İlahi kitaplarda geçen "Allah'ın isimleri" kavramı, felsefe dünyasında "ilkeler" olarak bilinir. Bu ilkeler ister bir bireyde, ister bir toplumda yaşanır olunca orası ahlaki olur. Bu ilkeler her insanın öz suyunda bulunduğu için, ilkeli insanlar veya toplumlar, bu ilkeleri öğrenme yoluyla değil, elini göğsüne atıp çıkartmayla bulur.👍 Dolayısıyla bireyin veya toplumun, Allah'ın ahlakıyla ahlaklanması için müslüman olma şartı olmaz, çünkü bu ilkeler her insanda bil kuvve bulunur. İlkeli olabilmek için biraz vicdanı, biraz aklı, biraz da kalbi, birazda hisleri olması yeterlidir. Aslında methettiğimiz her davranış ilahi isimlerdir. Hatta medeniyeti oluşturan bir çok ilkeler bile!. Örneğin, "medenî bir toplum" diye vasıflandırdığımız toplumları medenî yapan şey, bu ilkelerin o toplumlarda yaşam felsefesi haline gelmesidir. Meselâ bir yerde farklılıkların olmasına rağmen herkes orada barış içinde yaşıyorsa, orada Allah'ın Es-Selam ismi ilke edinilmiştir. Yine bir toplumda eşitlilik ilkesi ne kadar bilinçli uygulanabiliyorsa orada Allah'ın Er Rahman (genel rahmet) ismi hayat bulmuştur; veya bir toplumda adalet ne kadar çabuk ve aksatılmadan uygulanıyorsa orada Allah'ın "Şedidül ikab" ismi hayat bulmuştur. Hangi toplum bu ilkelerle yaşıyorsa, onlar eylem olarak inançlı toplumlardan Allah'a daha yakındır, çünkü Allah, tüm isimlerin bütününe verilen câmi bir isimdir. İnançlı toplumlar nesnelerden özge bir yaratıcıya inanmış, o yaratıcıyı soyutlamış ve uzaklaştırmış olabilirler.
Birol Usta 👏