Norman Stone sözleri ve alıntılarını, Norman Stone kitap alıntılarını, Norman Stone en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Plan Şubat ayında başarıyla uygulandı. Verdun'un duvarları yıkıldı ve içeride yer alan on binlerce asker yaşamını yitirdi -bugün bu bölgede ölen askerlerin enkaz arasından tüfeklerini dışarı doğrulttukları, dikine duran cesetlerle dolu bir siperin yer aldığı bir müze bulunuyor-. Ancak buna rağmen Verdun ele geçirilemedi ve savaş bir tür Stalingrad'a döndü. Falkenhayn kontrolü kaybetti ve umutsuzca Verdun'u ele geçirmeye çalışarak yüzlerce askerini yitirdi. Sonunda Fransa kazanan taraf oldu ancak bedeli tüm Fransa'nın hayatı oldu. Eğer 1940 yılında Fransa çökmüşse, bunun açıklaması büyük oranda Verdun'da gizlidir. 30'ların Fransa'sı kasvetli bir yerdi; Orwell'in dediği gibi yarı müze, yarı genelev ...
Rusya tarihi, aynı zamanda netameli maskaralıklarla doludur. Petro üzerine Francine-Dominique Liechtenhan tarafından kaleme alınmış yeni bir biyografi yakın zamanlarda Fransa'da yayınlandı ve bu kitap, olayın bu kısmını ortaya koyuyor. Petro'nun sarayı sonu gelmeyen içki alemleriyle nam salmış, dini ibadetlerle dalga geçilen bir yerdi. Misafirler sabahları Yaz Sarayı'nın bahçesinde akşamdan kalma bir biçimde uyanır, koca bir bardak brandy ile yeniden aleme başlamak üzere saraya davet edilirlerdi. Buna ek olarak Petro ara sıra eşcinsel ilişkiye de giren bir seks düşkünüydü. Oğlunu yargılatıp idam ettiren Petro, 1725 yılında 53 yaşında, boğulmakta olan bir köylüyü kurtarmak için atladığı buz gibi suda can verdi.
İngilizlerin Irak'taki varlığına ilişkin en iyi sözler Arabistanlı Lawrence'a aittir: Türkler 1914'ten önce yerli 14.000 askerlik bir ordu ve yılda 90 idamla barışı tesis edebilmişken, neden 200.000 askerlik, tankları ve zehirli gazları olan bir ordu her kesin herkese karşı ayaklandığı bir isyanı bastıramadı? Bu soruya hiçbir zaman tatmin edici bir cevap verilemedi. İngilizler daha 1913 yılında Basra'da konuşlanmışlardı ve Kuveyt üzerinde gayrı resmi bir egemenliğe sahiplerdi. I.Dünya Savaşı'nda Mezopotamya'yı işgal ettiler, ancak böylesi bir iklimde savaşmanın zorluklarından ötürü bir süre durduruldular (o zamanlar askeri otoriteler fazla harcama yapmama telaşındaydı ve pencerelere sineklik tel taktırmaktan bile kaçınıyorlardı).
Troçki yanında ikinci karısı Natalia, çok sayıda kitap ve kendisine bir tanrı gibi tapan iki dış ilişkiler sekreteriyle birlikte Türkiye'ye gelmişti. Bir ev kurup Türkiye'de yaşamaya başladı. Türk istihbaratına bilgi vermiş olması muhtemel bir de Rum bahçıvanı vardı. Bildiğimiz kadarıyla korumalarından biri arasında Rusça'yı iyi bilen bir Kafkas göçmeni mevcuttu. Troçki'nin Büyükada'da geçirdiği sürenin en ilginç yanlarından biri, Stalin'in onun bütün yazışmalarını biliyor oluşudur. Bunu Edvard Radzinski'nin yazdığı Rusça biyografiden öğreniyoruz. Bunun tek yolu ise, Türklerin bu belgelerin kopyalarını Stalin'e yollamasıdır. Troçki'nin ailesi hep ortadaydı. Sovyetler Birliği'nde kalan bir kızı ve bir oğlu sonradan öldürülmüştü. Paris'te yaşayan ve yine sonradan öldürülen diğer oğlu, İstanbul'a Troçki'yi ziyaret etmeye gelmişti. Aile fertleri arasında Natasha'nın büyük bir sevgiyle bağlı olduğu ve büyüttüğü küçük bir torun da vardı. Troçki'nin başarısızlıkla sonuçlanan ilk evliliğinden olan kızı, babasının yanına geldi. Sinirleri bozulduğundan kısa süre sonra ünlü bir psikiyatrın bulunduğu Berlin'e geri gönderildi. Sonra da intihar etti.
Osmanlı İmparatorluğu 1517 yılında Mısır’ın fethiyle Halifeliği ele geçirmişti ve İngilizler yumuşak başlı bir kişilik vasıtasıyla bu unvanı yeniden ele geçirmenin Araplar tarafından epeyce destekleneceğine inanıyorlardı.
Türklere karşı Arap isyanlarını desteklediler, Arabistanlı Lawrence da bu görevi memnuniyetle karşıladı. Derken bütün bunların bir hayal olduğu ortaya çıktı (sonradan bu hikâye, tıpkı Cesur Yürek gibi içi boş bir tarihî anlatıyla çekilmiş meşhur bir filmin konusu olmuştur). Aslına bakılırsa çok az sayıda Arap subayı Osmanlı ordusunu terk etmişti. Hatta birçoğu savaşın ardından Türklerin bağımsızlık mücadelesine bile katıldı.