Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevan Nişanyan

Sevan NişanyanAslanlı Yol yazarı
Yazar
Çevirmen
6.9/10
364 Kişi
959
Okunma
123
Beğeni
12bin
Görüntülenme

Sevan Nişanyan Gönderileri

Sevan Nişanyan kitaplarını, Sevan Nişanyan sözleri ve alıntılarını, Sevan Nişanyan yazarlarını, Sevan Nişanyan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mazgirtliler yemin ediyor, dün gayet güzel Türkçe konuşuyordu diye; ama onlar Kürt'tür, Türkçe'nin iyisini ne bilsinler.
Entelektüel silahlarımı kuşanamayacağım bir ortamda ben neyim ki? Hiç.
Reklam
Son tahlilde kadınlar tayfasına itaat etmekten başka çare olmadığını bilirim.
Çekirdek aileye oranla büyük ailenin bireysel özgürlüğe daha fazla pay bıraktığını orada idrak ettim.
‘Tabii ki ölüm, Arapça, m-w-t kökünden mimli masdar. Aynı anlama gelen diğer masdar mevt, Arapçacıların tercih ettiği standart yazıma göre mawt. Mevtâ ölü. Mât öldü, şah mât "şah öldü" demek.’
Balkanlara patates anlaşılan bu tarihten az önce, galiba 1820 dolayında Avusturyalıların çabasıyla girmiş. Grundbirne (yer-armudu) Avusturyalıların kullandığı tabir. Sırpça krumpir, Bulgarca-Makedonca kumpir belli ki oradan gelmiş. Rumeli’de Almanca kelime yerleşirken, İstanbul’da İngilizceden Rumca telaffuzla alınan patates tercih edilmiş.
Reklam
“Türk malı blucin kumaşı imal eden Kot firmasını 1950’li yıllarda Muhteşem Kot adlı bir işadamı kurmuş.”
Sayfa 36 - “İş adamı” doğru yazımıdır.Kitabı okuyor
“Samovar>semaver de mesela bize Rusçadan gelmiş.”
Arapçadan Türkçeye alınan kelimelerde ﺾ genellikle z haline gelmiş. Ama bazen, bildiğim bir kuralı olmaksızın, d olduğu da olmuş. (Tüm dünyada Ramadan diye bilinen ayın bizde Ramazan olmasının nedeni de bu belalı harf.)
‘Zencinin orijinali zangî Farsçadır. Esasen “paslı” demektir,çünkü zang pastır.’
Reklam
‘Çilingir sofrasındaki çilingir de eskiden “ferforje işi yapan” ya da bugün “kilitçi” anlamına gelen çilingir değil. Farsça şilengâr,yani “şölen donatan”.’
Klasik hikaye şöyle: Yerel yeniçeri ağası yahut da bölgede güçlü olan arazi sahibi Rüştü Bey, gayrimüslimlere zulmetmeye girişir. Ekstradan haraç talep eder. Yahut onların köprü bakıcılığı yapmasına izin vermez yahut onların vakfının kasasına el koyar yahut da kızlarından üç tanesini kaçırır vesaire. Gayrimüslimler vali beyden yardımın isterler.
İslam hukuku çerçevesinde tartışılmaz bir şekilde Müslümanlar üstündü. Emretme yetkisine sahipti. Hakaret etme özgürlüğüne sahipti. Gayrimüslimin mesela ata binmesi yasaktı. Elbette biliyorsunuz, Şark'ta her kuralın mutlaka bir istisnası vardır. O istisna sonsuza kadar istismar edilir ve büyütülür. Delik bulunur, o delik büyütülür. Gayrimüslimlerin ata binmesi yasak olsa dahi bunun formülleri vardır, istisnaları vardır, muafiyetleri vardır, iviri vardır, zıvırı vardır. Bir şekilde onlar da ata biner. Ama kanun belli, kanuna göre ata binmesi yasak. O yüzden ata binmiş bir şekilde kavgalı olduğu bir Türk ile karşılaşsa, Türk de buna dese ki in ulan gavur, hemen kadıyı çağırın falan, zor durumda kalır. Karşılıklı birbirlerini dövmeleri gerektirir, kavga çıkar, cemaatler karışır işin içine. Papaz efendiyle imam efendi buluşurlar olayı, tatlıya bağlarlar.
16. yüzyıla geri gittiğinde Müslüman tabaka egemen sınıftır, üst sınıftır, daha zengin sınıftır. Hristiyanlar fakir ve eziktir, reayadır. 18. yüzyıla geldiğinde biraz daha dengeli bir yapılanma görüyoruz. Zira servet kaynakları büyük ölçüde kurumuştur, iki taraf aşağı yukarı eşit derecede fakirdir. Birbiriyle karışmamaya özen gösterirler. Taraflardan biri öbürüne dokunduğunda veya rahatsız ettiğinde mahalle kavgası çıkar. Türk'ün biri Ermeni'yi aşağıladığında ya da dövdüğünde, ertesi gün, 300 tane Ermeni genci gider, onların mahallesini basar. Ve tersi. Karşılıkli bir dengeye oturmuştur toplum. Bu denge Tanzimat'tan sonra bozulur. Hani o malum klişe var ya, gayrimüslimler zengindi, Müslimler ise boynu bükük zavallı insanlardı, 19. yüzyıl sonunun, 20. yüzyıl başının bir karikatürüdür.
Bir başka ciddi değişim olur. Eski İslam düzeninde, yani İşlam Ortaçağları diyeceğimiz dönemde, ilk fetihlerden sonra İslam dünyasının az çok konsolide olduğu çağda, Orta Doğu'da, Anadolu'da, Kürdistan'da, İran'da, Mısır'da Hristiyanlarla Müslümanlar arasında iyi kötü bir denge, bir bir arada yaşama imkanı doğmuştu. Devlet
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.