Yaratıcı olamaz.
Aşığı arama ki gerçek Aşk'ı bulasın...
"Allah, Hazreti Adem'in burnuna yaşam nefesini verirken, kendi ruhundan bir parçayı da onun canına katmıştır. Yani Allah aynı zamanda içimizdedir. Ama nefsimizin istekleri bizi yanlış yola sürükler, yemeye, uykuya, şehvete duyduğumuz açlık, kabaran benliğimiz o kutsal parçayı ruhumuzun en derin kuyusuna iter ki, çoğu insan kendi içindeki bu cevherin farkına bile varmaz. İşte bu parçayı fark ederek aramaya başlayan kişiye âşık deriz."
Sayfa 401 - "Sakın ben aşığım deme!"
Tuhaf dostluklar vardır: İki dost birbirini paralamaya hazırdır, ama yine de yaşam boyu birbirlerinden ayrılamazlar.
Reklam
“Evet, ebedi yinelemenin anlamı şudur: Bir eylemi yapmayı seçtiğinizde o eylemi sonsuza dek tekrar tekrar yapmayı da kendi arzunuzla seçmiş oluyorsunuz. Bu; yapmadığınız bütün eylemler, ölü doğan düşünceler, kaçındığınız tercihler için de geçerli. Yaşanmamış o yaşam, sonsuza dek içinizde kabaracak ve yaşanmamış kalacak. Vicdanınız, dinlemediğiniz o sesi sonsuza dek haykıracak.”
Kendi yaşamınızı tam anlamıyla yaşadınız mı? Yoksa yaşam mı sizi yaşadı? Siz mi seçtiniz? Yoksa o mu sizi seçti? Sevdiniz mi? Yoksa pişman mı oldunuz? Yaşamınızı tamamlayıp tamamlayamadığınızı sorarken anlatmak istedim buydu. Yoksa boşa mı harcadınız? Babanızı ailenin başına gelen bir felaket yüzünden çaresiz bir halde dua ederken gördüğünüz rüyayı hatırlayın. Siz de onun gibi değil misiniz? Siz de çaresiz bir halde, asla yaşayamadığınız bir hayatın yasını tutmuyor musunuz?
Sonunda kendi öfkesini unuttu; gözyaşları en iyi leke çıkarıcıdır..
“Bize yabancı olan yaşam, inanış ve düşünme biçimleriyle karşılaştığımızda, “yaban alışkanlıklar” , “bu bizden değil” , “buna izin verilmemeliydi” , vb. türünden ürperti ve tiksinti dile getiren kaba tepkiler gösteririz.”
Sayfa 26
Kimi zaman, tam da ihtiyaç duyduğumuzda yaşam bize meteforlar hediye eder. Her şeyin yittiğini düşündüğünde, en çok ihtiyaç duydukların beklenmedik şekilde geri döner.