Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitap Listesi (Alıntı Değildir)
KİTAP LİSTESI 1- Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry 2- Martı Jonathan Livingston, Richard Bach 3- Hayvan Çiftliği, George Orwell 4- Don Kişot, Miguel de Cervantes 5- Define Adası, Robert Louis Stevenson 6- Genç Wearther'in Acıları, Goethe 7- Çavdar Tarlasında Çocuklar,', J. D. Salinger 8- Alice Harikalar Diyarında, Lewis
İnsanın zaman zaman yaraları ile tuhaf bir ilişkisi oluyor: Bitsin istiyoruz, kabuk bağlıyor mesela fakat kaşımaya devam ediyoruz. Bilerek. Ne tuhaf. Afşar Timuçin, "İyileşen yaraya ikide bir dokunmanın ne anlamı var?" diye bu yüzden sitem eder. Bu eziyeti ne kendimize ne bir başkasına yapmalı sevgili okur. Yaralar yaşandığıyla kalmalı.
Reklam
- Bir Çingene Masalına Göre Şeytanın Doğuşu-
“Yaşlı Baba dünyayı ilk kez rüyasında görmüştü. Bu rüyalardan biri çok netti ve zihnini öyle meşgul etmişti ki insanın uyanınca sadece rüya olduğuna şaşırdığı rüyalardan biriydi. Yaşlı Baba rüyasındaki dünyanın sadece bir rüya olduğuna çok şaşırdı ve onu yaratmaya karar verdi. Tohum olarak rüyasını kullandı ve ondan dünyayı geliştirdi. Atölyesine kapandı, haftalarca çalıştı. Bazı günler çok dolu ve üretken geçiyordu ve geceleri kapısını heyecan ve beklentiyle kapatıyordu. Bazı günlerse hayal kırıklığı yaşıyordu. Bazı şeyleri bir türlü rüyasındaki gibi yapamıyordu. Böyle günlerden birinde, tek boynuzlu atın boynuzunu bir türlü yapıştıramadığı, ejderhanın yemek borusunu yakmadan ateş tükürmesini sağlayamadığı bir gün her şey gerçek dışı ve mantıksız göründü. O hayal kırıklığıyla elinde tuttuğu çekici fırlattı. Çekiç dünyaya düştü, bir kayaya sertçe çarptı ve bu kayanın gölgesinden şeytan doğdu. Bir çingene masalında yer alan bu hikâyeye göre şeytan hayal kırıklıklarımızın, bıkkınlıklarımızın ve çaresizliklerimizin gölgesinden gelir.” Alıntı :
Masal Terapi
Masal Terapi
, sayfa 156-157
İhtiyarlar için :)))
Bu fotoğrafı görünce ilginç bir anekdot geldi aklıma: Bir gün babası küçük oğlunu sırtında gezdirirken çocuk çok mutlu olmuş olmalı ki babasına “ben de seni bir gün sırtıma alacağım baba” der. Babası şöyle cevap verir: “Alamazsın oğlum! Çocuklar babalarını hayatta bir kez sırtlarında taşırlar, o da TABUTA konulduğunda...” Farkında mısınız; yılların geride bıraktığı sıradan eşya(lar) “antika” olarak anılıp nadide eser bağlamında “baş tacı” edilirken, aynı durumdaki insan ise “yaşlı” nitelemesiyle “baş kakıncı” edilir. Hayatın girdabında yaşadığınız bunca sergüzeştlerden sonra mahzendeki yıllanmış şarap, ya da antikacıdaki bir taş plak kadar dahi değerinizin olmayacağı düşüncesi, açık söylemek gerekirse insanı hüzünlendiriyor bazen..... -adem doğantemur-
NEDEN DEDELER HAVA SOĞUK DA OLSA PARKLARDA OTURUR, BİLİR MİSİNİZ? Bir çoğunun eşi ölmüştür. Tek başına yemeğini yapacak, çayını demleyecek durumda değildir. Gelininin yada damadının yanına sığınmıştır. Bedeni ve ruhu artık gerilemeye başlamıştır. Uzuvları görevini yapamaz hale gelmiştir. Dermansız, çaresiz, mahzundur. Yürekleri yumuşamış,
All you need to know about "Talmud"
Talmud, İbranice "öğretmek" demektir. Peki nedir bu yahudilerin Tevrattan bile daha çok önem verdikleri kitapları? Talmud, esasında, Tevrat'ın hükümleri üzerinde yapılmış olan şifahi yorumlardır. Asırlarca nesilden nesile yahudi hahamları tarafından nakledilen bu yorumlar, semitik toplumun ihtilaflarının çözümünde nihâi hüküm
Reklam
Herkes kendine göre anlar
Bir Öğretmen Masalı Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, civar kentlerin birinde iyi kalpli ve akıllı bir öğretmen yaşarmış. Kendini tümüyle öğrencilerine adayan, öğrencilerine öğrenmeleri gerekeni öğrenebilecekleri biçimde öğretmeye özen gösteren genç öğretmen; zamanla şehrin en sevilen en saygı duyulan insanı olmuş. Öğretmen
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif Bey mi?'dedi. 'Evet, Nazif Bey!' diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı
KAYIP ADAMIN DÖNÜŞÜ 1978 yılında Balıkesir İstasyonunda elinde bir torba, garip kıyafetli yaşlı bir ihtiyar iner. İstasyon önündeki taksilerden birine sorar: - “Oğlum, beni Üçpınar köyüne götürü müsün? - “Götürem amca, bin arabaya!” Şoför oraya doğru arabayı sürerken Toygar Tepe’ye geldiklerinde adam - Dur..!” der. Dururlar. Adam taksiden
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.