(27 Eylül 1924 - 6 Mart 1974) bir Yahudi-Amerikan kültürel antropolog ve yazar idi. 1974 Pulitzer Ödüllü ''The Denial of Death'' adlı kitabı ile dikkat çekiyor.
Piyadede görev yaptığı ve Nazi toplama kampını kurtarmaya yardım ettiği askerlik görevini tamamladıktan sonra New York'taki Syracuse Üniversitesi'ne girdi. Mezuniyet sonrası Paris'teki ABD Büyükelçiliğine idari görevli olarak katıldı. 30'lu yılların başında Syracuse Üniversitesi'ne döndü ve kültür antropolojisi alanında yüksek lisans eğitimine devam etti. Doktorasını tamamladı. Dokuz kitabından ''Zen: A Rational Critique (1961)''nın ilki doktora tezine dayanıyordu. Kanada'daki Simon Fraser Üniversitesi'nde profesör oldu.
6 Mart 1974'te kolon kanserinden öldü.
Unvan:
Amerikalı Akademisyen, Kültürel Antropolog ve Yazar
Doğum:
Springfield, Massachusetts, Amerika Birleşik Devletleri, 27 Eylül 1924
Bu ölümcül salgın içimizin ta derinliklerinde bekleyen bir endişeyi uykusundan sesledi: Ölüm endişesi. Ne güzel onu unutarak yaşıyorduk oysa ölüm farkındalığı derin bir biçimde hayatı besler. Ölümün nefesini ensesinde hisseden kişi hayatın onu ‘’anlam’’ a çağıran davetine bir cevap vermek zorundadır. Ölümü fark etmek, bize hayatın her alanını değerlendirmeye, bugünü daha da dolu yaşamayı iter. Ölümü dikkate almak, bizim için varlığı da dikkate almaktır. Heidegger’e göre, ‘’ Ölüm yönelimli bir varlık olduğumuzu idraki; hayatlarımıza bir mana bir duygu ve yönelim katar.’’
Ölümü İnkar kitabında Kierkegaard'ın Düz İnsan olarak tanımadığı insan tipine göre birçok şeyi olduğuna sevinip toplum içinde bu şeyleri ile varlığına dşkkat çekmeye çalışan kişilerin herhangi bir değeri yoktur. Onlar güleryüzleri ile mutsuzluk batağındadırlar.
Ebedi yaşam arayışı eskiden beri süregelen bir tutku. Günümüze kadar gelebilen en eski mitolojilerden bir tanesi de Gılgamış Destanı: Egoist bir kralın ölümsüzlük bitkisini arama yolculuğunu anlatan destan. Ölümsüzlük sadece bir alt başlık. Esas hikaye bencilliğin alçak gönüllüğe dönüşümü. Ama öyle görünüyor ki, ne kadar nafile bir çaba olursa
Hiç sizinle konuşan bir kitap okudunuz mu?
Bu kitap iç sesiniz gibi konuşuyor sizinle:
“Bir insan yıllar geçiriyor, yeteneğini geliştiriyor, eşsiz yetenekler elde ediyor, dünya hakkındaki ayrımlarını mükemmelleştiriyor, iştahını genişletiyor, hayatın hayal kırıklıklarına katlanmayı öğreniyor, olgunlaşıyor, tecrübeli ve nihayet doğada eşsiz bir
Oxuduğum ən ağır kitab olduğunu deyə bilərəm. Ölüm, varoluş və yaşam haqqında bəhs edilir. Daha çox insan və yaradılışına üstünlük verilibdir. Erich Froom, Kieagard, Rank kimi şəxsiyyətlərin düşüncələrindən yola çıxaraq yuxarıda adı keçilən mövzulara toxunulubdur. İnsan (insan heyvanı) olaraq bəhs edilərək, dünyadaki yerimizi, ölümü və yaşamı sorğulatacaq türdəndir. Fəlsəfəyə toxunulduğu üçün kitabı oxumaq nə qədər maraqlı olsada, ağır ağır oxunulur. İllərdi bu kitabı oxuyurammış kimi hiss edirəm. Bəlkə də 1 həftə olmamışdır.
Kitabdaki bəzi mövzulara yazılan fikirlər çox diqqətimi çəkdi və doğruluğu biraz mübahisəli gəldi. Hər kəsə önərmirəm, sadəcə ağır mövzulu, fəlsəfə sevənlər üçün yaxşı bir seçimdir.
Ölümü İnkarErnest Becker · İz Yayıncılık · 2020118 okunma