Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlığın Çağırışı
"Biliyorum güzelliğin yer altı nehirlerine benzer Biliyorum bir sır gibi güzelsin Hani anlatılmaz duygular vardır Hani şarkılar vardır Sevip söyleyemediğimiz Şiirler vardır unuttuğumuz Aşina çehreler vardır hani Zaman zaman hatırlayamadığımız İşte sen o kadar güzelsin Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki Şunlar ellerindir diyorum,
Yazmaya Küstürülmüş Bir Yazar: Selçuk Baran
Momos Kitap Okuma Grubu'nda bu ay Selçuk Baran'dan Bozkır Çiçekleri'ni okuduk. Edebiyatımız için bir dönüm noktası olabilecekken edebiyat tekelimiz yüzünden küstürülmüş bir yazar var bence karşımızda. Bu değerli yazarın hayatı, eğitimi, edebiyat anlayışını kısaca derledik Momos'ca. Diğer ayın kitabına ve toplantı bilgilerine
Reklam
niye bu kadar seviyorum seni Birhannn
TAŞ PARÇALARI / BİRHAN KESKİN III madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana al bu taşlar senin olsun…o halde ve bundan böyle
Soluk Soluğa
Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı Ama atıldı yine de serüvenlere Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı. Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı - ki onlar daima birer yalnızdılar Nerde doğmuştu ve ne zaman kopup Gitmişti o kentten anımsamıyor artık Hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hala Sürüp gider mi
Mekan tutmak ve her akşam aynı ufukta Güneşin batışını seyretmek ölümdür biraz Ölümdür biraz hep aynı yatakta Aynı kadınla sevişerek sabaha varmak Kitapları hep aynı raflara sıralamak Aynı eşyayı kullanmak eskimektir biraz Soluk soluğa yaşamalı insan Her sabah yeni bir şeyler görebilmeli Ve cehenneme dönse de bir ömür Mutlaka bir şeyler değişmeli
Yoldaysan her sey var olacak ve onune serilecek unutma..
çünkü benim için yalnız çılgın insanlar önemlidir, yaşamak için çıldıranlar, konuşmak için çıldıranlar, kurtarılmak için çıldıranlar, aynı anda her şeyi birden arzulayanlar, hiç esnemeyen, beylik laflar etmeyen, yıldızların arasında örümcekler çizerek patlayan ve en ortalarındaki mavi ışığı görenlere, 'vay canına' dedirten o muhteşem sarı maytaplar gibi yanan, yanan, yanan insanlar. ? senin yolun hangisi oğlum? mübareklerin yolu mu, delilerin yolu mu, gökkuşağının yolu mu, süs balıklarının yolu mu, yoksa her yol mu? herkes için her yerde bir yol var nasılsa. kim nerede nasıl?
Reklam
Yılmaz Erdoğan
Yılmaz Erdoğan
Yalnızlık her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir kıymetini bilmelidir, dedi.yalnızdır insan hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır. kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur, şehir şehir ülke ülke.kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da…. insan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.Ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi.Tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi aşık olun! gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı nasılsa ayrılık insanın tek kişilik yalnızlığını özlemesi.Sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri,evet söyledi,ya da ben duydum duyduğuma göre elbet bir ses söyledi bu söylendikçe usulen söylenir olan sözleri. evet duydum söyledi her duyduğumda ağladım pek çok ağlayışım sırasında duydum. kalbim tutanak tuttu duyduklarıma soruldu, dedi, cevap alındı yaşamak, dedi, tek marifetiniz -biraz özen gösteriniz.zulüm kimse zalimlik yapmayınca biter -mazlumlar dahil, dedi. ama yapmayın, o daha bir çocuk, dedi tanrı..ya gördüm neyleyim insanlar vardı duvarın içinde. ya ben hep duvara konuştum ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.bilmiyorum,belki de ben gerçekten delirdim.onlar haklı belki de. içinde değil duvarların insanlar sadece arasındalar...
Bana Bir Şeyhler Oluyor
Bana Bir Şeyhler Oluyor
Biz, diğerleri, çatı ve devlet
Dr. Yüksel Hoş  Salı 21 Haziran 2022 "Boj na Kosovu" (Kosova Savaşı) 1989'da, Yugoslavya daha bitmeden birkaç sene önce yapılmıştı bu film. 1389 yılında Osmanlı orduları ile savaşan Sırp Krallığının işlendiği ve Miloş Obiliç'in Sultan Murad'ı hançerlediği sahnenin gösterildiği bu film, Yugoslavya'da bir tabunun
210 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.