Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Grazia Deledda
Grazia Deledda Yorumları ve İncelemeleri
Grazia Deledda yorumları ve incelemelerini, Grazia Deledda kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Grazia Deledda puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cosima, Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ikinci kadın yazar Grazia Deledda’nın hayatından yaklaşık on beş yıllık bir kesit sunarak, çocukluğunu, gençliğini ve yazar olma sürecini anlattığı otokurmaca eseri. 18.yy sonlarında İtalya’nın hem sosyokültürel hem ekonomik anlamda geri kalmış bölgelerinden Sardunya Adası’nda, kalabalık bir aileye doğan Deledda, çocukluğundan itibaren kitaplara ve yazmaya büyük ilgi duymuş ve fakat iyi bir koca beklemek yerine kendi ayakları üzerinde duran ve yazan bir kadın olabilmek için toplum tarafından kendine biçilen rollere ve onun çifte standartlarına karşı savaşmak zorunda kalmış. Cosima tüm bunları anlatan kısacık, çok güzel bir bildungsroman. Bu kadar kısa bir metinde hayatının yaklaşık on beş senelik bir bölümünü aktarıyor Deledda. Bundan dolayı bazı bölümlerin çabuk geçildiği hissine kapılanlar olmuş okurken. Ben, kitabın üzerine uzun bir roman yazılabilecek potansiyelde bir hikaye ve arka plan barındırmasından dolayı, yazar keşke daha uzun yazsaydı diye düşünmekle beraber, bölümlerin hızlı geçildiği hissine kapılmadım. Aksine okurken beni küçük bir İtalyan kasabasına alıp götürdü, Deledda’nın çocukluğunda yaptığı muzipliklere gülümseyip, güçlü ve zeki bir kadının yazdıklarını yayınlarabilme serüvenine heyecanlanarak okudum. Çok beğendim. Bildungsromanlardan ya da ilham veren kadın hikayelerinden hoşlanıyorsanız mutlaka bir bakın bence.
Amazon lacivert klasikler serisinden;
1926'da Nobel Edebiyat Ödülüne değer görülen İtalyan yazar Grazia'nın 11 öyküden oluşan kitabı beni pek tatmin etmedi. Taslak çalışması gibi ve oldukça kısa. Olağanüstü durumlara ve efsanelere yer verdiği kitabında diğerlerine nazaran hoşuma giden Üç Erkek Kardeş ve Leoneddes'in Doğuşu oldu.
1926 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan İtalyan yazar Grazia Deledda'nın okuduğum ilk kitabı.
Çok akıcı bir dille yazılmış olduğundan çok çabuk ve kolaylıkla okunuyor. Yazarın müthiş derecede yaptığı doğa betimlemeleri , kırsal kesimde geçen konuya hem tamamlayıcı bir nitelik kazandırıyor, hem de insana okurken ruhsal bir rahatlık sağlatıyor.
Yazar bu kitabında, bizi İtalya kırsalındaki bir köye götürüyor ve oradaki yaşantıya, özellikle de Portolu ailesinin hayatına odaklandırıyor. Kitabın konusunu, işlediği bir suçtan dolayı aldığı 3 yıllık mahkumiyet cezasını tamamlayarak eve dönen ailenin ortanca oğlu Elias'ın yakında evlenecek olan ağabeyinin nişanlısına aşık olması ve sonrası gelişen dramatik olayların anlatılması oluşturuyor. Yazar, kitap boyunca Elias'ın iç dünyasında yaşadığı ikilemi ve çatışmaları muhteşem bir şekilde ve akıcı olarak okuyucuya yansıtıyor.
Çok basit ve sade bir anlatımla yazılmış olan ve son derece akıcı bir şekilde ilerleyen bu kitabı ben beğenerek okudum.
Sonuç olarak da kitabı, Nobel ödüllü bir yazarın, hiç olmazsa bir eserini okumak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap olarak değerlendiriyorum.
Grazia Deledda; 19. Yüzyılın muhafazakar, gelişmeye kapalı, dedikoduyu tek iletişim yolu olarak benimseyen insanların yaşadığı bugünün tatil cenneti Sardunya Adası’ nın Nuoro şehrinde 1871 yılında doğmuş.
Aşk evliliği yapmamış çok çocuklu ailenin kızlarından biri olarak dünyaya gelmiş. Anne ve babası da toplumun onlara biçtiği rolleri kusursuz
#okudumbitti #ruzgarlikasaba #cemyayinlari #kitapyorumu
#graziadeledda Nobel Edebiyat ödülü alan ikinci kadın yazarımızın #ruzgarlikasaba kitabının yorumuyla geldim. Yazarımızla tanışma kitabım oldu ve kalemini sevdiğimi söylemeliyim.Betimlemeler, anlatım çok iyi. Kitap boyunca esen rüzgarı sürekli üzerimde hissettim âdeta.
Nana'nın evlerine sık sık misafir gelirdi, gelenlerin çoğu babasının arkadaşlarıydı.Bir arkadaşı oğlu Gabriel ile gelir. Gabriel tıp eğitimi alıyordu ve daha iyi eğitim almak, uzmanlaşmak için Almanya'ya gidecekti.Nina ondan çok etkilenmiş, ona aşık olmuştu. Yıllar geçer ondan bir haber gelmez.
Babası aniden ölür, işler kötüye gider, maddi açıdan biraz zora düşerler. Evlerindeki misafir odasını kiralamaya karar verirler.
Evlerine gelen yabancı günlerini renklendirir ve belli bir zaman sonra evlenme kararı alırlar, mayısta evlenirler.
Evlenmelerinden hemen sonra yola çıkarlar. Balayı tatili için hayalleri vardı Nana'nın ama onu çok farklı şeyler bekliyordu.Hayalleri kaybolmuş, dağılmıştı.
Trende giderken ilk hayal kırıklıklarını yaşamaya başlar, daha sonra kalacakları yeri görmesi, ilk günden yaşadığı olumsuzluklar ve geçmişte tanıdığı bir yüzle karşılaşması hepsi kitapta.
Güzel bir kitaptı. Okumanızı öneririm.
"Insan hastalanınca sağlıklı günlerini hatırlar."
"Hayat sonuçta mutlulukları ve cezaları aynı anda veriyor, bunlardan kaçınmak veya kabul etmek bizim elimizde."
Cosima, 1926 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Grazia Deledda’nın otobiyografik özellikler taşıyan kitabı.
Sardinya’da doğan Grazia Deledda’nın eserlerinde Sardinya ve Sardinya insanı geniş yer tutar.
Büyük bir ailede doğan Cosima, dönemin yerleşik değer yargılarının dışında bir yol seçer kendine.Etrafını gözlemlemekten, anlamaya çalışmaktan vazgeçmeyen küçük Cosima yazma tutkusu ile doludur.
Kitabı benim için ilginç kılan otobiyografik özellikleri oldu.
1926 'da Nobel Edebiyat ödülünü alan,1871 Sardinya doğumlu İtalyan yazar Grazia Deledda doğduğu yeri , memleketini eserlerinde konu alarak tanıtıp tasvir ediyor. Aynı zamanda doğalcılık akımında başarısı vardır.
Rüzgarlı Kasaba adlı eserinde Sardinya'nın güzelliğini anlatırken yeni evlenen bir çiftin trenle balayına giderken yolculuklarında başından geçen tatlı tatsız olayları anlatıyor. Aynı zamanda bu çiftin evliliklerindeki, ilişkilerindeki gelenek ve görenekleri kaleme almış.
Acaba bu çiftin yaşadıkları nelerdir?
Kasaba gerçekten rüzgarlı mı?
Bu çiftin yaşadıkları günümüzdekilerle bir bağlantısı var mı?
ilk kez kalemiyle tanıştığım bu yazarın bu eserini okurken soruların cevaplarını bulabilirsiniz.
Muhteşem betimlemeleriyle gönlümü fetheden, bir çok satırın altını çizdiğim harika bir kitap okudum. Betimleme seven biri olarak kitaptan o kadar zevk aldım ki okuduğum satırlar Nana'yla beraber beni de Rüzgarlı Kasabaya götürdü.
Evlenen ve balayı tatili için bir yolculuğa çıkan çiftin yaşadıklarını,duygularını okuyoruz bu kitapta. Daha tren yolculukları başlamadan Nana evliliğini sorgulamaya başlıyor. Hayalleri farklı,yaşadıkları farklı... Şimdiden bu kadar karamsarlıkla nasıl devam edecek bu evlilik,nasıl mutlu olacaklar diye düşünürken balayı tatillerini yapacakları kasabaya geliyorlar. Burada da bir takım olumsuzluklar yaşıyorlar. Her zorluğa rağmen mutlu olmayı da deniyor Nana. Ve bir gün Nana'nın ilk aşkı Gabriel çıka geliyor. Üstelik Gabriel çok hasta. Gabriel'e yardım etmek isterken bir yandan da hissettiği huzursuzluklarla, içsel hesaplaşmalarla savaşıyor Nana.
Rüzgarın kasabaya şiddetli bir şekilde vurduğu gün Nana, "Korkmak için sebep yoktu,çünkü evde sekiz günlük erzak,odun,mum ve yağ vardı. Sadece okuyacak bir şeyimiz yoktu,kocam gazete ve birkaç kitap almak için köye koştu." sözleri beni cok etkiledi. Dönemin zorluklarına rağmen okumak nasıl da güçlü bir aşk diye düşündüm.
Sizide bu eşsiz yolculuğa, Rüzgarlı Kasabaya davet ediyorum. Eminim çok seveceksiniz.
Grazia Deledda tarafından yazılan otobiyografik özellikler taşıyan Cosima kitabını okumuştum daha önce.
Rüzgârlı Kasaba yazardan okuduğum ikinci kitap oldu Grazia Deledda 1926 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmış.Selma Lagerlöf ilk Nobel Edebiyat Ödülü (1909) kazanan kadın yazar olmuş.Grazia Deledda da ikinci.
Eserlerinde doğduğu Sardinya Ada'sını mekân olarak seçen Deledda, Rüzgârlı Kasaba'da da bu geleneği bozmuyor.
Yeni evlenen Nana, henüz evliliğinin başında eş olarak seçtiği kişinin kendisi için doğru olmadığını fark eder.Üstüne, gittiği o uzak rüzgârlı kasabada ilk aşkına da rastlayınca, kendini çok daha derin sorgulamalar içinde bulur.Evliliğin, geleneklerin, kabul görmüş değerlerin baskısını da hisseder.
Kitaptaki en belirgin özellik, güçlü tasvirler.Cosima'dan daha çok sevdim Rüzgârlı Kasaba'yı.
Cosima, Grazia Deledda’nın otobiyografik bir metni.
Sardunya’da doğan yazar, doğalcılık akımının önde gelen isimleri arasında yer almakla birlikte genellikle eserlerinde Sardunya'daki zorlu yaşam koşullarını dile getirmektedir.
Dar çevrenin baskıcı gücü altında İtalya’nın, o dönemde oldukça geri kalmış bölgesinde, kalabalık bir ailede büyüyen #cosima , hayallerinin peşinden gitmeye inatla devam eder.
En büyük hayali ise yazar olmaktır.
Alt metinler ise o dönemin sosyo-ekonomik yapısına, kadınlara yüklenen misyonlara değinir.
Elalem denilen örgüt iş başında her yerde olduğu gibi.
Kısa, ama bir o kadar derinlikli bir eser “Cosima.”