Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abidin Nesimi Fatinoğlu

Abidin Nesimi FatinoğluYılların İçinden yazarı
Yazar
6.0/10
2 Kişi
3
Okunma
2
Beğeni
1.751
Görüntülenme

En Eski Abidin Nesimi Fatinoğlu Gönderileri

En Eski Abidin Nesimi Fatinoğlu kitaplarını, en eski Abidin Nesimi Fatinoğlu sözleri ve alıntılarını, en eski Abidin Nesimi Fatinoğlu yazarlarını, en eski Abidin Nesimi Fatinoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Babamın öldürülmesi olayını açıklığa kavuşturmak için Teşkilât-ı Mahsusa ve Dr. Reşit Şahin Giray hakkında biraz bilgi vermemiz gerekir. Fakat daha önce Selanik ve Manastır ocaklarını anlatmamız daha uygun olacaktır.
ABİDİN NESİMİ 1911’de Bingöl'ün Kiğı ilçesinde doğdu. İlkokulu Mercan Sultanisinde, Orta ve Liseyi İstanbul Erkek Lisesinde okudu, Yüksek Öğrenimini İTÜ’nün (o zamanki adıyla Yüksek Mühendis Mektebi) Su Şubesinde yaptı. 1937-1949 yıllarında serbest çalıştı, 1949‘da Bayındırlık Bakanlığı hizmetine giren Abidin Nesimi evli ve 3 çocuk babasıdır. Kitap halindeki ilk yazısı 1933 yılında Süfyan Özelli’nin Said İsmet takma adıyla yayınladığı «9 Eylül» kitabında, ilk dergi yazısı da Atsız Mecmua’nın son sayısında çıkmıştır. Sayısız dergilerde sanata, ekonomiye ve sosyolojiye dair çeşitli yazılan yayınlanmıştır. Yayınlanmış kitapları şunlardır: -Türkiye'nin Tekamül Hamlesinde Ziya Gökalp» (1939), -Sosyalistlere Açık Mektup» (1969), -Marksçı Açıdan Kapitalizmin Analizi» (1975), -Türkiye’de Sosyalizmin Teorik Sorunları» (1976), -Nâzım Hikmet mi, Benerci mi?» (1977). Yayımlanacak kitapları elinizdeki kitabın iç sayfalarında adlarıyla anılmıştır.
Reklam
Duyduklarımı, gördüklerimi, yaptıklarımı, kısaca anılarımı yazmayı bugüne kadar düşünmemiştim. Çünkü bunlarda bir değer görmüyordum. Oysa değerli hocam İdris Küçükömer özel konuşmalarımızda anılarımı anlatırken bunları yazmamın ve yayınlamamın yararlı olacağını söyler ve beni uyarır, yazmaya teşvik ederdi. Görüşlerine, ölçülerine son derece değer
Politik hayat serüvenimi, marksizme gelişimi yazmaya ve yayınlamaya karar verdim. İlk bakışta benim politik hayat serüvenimi, marksizme gelişimi yazmam: (A) önemsiz, (B) mevsimsiz, (C) yayınlanması ise gereksiz görülebilir. Oysa gerçek böyle değildir. Bunun nedenlerini açıklayayım: A —Politik hayat serüvenimi ve marksizme gelişimi yazmam
Günlerden bir gün masamıza rahmetli öğretmen Kâzım Sevinç bey geldi. Sohbetimiz güzel sanatlar üzerineydi. Sohbetimize Kâzım Sevinç bey alışılagelenden farklı olmak üzere katılmak, görüşlerini açıklamak istedi. Konuşmamız nasıl oldu hatırlayamıyorum, yönünü değiştirdi, günlük politikaya geçti. Kâzım Sevinç bu noktada sustu. Bu susmasını da öğretmen olmasına bağladı. Bunun üzerine Rıza Nur bey, Kâzım Sevinç beye hitaben: «beyefendi,» dedi, insanoğlunun her konuşması, her eylemi politiktir. Çünkü insan politik bir varlıktır.Bizim burada hiç konuşmadan dört kişi olarak oturmamız bile politiktir. (Rıza Nur, İffet, Kâzım Sevinç ve ben) Bu oturmamız konuşmamız kadar politiktir.» Kâzım Sevinç bey cevap vermedi. Vedalaşarak masamızdan ayrıldı. Sonra kendi kendime düşündüm. Rıza Nur beye hak verdim. Gerçekten farklı dünya görüşüne bağlı dört kişinin bir arada dostça oturup konuşması spesifik bir durumdur, politik önemi de büyüktür. Nitekim adını açıklamak istemediğim ölmüş bir şair kişi, ilgili daireye bizim sohbetlerimizi (Rıza Nur, Mustafa Şekip, İffet, Abidin Nesimi) Türkiye’nin sağ ve sol unsurlarının mevcut iktidara karşı bir komplo (!) hazırladığımız biçiminde bir rapor düzenlemiştir.
Mustafa Şekip Tunç, psikoloji profesörü idi. özgür düşünceli, ileri görüşlü bir kişi idi. Serbest Cumhuriyet Partisi’ ne girmiştir. CHP’ye karşı idi. Genç sanatçıları, düşünürleri uyarmayı, onları yetiştirmeyi çok severdi. Bana birçok konularda hocalık etmiştir. Genç sanatçılardan rahmetli Celal Sılay’a, Necip Fazıl Kısakürek'e çok önem verirdi. Onlarda edebi bir değer görürdü. Beyoğlu Istiklal Caddesindeki Atlantik Şarküterisi olan yerde Petrograd pastanesi vardı. Degustasyon dönüşünde oraya gelirdi. Kendisini besleyen hayranlarına kavuşur, hemen söyleşiye başlardı. En yakın arkadaşı Saki Safder Bey’di. Mustafa Şekip Tunç'un masası, özgür düşünceli kişilerin toplandığı bir yerdi. Bu masaya yukarıda adı geçenlerden başka Prof. Ahmet Hamdı Tanpınar, Peyami Safa, Selmin Evrim (halen emekli psikoloji profesörü) gelirlerdi.
Reklam
Kâzım Sevinç Altmçağ, azınlık okullarında Türkçe öğretmeni idi. Kendi çabasıyla İngilizce öğrenmiştir. İngilizce aktüalite dergilerinden yaptığı çevirilerle on kadar dergi çıkarmıştır. Dergilerinde benim, Dr. Fuat Sabit gibi sol eğilimlilerin, ayrıca bazı sağ eğilimlilerin yazılarını yayınlamıştır. Sol eğilimli yazarların yazılarının altına kendisinin bu görüşlere katılmadığını belirten birer not koyardı.
Milliyetçilikten Marksistliğe...
Azerî Ali arkadaşım, Azerî milliyetçisi niteliğini hayatı boyunca devam ettirdi. Oysa ben, Türk irredantizminden sosyalizme geldim. Görüş açılaraımız değişti, yakın arkadaşlığımıza gölgeler düştü ve nihayet birbirimizi kaybettik ve görüşemez olduk. Bu itibarla Azerî Ali arkadaşımın bana verdiği şeref sözünü tutup tutmadığını bilmiyorum. Şayet gençlik yıllarında verdiği sözü tutmuş ve benim için bir eser yazmışsa, bu eserinde belli bir tarihten sonra objektif kalabilmesi mümkün değildir. Azerî Ali arkadaşımın, 1955’te Uşak Lisesi müdürü ve matematik öğretmeni iken öldüğünü, ancak 1960’da öğrenebildim.
Turancılık Osmanlı Emperyalizmidir diyen, klan milliyetçisidir.
Azerî Ali, Sovyetler’den kaçma bir kişi olduğu için, anti-Sovyetikti. Sovyetler Birliği’nin teskin edilmez bir düşmanı, bir Azerî milliyetçisiydi. Konuşmalarımızda o daima Sovyetler Birliği’ni eleştirir, Azerbaycan’ın bağımsızlığını savunurdu. Marksizme özellikle değinmez ve eleştirmezdi. Bu durum hep ilgimi çekerdi. Azerî Ali, eleştirilerinde Sovyetlerin marksizmden saptıklarını, Slavizme kaydıklarını, Türk ulusuna düşmanlık ettiklerini vurgulardı. Turancılığı, Osmanlı emperyalizmi olarak niteler, Türk irredantizmini (birliğini) reddeder, merkeziyetçiliğe karşı çıkar, adem-i merkeziyetçiliği savunurdu. Onunla konuşmalarımızda Türk irredantizmi ve adem-i merkeziyet konularında anlaşamazdık. Diğer konularda onu dikkatle dinler, bilgilerimi artırmaya çalışırdım.
Şimdi her türlü kişisel kaprislerden sıyrılarak, objektif olarak politik hayat serüvenimi ve marksizme gelişimi yazmaya karar verdim. Bu suretle karınca kararınca Türkiye’nin belli bir zaman diliminin, sosyal mücadelesinin aydınlanmasına katkıda bulunmuş olacağım. Bu konuda elinizdeki kitapla beraber, «Türkiye’de Sosyalizmin Tarihi», «Türkiye’de Sosyalizmin Bugünü ve Yarını», «Kurtuluş Savaşımız» ve «Özeleştiri» olmak üzere beş kitap hazırladım.
363 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.