Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Volkan Ertit

Volkan ErtitEndişeli Muhafazakar Çağı yazarı
Yazar
8.2/10
32 Kişi
122
Okunma
25
Beğeni
2.844
Görüntülenme

Volkan Ertit Sözleri ve Alıntıları

Volkan Ertit sözleri ve alıntılarını, Volkan Ertit kitap alıntılarını, Volkan Ertit en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sekülerleşme birey ve toplumla, laiklik ise devlet ile ilgili kavramlardır.
Sayfa 80
Günümüzde din-bilim arasındaki çatışma tezi, Avrupa tarihinin Aydınlanma dönemine özgüdür...Öncelikle ifade edilmeli ki, din ve Katolik Kilisesi aynı şeyler değildir ve kavram olarak birbirlerinin yerlerine kullanılmamalıdırlar (Erit, 2018: 161)
Reklam
Kavramlar hiçbir zaman masum değillerdir. Sadece çevremizdeki gerçekliği anlamamızı sağlamazlar, aynı zamanda o gerçekliğe şekil vermemiz konusunda araç konumundalardır.
Sayfa 99 - Evert van der Zweerde
Bir büyük kentin kenar ve gecekondu mahallesindeki papaza niçin burada faaliyet yaptığını sorarlar. Papaz yanıt verir: "Tanrı'nın dedikosu bari tamamen ortalıktan kaybolmasın diye"
Sayfa 193
Desekülerleşme ise, sekülerleşme sürecinin tersinin yaşandığı, yani doğaüstü alanın süreç içerisinde gündelik yaşamı şekillendirme gücünün arttığı dönemler için kullanılmaktadır.
Sayfa 47
Türkiye örneğinde olduğu gibi, devleti yönetenlerin İslami hassasiyetleri artarken, toplum dinden uzaklaşabilmektedir. Devletin içki satışını belli saatlerden sonra yasaklaması ya da yüksek vergilerle satışını Zorlaştırması, yeni neslin dini sebeplerle içki içmediği anlamına gelmemektedir. Ya da devletin din içerikli seçmeli dersleri arttırmış olması, öğrencilerin bu derslere ilgi gösterdiği ya da göstereceği anlamına da gelmemektedir. Aksine, araştırmalar din içerikli seçmeli derslere öğrencilerin ilgi göstermediklerini ortaya koymaktadır (Gündoğdu, 2017: 578). Vurgulanmalıdır ki, devletin dindarlaşması, yani kendisine ait alanlarda dinin geçmişe kıyasla daha fazla referans noktası haline gelmesi, sekülerleşmeden değil, laiklikten uzaklaşıldığı anlamına gelmektedir. Sekülerleşme ve laiklik birbirlerinin yerine kullanılmaması gereken, birinin sosyolojiye diğerinin siyaset bilimine ait olduğu, iki farklı kavramdır (Ertit, 2014). Toplum/birey ve din arasındaki ilişki sekülerleşme tartışmalarının alanına girerken, laiklik devlet ve din arasındaki ilişkiler için kullanılır.
Reklam
Aşk romanının modern dervişi Aziz Zahara, Fas'ta sufilerin dergâhına farklı bir arayışla ayak basar. Tekkenin şeyhi Baba Samed, onun yardım teklifini kabul eder: “Ama sen egonu şımartasın diye değil, olur da çıkacağın yolu içsel bir yolculuk olarak yaşarsın diye yardım edeceğiz... İnşallah nasip olur, sonunda şan şöhret için değil, aşk için gidersin Kâbe'ye. Kendi içindeki Kâbe'ye. Yani kalbine.” (Şafak 2009: 288) der ve mistik bir iç aydınlığını vurgular. Kitabın tümünde çok sayıda örnekte olduğu gibi tasavvuf öğretisinin yazarın kendi dünya görüşüne göre güncellediğinin anlaşıldığı bir metindir bu. Tekke'nin şeyhi yapacağı iç yolculuk sonucunda Kâbe'yi dışarıda değil, kalbinde aramasını salık verir muhatabına. Dışarıdaki Kâbe'nin gerçek âşıkların gözünde önemsizleştirildiği, en azından manevi arayışın menzili olmadığı anlatılmaktadır. Anlaşılan roman kahramanları üzerinden aktarılan mistik kavramlar ve düşünceler, İslam inanç esasları ile kutsala dair kabulleri zorlayıcı mahiyettedir. Aslında, dinin özelleşmesi olarak anlaşılan bu durum, daha önce de ifade edildiği gibi, post-seküler toplumda din ile maneviyatın farklılaştığı ve aralarının giderek açıldığının bir göstergesidir.
İfade edilmeli ki, modernleşmenin etkisiyle aynen Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiyede de evlenme yaşı. yükselirken boşanma oranları artmakta, aynı zamanda yalnız yaşama veya nikâhsız beraberlikleri kapsayan alternatif hayat tarzları ortaya çıkmakta ve doğum oranları düşmektedir. Geleneksel ailevi değerlerin Türkiye'de giderek aşındığı ve
Her sekülerleşme sürecinin ardında modernleşme olmayabilir, ama her modernleşme sürecinin sekülerleşmeye sebep olması beklenmektedir (Erit, 2018: 342)
Reklam
Ne Kemalizm 80 yıl boyunca gençlerin sekülerleşmesi noktasında Facebook'un 10 yılda yarattığı etkiyi yaratabildi ne de 2000'li yılların başından beri iktidar aygıtlarını elinde tutan muhafazakar hükümetler arzuladıkları 'dindar nesli' yetiştirebildi.
Sayfa 93
Teori olmadan pratik kördür, ancak pratiksiz bir teori sadece entelektüel bir oyundur- Immanuel Kant
Sayfa 261Kitabı okudu
Post-seküler toplumda sıkça rastlanan dini ve seküler unsurların bir aradalığını ifade etmek üzere “tireli kimlik? (hyphenated identity) kavramı kullanılır olmuştur (Marty, 2003: 42; Kirman, 2016: 312-13). Bu durum aslında bir anlamda modern dönemin ikili “ya... ya ...” mantığı yerine çoklu “hem ... hem...” mantığını öne çıkaran post-modern döneme özgü bir durum olarak da değerlendirilebilir. Zira post-modern dönemin bu çoklu mantığı (fuzzy logic) ile ilgili-ilgisiz pek çok unsur bir araya gelip insanları şaşırtan yamalı bohça (patchwork) tarzı karma ve farklı desenler oluşturmaktadır. Şu halde post-seküler toplum, geleneksel değerlerin yeniden hatırlandığı, modern seküler değerlerin bir kısmının toplumun ayrılmaz parçası olurken bir kısmının toplumsal bünyeden atıldığı, her ikisine ait değerlerin küresel ve post-modern dünya tarafından yeniden harmanlanıp bir kez daha hayatın içine saçıldığı, hatta boca edildiği bir toplum tipidir. Halen içinde yaşanan bu toplumun en belirgin özelliği, hem geleneksel, hem modern, hem post-modern özelliklerin bir arada yaşamasıdır. Post-seküler topluma özgü bu durum, aslında modern insanın bir anlam arayışı içinde olduğu, fakat aradığını henüz bulamadığı şeklinde okunabilir.
Göle, seküler kadının görünmek ve ulaşılabilir olmak için fit olmak, bakımlı olmak, iyi tüketmek zorunda olduğuna; örtünün ise bunun çerçevesini değiştirdiğine vurgu yapmaktadır (Göle, 2012: 125). Bununla birlikte, dindar kadının sınıfsal yapısı değiştikçe, tüketim alışkanlıklarının benzeştiği, seküler ile dindarın birbirine daha fazla yaklaştığı görülmektedir. Tüketimdeki benzerliklerin artması, kamusal alandaki zihniyet farklılıklarını silikleştirmekte; “zengin mahallesinde kavga olmaz” tarzı yeni bir sosyolojiye kapı aralamaktadır. Farklı görünse bile iyi tüketme, tükettiğini gösterme, uzakta ve farklı görülmek istenen dindarı, kapitalizmin genel mantığı içinde “modern” ve “bizden” yapacağı için, Göle'nin dikkat çektiği kamusal karşıtlıkların, tüketime paralel biçimde azalacağı söylenebilir. Zira kapitalist mantığın belirleyici gücü, ulusal zihniyet sataşmalarını istediği yöne kanalize edecek kadar etkili, yeni tanımlamalar üretecek kadar baskındır. Üretim ve tüketim sistemindeki kapitalist mantığı zedelememek şartıyla, nasıl görünürse görünsün, harcayarak varlık bulan her kesime ve gruba kucak açan kapitalizmin, dindara sırtını dönmeyeceği açıktır.
Bir örnek: Faiz
Eskiden günah olan, yapılması dinen uygun olmayan şeyler dahi yer yer kapitalizm nedeniyle yaşamın vazgeçilmez parçası haline gelerek normalleşebilmektedir.
Sayfa 172Kitabı okudu
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.