Benim işim nefret değil sevgidir. Herkesi sevmek için geldim. “Ben yer, gök ve kainata sığmam ancak mümin kullarımın gönüllerine sığarım” diyen Allah’ın evi olan gönülleri yapmaya geldim.
"Sakın dünyada malım yok ben yoksulum deme. Bunun üzüntüsünü devamlı çokça çekme. Eğer aşık olduğun o yüce Hakk'ı gerçekten sevdin ise gönlündeki üzüntüyü, kaygıyı, tasayı silip at."
Tek sözcükle ba-yıl-dım. Ertiñgü (olağanüstü) bir betik. Yüzlerce yıl öncesinden beñgütaşlara (sonsuz taşlar) yontarak, kazılarak yazılmış ve acunda (dünyada) eşi olmayan bir dil olan öz Türkçe'yi bugüne aktarmışlar. Ne yazık ki biz diğer doğu ülkeleri gibi özgün yazımıza ve abecemize iye (sahip) olamamışız. Yine de bugün kullandığımız dil o
1250 yıl öncesinden bizlere sanki tarihin tekrar edeceğini biliyorlarmış gibi öğütler veren kültigine tonyukuka bilge kagana selam olsun, bizleri tarihimizden haber verene dilimizin yabancı sözcüklerin istilasından kurtarma savaşını gösterene selam olsun, bu gün ülkemizin ürettiği herşeyin 100 de milli olmasını istiyorsak önce biz 100 de 100 milli olmalıyız bu kitap sayesinde hem tarihimizden her yerde bulamayacağımız bilgileri öğreniyoruz hem dilimiz daha da bağlıyoruz "tokuz oğuz begleri, bodunı bu sözümü eyice eşit, katılıkla, tıñla(dinle, tınmamazlık yapma)" diye başlayan sözleri nasıl olurda bir Türk genci tınmamazlık yapar, dilimizi öğrendikçe anadolu köylerinde konuşulan dilin hatta yer yer dalga geçilen dilin, konuşulduğunda anlaşılması için yabancı sözcüklerin kullanıldığı ve İstanbul Türkçesi diye ton larca yabancı kelime kullanıp bunu elit olmak sanıpta köy halkının konuşmayı bilmediğini düşünenler bu bizim öz Türkçemizdir, sırf modern gözükmek için Türkçe konuşabileceğiniz yerde İngilizce kelimeler serpiştirmeyi bırakın aralara, dilimizi daha fazla kirletmeyin gerekirse hiç konuşmayın