Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Cevizci

Ahmet CevizciFelsefe Tarihi yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
8.6/10
450 Kişi
2.535
Okunma
325
Beğeni
15,7bin
Görüntülenme

Ahmet Cevizci Gönderileri

Ahmet Cevizci kitaplarını, Ahmet Cevizci sözleri ve alıntılarını, Ahmet Cevizci yazarlarını, Ahmet Cevizci yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1216 syf.
9/10 puan verdi
·
68 günde okudu
Uzun zaman okunmak için kitaplığımda durdu ve ne zaman okumaya karar versem gözümü kotkuttu okumayı o kadar çok istememe rağmen elim gitmedi kitaba ve bir cesaretle başladım. Öncelikle kitap tam bir baş eser ve başucu kitabı. Uzun ve çok büyük bir emeğin ürünü. Ileride baştan sona kadar olmasada sık sık elime alıp okuyacağıma emknim. Kitap ilk filozof olarak kabul edklen Tales ile başlıyor ve kronolojik bir sıra takip ediyor. Bütün filozofların yaşamlarını ve fikirlerini anlamakla kalmıyorsunuz aynı zamanda o çağın da özelliklerini öğreniyorsunuz. Kitabı okurken çok büyük bir hata yaptım, sanki bir roman oluyormuşum gibi okudum. Oysa ki; her sayfada altı çizilecek üstünde saatlerce konuşulup araştırma yapılması gereken bir eser. Bir çok folozofu hiç anlamadım, bazıları bana yakın geldi bazılarını çok iyi anladım. Severek merakla okudum. Mutlaka kütüphanenizde olması gereken bir eser olduğunu unutmayın.
Felsefe Tarihi
Felsefe TarihiAhmet Cevizci · Say Yayınları · 2015554 okunma
Yunanlılar bilimi yaratmadıysalar bile, onu tamamen farklı bir düzleme taşımışlardır. Başka bir deyişle, gerek Mısırlıların ve gerekse Babillilerin, pratik yaşamlarında hemen tamamen deneme-yanılma yöntemine dayandıkları ve bu yöntemin neden işlediği sorusunu sorma ihtiyacı hissetmedikleri yerde, Yunanlılar "neden?" ya da "niçin?" sorusuna yönelmişler ve nedene dönük ilgi de doğallıkla genelleme ihtiyacına yol açmıştır.
Reklam
Baruch Spinoza
İnsanların eylemlerinin çoğu zaman garip bir görünüm almasının nedeni de, eylemlerin hem insanların arzularına hem de dış nedenlere bağlı olmasıdır. Dış güçlerin kaçınılmaz olarak baskın çıktığını, insanın her daim acı ve ölüm tehdidiyle karşı karşıya bulunduğunu savunan Spinoza, "dış nedenlerin çok farklı şekillerde etkisi altında bulunduğumuzu ve karşıt rüzgarların harekete geçirdiği denizin dalgaları gibi, talihimizi ve kaderimizi bilmeden yüzüp durduğumuzu söyler.
Sayfa 349
Doğadaki nedensellikten bağımsız mutlak bir özgürlük düşüncesine, demek ki kesinlikle karşı olan Spinoza, insan için özgürlükten söz edilebilecekse eğer, bu özgürlüğün aklın faaliyetinden geçtiğini ifade eder. Gerçekten de ona göre, biz insanlar, sonlu ve sararlı varlıklar olduğumuz için, bütün eylemlerimizin nedeni ve sorumlusu olamayız. Bu yüzden, insan başlangıçta kendi dışındaki nedenlerin esiri olan bir köleden başka hiçbir şey değildir. Yani onun eylemleri kendi iradesinin tercihlerini yansıtmaktan çok, kendisini tehdit eden şeylere karşı olan korkularını ifade eder. İnsanın gücünün artmasını temsil eden sevincin, onun evrenin kör güçlerinin baskısı altında bulunan gücünün azalmasını ifade eden üzüntüden çok daha az rastlanan bir şey olmasının nedeni, Spinoza'ya göre budur.
Sayfa 349
Devlet yönetimi, baştan sona tam ve gerçek bilgiye bağlı bulunan, bu yüzden mutlak bir disiplini gerektiren ciddi bir iştir.
...Yunan hiçbir şekilde bir mucize değildi...
Ticaretle uğraşan, bu çerçeve içinde Akdeniz'i bir baştan diğerine kat eden Yunanlıların meydana getirmiş olduğu pek çok şeyde, kültürel açıdan gerçekleştirmiş oldukları hemen bütün başarılarda, ana unsurları başka kültürlerden aldıklarını kabul etmek doğru olur. Onlar Fenikelilerden bir alfabe yanında, belli bir teknolojik birikim ve bazı dini düşünceler almışlardı. Mısır'dan başkaca şeyler yanında, Yunan mimarisinin ana unsurlarını ve geometriyi getirmişlerdi. Babil'den astronomi ve matematik öğrendiler, bir takım dini düşünceler aldılar. Yunan hiçbir şekilde bir mucize değildi; o, tarihin vücut verdiği hoş bir tesadüf ve komşularla daha önceki kültürlerden alınan değerli derslerin bir ürünüydü
Reklam
Herakleitos'un ilk madde olarak ateşi seçmesi, daha çok oluşu, değişme ve birlikten çokluğa geçiş sürecini en iyi, yakarak ve yıkarak yaşayan ateş ifade ettiği için önem taşır.
Mağara Benzetmesi:Benzetmeye göre, ışığa açılan uzun bir girişi olan bir yeraltı mağarasının en dibinde insanlar, çocukluklarından beri, ayaklarından ve boyunlarından zincire vurulmuş olarak hareketsiz bir şekilde oturmakta ve yalnızca önlerini görebilmektedirler. Onların arkasında, yüksekte bir yerde bir ateş yanmakta ve ateşle bu insanlar ya da
Platon’un deyimiyle “felsefi doğaya uygun düşen bir yönetim ya da devlet düzeninin” olması gerekir:
Platon psikolojizmini böyle bir metafizik anlayışıyla temellendirir. Böyle bir psikolojizm, her şey bir yana Platon’un bilgiyi (“sanı” ya da “kanaatler”in talihsiz mekânı olan) toplumsal süreçlerin dışına çıkarmasına imkân sağlar
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.