Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bekir Yıldız

Bekir YıldızEvlilik Şirketi yazarı
Yazar
8.0/10
477 Kişi
1.757
Okunma
123
Beğeni
10bin
Görüntülenme

Bekir Yıldız Gönderileri

Bekir Yıldız kitaplarını, Bekir Yıldız sözleri ve alıntılarını, Bekir Yıldız yazarlarını, Bekir Yıldız yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir sefer dert gelmeye görsün oğlum. Kolayına savuşup gitmez.
103 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
gömüldünüz fakat öncesinde ipe astım
İsmiyle çarpıcı görünüp o kadar da çarpamayan bir kitap. Evet, kötü değil; ele aldığı konu, işleyişi sıkıcı değildi ve anlatım dilini de beğendim. Sadece ismi ve arka kapakta yer alan açıklama doğrultusunda böyle bir içerik beklemiyordum. Bu sebeple beklentimi karşılamadığını söyleyebilirim. İçerikle ilgili de aslında çok ele alınmış bir konu
Sahipsizler
SahipsizlerBekir Yıldız · Cem Yayınevi · 197563 okunma
Reklam
93 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Dilini beğendim. Güneydoğudaki namus ve kan davalarını,sosyal adaletsizlik,sosyal haksızlık gibi konuların anlatıldığı kısa öykülerden oluşuyor.
Reşo Ağa
Reşo AğaBekir Yıldız · Cem Yayınevi · 1972126 okunma
Böylece, sosyal sigortadan ve adaletten yoksun toplumlarda, doktorluk mesleği ölüm korkusunun istismarı oluyordu.
Bizler, giysilerimizle değil, bilgilerimizle övünürüz. Siz bir burjuva kızının üzerindeki güzel giysilerini attığınız zaman, onun ne kadar boş olduğunu anlarsınız. Çünkü güzel giyinmekten başka tutkusu olmayan kız, ancak size yatakta hizmet eder. Fakat siz, onu yatağa çekinceye kadar o sizin her şeyinizi alır. Sonunda güzel giysiler taşıyan kız, giysilerinin bedelini size çok pahalıya ödetir. Ve böylece fikir anlaşması yerine, giysi ticareti yapılmış olur âdeta. Biz istediğimiz zaman güzel de giyinebiliriz, Ancak onlar istedikleri zaman sırtlarına geçirdikleri giysiler gibi; kolayca düsüncelerini zenginleştiremezler
Kirli giysilerimiz, toplumların arasına sızmamizı ve gerçek yönlerini öğrenmemizi sağlar. Dünyayı dolaşırken, insanlar bizi adam yerine koymuyorlar ve bu bakımdan bize karşı kendilerini zorlamadan, oldukları gibi görünmekten çekinmiyorlar. Biz de böylece, onları olduğu gibi gerçek yönleriyle tanımak fırsatını buluyoruz.. Biz de öteki Amerikallar gibi sık giysilerimizle, cebimizde dolarlarla gelmis olsaydık, bugun bizimle alay eden insanlar, o zaman görünüşümüze hayran olacak ve istediklerimizi kolayca yapacaklardı. Demek ki kusur, bizim kirli ve eski giysilerimizde değil, insanların koşullandırılmış davranışlarındadır.
Reklam
Adam perişan durumdaydı. Buna karşın, orospu etine değmis bedenini, karısına yapiştırdı. Ardından süt kokan ağzıyla karısımı öpmeğe başladi...
Genç kızın babasız bir çocuğu vardı. Henüz on üçünde iken karnını doldurmuşlardı. Taze bir kızın kaymağını, çoğu kez parası bol olanlar alıyordu. Onlara yeni kızlar gelince, getirilince, kaymağı alınmış bu kızlar önce randevuevlerine, oradan da genelevlere düşüyorlardı. Ve buralarda çalışan kadınlar yüzlerce, binlerce babayla yattıkları halde, çocukları için, bir baba bile bulamıyorlardı.
Oysa, evlendikten sonra, güzel gözler, adamı cebindeki paraya dikilmiş, kimi zaman kocaman kocaman olmuş, kimi zaman da böcek gözüne dönmüştü. Sevgi taşan dudaklarından bayağılık sızınca, Sucukçu'nun güzel bir yüzde aradığı umudu, karısının bacaklarına düşmüştü. Ve adam ilk kez, o zaman;.karısının ince ve çarpık bacaklarıı farkedebilmişti.
Sucukçu, kızın bacakların1 inceliyor ve filimdeki adamın; neden hep, kızn gözleri içine baktığına hayıflanıyordu. Sucukçu da hayatında böyle bir hata işlemişti. Gençlik yılları, süklüm-püklüm kızların peşinde gitmekle geçmiş, ama hep kızların gözlerine bakmış, dudaklarından dökülecek sözcüklerde umut aramıştı. Günün birinde gözlerine bir çift göz gülmüş, kızın dudaklarıdan sevgi boşalmıştı. Ve Sucukçu, iste bu kızla evlenmisti...
Reklam
Köyünde ekmek parası bulamıyan, Avrupa'da Mercedes arabaya kuruluyordu. Evinde radyosu olmayan teyplere saldırıyor, hayatı boyunca karılarin namusunu pirlantadan taç edenler, Faşinglerde, kadınlara sülük gibi yapışıyorlardı
Almanya'ya geldiği zamanki ürkeklik yoktu gözlerinde. Adım atışları başkalaşmıştı. Pehlivan Rüstem sarhoş olmuştu... <Medeniyet sarhoşu...> Böylece o da, ötekileri izlemeyi bir hüner saydı. Kıraç tarlasını, yan yatmış sabanını unutuverdi.
Kalabalığın arasına karışıyorum… Birşeyleri, birilerini arıyorum… İnsanlar, binlerce, milyonlarca… Binlerce, milyonlarca arasında, insanın sesini duyabilecek insanı arıyorum…
Sayfa 155 - Yazko
Soluyarak, terler alnımdan dökülerek, yokuşun bir yerinde, benim gibi, arabaya koşulmuş bir köleyle yan yana olduk. “Senin koşulduğun arabada kimler var?” diye sordum. “Bir ölü var… Bir anam… Bir de, çalıştığımın çoğunu, elimden alan devletim var.” dedi.
Sayfa 143 - Yazko
Çünkü biliyorum ki, insan birisini gerçek anlamda sevmeye başlarsa, insanı, tüm insanlığı sevebiliyor.
Sayfa 126 - Yazko
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.