-Beni unutmayacaklar!Ne beni ne de bizleri! Sakıkamış’a yürüyenleri, akıbetimiz ne olursa olsun unutmayacaklar! Sarıkamış’a girsek de girmesek de bizi unutmayacaklar! Mezarımız olsa da, olmasa da, bizleri asla unutmayacaklar!
İçerde, daha afyonu patlamamış olan huysuz idare memuru,bir deftere söylene söylene bağış yapanın adını ve bağış miktarını yazıyordu.
“ Kahveci Ali, 100 kuruş.”
“Eskici Yusuf, 50 kuruş.”
“Hallaç Asım, 75 kuruş.”
“Bakkal Ahmet, 100 kuruş.”
“Terlikçi Adem, 200 kuruş.”
Sırada, küçük, cılız bir oğlan vardı.Bir önceki bağışcının çocuğu sanan memur, öfkeyle, yürüyüp yol vermesi için işaret etti.Ama çocuk yürümedi, büyük bir ciddiyetle, bütün servetini çıplak masanın üzerine bıraktı:
“Hasan, 5 kuruş.”
Suratsız idare memurunun birdenbire gözleri doldu.Ağladığını göstermemek için yüzünü, kocaman mendilinin arkasına saklayarak gürültü ile burnunu sildi.