Fuad Köprülü Sözleri ve Alıntıları
Fuad Köprülü sözleri ve alıntılarını, Fuad Köprülü kitap alıntılarını, Fuad Köprülü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dikem kefenüm yakasına ele girerse
Bir pare onun eteğinin parelerinden
Birbirine bağlı ve birbiri üzerinde tesirli hadiselerin yalnız bazılarını göz önüne alarak, geri kalanların varlığından habersiz olmak daima yanlış neticeler verir.
Sayfa 49
Ne vakı'alar geçti ki defterlere sığmaz
Şirazi ile sevdiğinin arelerinden
Elvan-ı Şirazi
Etnik değil sadece politik bir tâbir olan Osmanlı kelimesi eski vak’a-nüvislerde dâimâ “devlet hizmetinde bulunan ve devlet bütçesinden geçinen hâkim ve müdir sınıf” mânasını ifade eder.
Sayfa 5 - TTK,1991Kitabı okudu
Hakiki aşıklar, candan geçip canana talip olanlardır.
Sayfa 234
Eğer insanlar birbirini sevmiş ve şefkatin faydalarını takdir etmiş olsalardı, bir daha mahkemelere muhtaç olmazlardı.
Sayfa 413
Edebiyat tarihi, umumiyetle tarihin -daha açık ifade ile Medeniyet Tarihinin- en mühim bir kısmıdır. Bir milletin uzun asırlar esnasında geçirdiği, fikrî ve hissî gelişmeyi belirten bütün kalem mahsullerinin tetkik ile, onun manevi hayatını, gerçekte olduğu gibi tasvire çalışır. Bir milletin edebiyatı, milli ruhu ve milli hayatı göstermek için en samimi bir ayna sayılabilir. "Bir millet hayatı nasıl görüyor? Nasıl düşünüyor? Nasıl hissediyor?" Biz bunu en doğru ve en canlı olarak o milletin fikir ve kalem mahsullerinde bulabiliriz.
GirişKitabı okudu
...tarihî bir realite olarak bir Osmanlı İmparatorluğu bulunmakla beraber hiçbir zaman bir Osmanlı ırkı, hattâ bir Osmanlı kavmi mevcut olmamıştır.
Sayfa 5 - TTK,1991Kitabı okudu
Osmanlı Yeniçeri Ocağı,
Her şeyden evvel askerdiler, bu askerlik hizmeti yanında gelenek icabı bir yan - sanat öğrenmek mecburiyetinde bulunuyorlardı.
Sayfa 122 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- 2. Baskı• Josef Strzygowski/ Heinrich Glück/ Fuat Köprülü •Çeviri: A. Cemal KöprülüKitabı okudu
Çok Mühim!
Osmanlı devletinin kuruluşu sıralarında Anadolu şehirlerindeki en mühim tarikatler, Mevlevîye, Rifâ‘îye, Halvetîye tarikatleri idi. İsmini Mevlâna Gelâleddin Rûmî’den alan Celâliye -veya daha sonra daha teammüm eden ismiyle -Mevlevîye tarikatı, Mevlânâ’nın hayatında henüz bir tarikat şeklinde kurulmamış idi.
Sayfa 95 - TTK,1991Kitabı okudu
Ah hünkar ah!
Horasan erenleri, “Eğer sahib-i sır iseniz, nişanınız nerede?” diye sordular. Bektaş Veli elinin ayasında ve alnındaki iki yeşil beni gösterdi. Hepsi hayrette kaldılar. Artık bunun üzerine ister istemez onun büyüklüğünü teslim ettiler
Sayfa 51Kitabı okudu
Osmanlılar ve Diğer Beyliklerin Farkı
Osmanlılar hâriç olmak üzre, diğer sahil beyliklerinde devlet bütün ailenin müşterek malı addolunuyor, prenslerden her biri kendine ait olan sahada müstakil olarak hüküm sürüyordu(...)Halbuki Osmanlı devletinde bütün kuvvet bir tek hükümdarın elindedir.
Sayfa 107 - TTK,1991Kitabı okudu
Osmanlı devletinin kurulduğu coğrafî sâha, büyük Okyanus ortasında münferid bir ada olmadığı gibi, burada yaşayan insanlar da Selçuk Anadolusu’nun Türklerinden ayrı bir unsur değildi.
Sayfa 22 - TTK,1991Kitabı okudu
Eğer bizim bu klasik edebiyat, merkezden muhitlere yani halkın iç tabakalarına kadar sokulabilseydi, o zaman ister istemez değişecek, milli zevkin samimi intibalarını alacak ve tabiatıyla çok aslileşecekti. Hâlbuki bu taklidî edebiyat hemen yalnız güzideler sınıfına münhasır, yani cemiyetin umumi heyetine nispetle sahte ve zahiri kaldığından, pek tabii olarak Acem edebiyatından büsbütün ayrılamadı.
Sayfa 43
Cahilleri sohbetten her dem süresim gelir./ Yunus Emre
Sayfa 381