Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Remzi Demir

Remzi DemirBilim Tarihine Giriş yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
8.9/10
23 Kişi
93
Okunma
8
Beğeni
2.701
Görüntülenme

Remzi Demir Sözleri ve Alıntıları

Remzi Demir sözleri ve alıntılarını, Remzi Demir kitap alıntılarını, Remzi Demir en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Edip Ahmet Yükneki'ye göre, bizi mutluluğa ulaştıran şey bilgidir; öyleyse yalnızca bilgili insanlarla dost olunmalı, bilgisiz insanlardansa uzak durulmalıdır. İnsan, bilgisi sayesinde öldükten sonra da yaşamaya devam eder; oysa bilgisiz insan, yaşarken ölmüş gibidir; ne tanınır ne de ismi bilinir. Bilgiden ancak bilgili insan anlar; ancak o tadabilir. Bilgi, malı olmayanlar için bitmeyen bir hazine ve soyu olmayanlar için tükenmeyen bir soydur. Yaratan Tanrı bile, ancak bilgi ile bilinir. Bilgisizlikten hayır gören var mıdır? Öyleyse yaşarken bıkmadan ve usanmadan bilginin peşinden koşmak gerekir.
Sayfa 171
Platon, üzdün
"Hekimler, yurttaşlar arasında bedenleri ve ruhları iyi olanlara bakmalı, böyle olmayanları ise ölüme terketmelidir."
Sayfa 57
Reklam
Platon
"İnsanların doğruyla eğriyi kendi kendilerine ayıramayıp mahkeme ve yargıca başvurmaları, adaleti başkalarından beklemeleri çirkin bir şey değil midir?"
Sayfa 57
Bilginin toplumsallaşabilmesinin Öncelikli şartı yerel lisanla ifade edilmesidir. Türkçe bu konuda çok şanslı olmamıştır; çünkü Osmanlılar Dönemi’nde yegâne örgün eğitim kurumu olan medreselerde tedrisat, dinî mülahazalar sebebiyle Arap Lisanı üzerinden yapılmıştır. Bu tercihin bedeli çok ağır olmuştur! İngilizce’nin küreselleştiği Modern Dünya’da Türkçe’nin benzer bir âkıbetle karşılaşmaması için takriben altı asır süren “Arapça Tecrübesi”nden ders çıkarmak gerekmektedir.
Platon
Gezegenlerin düzgün dolanımları bir tanrı'nın var olduğunu ilham eder. Nasıl bir saatin mekanizması ve düzenli işleyişi, onun bir yapıcısı ve bir ustası olduğunu ama bu yaratıcının saatin içinde değil dışında bulunduğunu düşündürürse gezegenlerin dolanımlarının da tıpkı bunun gibi gezegenlerin bir tanrı olmadıklarını ancak bu düzenli dolanımlarının ardında akıllı ve becerikli bir ustanın,yani bir tanrı'nın bulunduğunu sezdirir.
Sayfa 56
Reklam
Tasavvuf Öğretisi, “Vahdet-i Vücüd” (Varlığın Birliği) biçimiyle esasen Kur’ân-ı Kerîm’de mevcut olmayan bir tcosofi olduğu için, özü-gereği muhalif bir hareketin paradigmasıdır.
Sünnî Alem'de Filozoflar ile Alimler'in en önemli ihtilaf meseleleri, İmam Gazzâlî’nin Tehâfütü’l-Felâsife’si ile İbn Rüşd'ün Tehâhîtü’t-Tehâfüt’ünde dile getirilmiş olanlardır.
Osmanlı Imparatorluğu’nda Şeyhü’l-İslâmlık, Cumhuriyet Dönemi’nde ise Yükseköğretim Kurulu (YÖK), bütün eğitim ve öğretim faaliyetlerini üniformize ederek akademisyenleri standartlaştırdı. Orta Öğretimde olduğu gibi kalıplaşmış müfredâtların belirlenmesi ve uygulanması düşünsel farklılaşmayı engelledi. Evet, episteme bürokrasisinin işleyişi güvence altına alındı; ama bedeli ağır oldu: Farklı gereksinimlerin karşılanması ve yeni akımların yayılması imkânı tahdit edildi.
Reklam
Epistemik Alem'de farklı epistemik cemaatler ve onların bilgisi olan farkh epistemeler ortaya çıktığında, bu iki cemaat arasında çatışma kaçınılmaz olur.
Pythagorasçılar
Gök cisimlerinin, müzikteki aralıklarla göre sıralandıklarını, dolanımları sırasında, her birinin harmonik sesler çıkardıklarını ve bu seslerin evrenin kendine özgü müziğini oluşturduğunu söylüyorlardı; ama ölümlülerin kulaklarının bu müziği işitmeleri olanaksızdı.
Sayfa 27
Malum olduğu üzere iki farklı paradigma ve iki farklı cemaat, temelde yatan çıkar uyuşmazlığı yüzünden uzunu süre barış içinde yaşayamaz. Sorunlar çıktıkça, farklı epistemik cemaatler farklı çözümler önerir ve İktidar’ın bunlardan birini benimsemesi sebebiyle epistemik husumet güçlerin Akabinde taraflar mevcut bütün araçlardan istifade ederek çatışmaya başlar ve bu çatışma, bunlardan birinin diğerini tasfiyesiyle sonuçlanıncaya kadar sürer.
Bizim de övgü veya yergi söylemlerini terk edip, hakikati olduğu gibi gösterecek kuramsal çerçeveyi teşkil etmeye ihtiyacımız var.
Umumiyetle felsefe tarihçileri, Ortaçağ’daki Hikmet Ehli’nin Meşşâîler (Müslüman Aristotelesçiler) ile İşrâkîler’den (Müslüman Plotinosçular) ibaret olduğunu savlamış ve felsefe tarihlerini bu sav üzerinden inşa etmişlerdir; oysa birçok doğrudan veya dolaylı tanıklar ve belgeler şahittir ki düşünce tarihi açısından ihmali mümkün ohnayan başka öğretiler de bu dönemde mevcut olmuştur. Bunlar arasmda, Materyalizm ve Natüralizm de bulunmaktadır.
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.