Mary Shelley 1817 yılında bu eseri yazarken ruhu çalkantılar içindeymiş; evli bir adamla kaçmış, yoksulluk yüzünden bebeğini kaybetmiş, sevgilisi Percy'nin garip ahlak anlayışı yüzünden her an sevdiği adam tarafından aldatılmayı bekliyormuş.
Kitabı yazdıktan sonra ise kendi adıyla yayınlamaya hiçbir yayınevi yanaşmamış. Gururundan ödün verip kitaba sadece Shelley soyadının yazılmasına izin vermiş. Kitabı Percy'nin yazdığı yönünde yanlış bir izlenime neden olmuş bu durum. Kendi adıyla yayınlanana kadar bir süre geçmesi gerekmiş.
Frankenstein hikayesini az buçuk herkes bilir. Ama filmlerin bize yansıttığıyla gerçek öykü arasında azımsanamayacak farklar var. Kitabının böyle derin anlamlar içerebileceğini asla tahmin edemezdim. İnsanın doğasını, kendisinde olmayana ulaşma arzusunu, ütopyaların -gerçek olması pek mümkün olmasa da- insan tabiatına uygun olmadığını, insanın bir hatayı aynı yoldan sadece bir kez işleyebileceğini gördüm ben kitapta.
Hayatı güllük gülistanlık olan Victor, dehasının farkında olan, kendini doğa felsefesi ve bilime adamış bir adam. Ölümün var olduğunu gerçekten kavradığı an; onun dönüm noktası. Bu dönüm noktasında ölümü yenmenin bir yolunu buluyor; bir yaratığa can veriyor. Ancak yaparken sonuçlarına asla kafa yormadığı bu deney büyük sorunlara yol açıyor.
Victor Frankenstein ve Canavarının öyküsüne sizde tanık olun. @ithakiyayinlari çevirisi çok güzeldi, tercih edebilirsiniz. Kesinlikle okumanızı önerdiklerim arasına koyuyorum bu kitabı.