Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ahmet Kutsi Tecer

Ahmet Kutsi TecerBütün Şiirleri yazarı
Yazar
7.4/10
90 Kişi
539
Okunma
97
Beğeni
9,6bin
Görüntülenme

Hakkında

Ahmet Kudsi, babasının memuriyeti sebebiyle 4 Eylül 1901'de Kudüs'te doğmuştur. Asıl adı Ahmet olup Kutsi ismi doğduğu yer olan Kudüs'ten dolayı verilmiştir. İlk öğrenimini Kudüs'te bir Fransız okulu olan Kudüs Frers Okulu'nda tamamlamıştır. Ahmet Kutsi, babasının Kırklareli'ne tayini sebebiyle orta okulu Kırklareli'de, lise öğrenimini Kadıköy Sultanisinde tamamlamıştır. Lise sonrası iki yıllık olan Halkalı Yüksek Ziraat Okulu' nu bitirmiştir. Daha sonra Yüksek Öğretmen okulu imtihanını kazanarak iki yıl İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne devam etmiştir. 1925 yılında, Yüksek Öğretmen Okulu bursuyla biyoloji öğrenimi için gönderildiği Paris Sarbonne Üniversitesi'nde felsefe öğrenimini sürdürdü, ancak bu öğrenimini de tamamlayamadan yurda döndü ve tekrar Edebiyat Fakültesi'ne devam ederek öğrenimini tamamladı . 1930'da Gazi Eğitim Enstitüsü'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. Ahmet Kutsi, mecburi hizmetinden dolayı Sivas'a Milli Eğitim Müdürü olarak atandı. Sivas, Ahmet Kutsi için yönünü bulması bakımından önemli bir yer olmuştur. Âşık geleneğinin büyük bir canlılıkla yaşatıldığı bu ilimizde şiirin, çalışmalarının kaynağını bulmuştur. Ahmet Kutsi, Sivas'ın Deliktaş Köyü'nden olan Ruhsati'nin bir şiirinde geçen Tecer Dağının adını soyadı olarak almıştır. Ahmet Kutsi 1931'de Sivas'ta "Halk Şairlerini Koruma Derneğini" kurdu. Bu çalışmalar Halk müziğinin tanınmasında, bu müziğin okula ve radyoya girmesinde önemli bir rol oynadı. 1934'te Yüksek Öğrenim Genel Müdürü oldu. Yedi yıl süren bu görevi sırasında özellikle Devlet Konservatuarı'nı teşkilatlandırdı. 1942'de Talim ve Terbiye Kurulu üyeliğine atandı ardından Adana ve Urfa milletvekili oldu. (1942-46) 1941-45 yılları arasında ülkü mecmuasını yönetti. Bu yıllarda köy temsilcileri ile ilgilendi, köy tiyatrosunu inceledi ve Koç yiğit Köroğlu oyununu yazdı. 1948'de Devlet Konservatuarı'na, 1949'da Paris Kültür Ateşeliğine atandı; daha sonra UNESCO ( Uluslararası Çocuk Yardımlaşma Derneği) Yürütme Komitesi Türk Delegesi oldu. 1951'de Galatasaray Lisesinde,1953'te İstanbul Konservatuarı'nda görevlendirildi. 1957'de Güzel Sanatlar Akademisinde estetik dersleri verdi; İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde ve İstanbul Radyosunda folklor öğretmenliği yaptı. 1966'da İstanbul Eğitim Enstitüsü Öğretmeni iken yaş haddinden emekli oldu; 25 Temmuz 1967'de İstanbul'da öldü ve Zincirli kuyu mezarlığı'na defnedildi. AHMET KUTSİ TECER'İN EDEBİ KİŞİLİĞİ Ahmet Kutsi, ilk öğrenimini Kudüs'te bir Fransız okulu olan Freres okulu' nda, orta öğrenimini Kıklareli'de lise öğrenimi Kadıköy Sultanisi'nde, yüksek öğrenimini Halkalı Yüksek Ziraat Okulu' nda, İstanbul Darülfünun' da (üniversite) ve Paris Sarbonne Üniversitesi' nde öğrenim görerek öğrenimini tamamlamıştır. Yolcular yolcular! Deniz çağırıyor, Çağırıyor suların kükreyen sesi. Kükreyen, çıldıran sular bağırıyor, Bağırıyor toplamak için herkesi. Ahmet Kutsi, Beş Hececiler' den sonra, bu vezne yeni ses ve söyleyiş imkânları getiren Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Muhip Dıranas kuşağındandır. Önce tekçi temaları özellikle aşk, ölüm, ıstırap konularını işledikten sonra Faruk Nafiz' in açtığı yolda fakat onun tarzından çok türkülerde âşıklarda yol alan memleket şiirlerine yönelmiştir. Kimisi bir ülküye bağlı, kimisi biraz resmi ve zorlama kokan, kimisi de Anadolu' nun eski efsanelerine dokunan bu şiirler, Ahmet Kutsi' nin asıl kişiliğini gösterir. Orhan Veli neslinden önce, Türk şiirini sade, saf ve çıplak hale getirenlerin başında Ahmet Kutsi gelir. Duygularını benzetmelerden ve sıfatlardan ayıklayıp, teferruatta değil öze önem verdiği üslubu çıplak dili de üslubu gibi yapmacıksız, tabii ve canlı; halkın günlük konuşma dilidir. Ahmet Kutsi, şiirlerini tema bakımından ikiye ayırmak mümkündür: şahsi duyguları işleyenler ve yurt sevgisini dile getirenler. Şahsi duygularına yer verdiği şiirlerinde aşk, tabiat, metafizik(ölüm, hayat) gibi temalar; yurt sevgisini dile getiren şiirlerinden dolayı "memleketçi şiir" in temsilcileri içinde yer alır. Ahmet Kutsi, genellikle halk şiirlerinin sekizli ve on birli hece ölçüsüne ve milli nazım birimi olan dörtlüğe bağlı kalmış; bazen da heceyi yeni ölçülerle denemiştir. Ahmet Kutsi, yalnız halk edebiyatı sınırları içinde kalmamış, Divan Edebiyatının ritmik bir biçimi olan "müstezat" heceye uygulamayı başarmıştır. Şiirin dış yapısını kurarken kâfiyenin imkânlarından daima faydalanmış ve daha çok zengin kâfiyeyi tercih etmiştir. Ahmet Kutsi' nin ilk şiirleri 1921-1922'de Dergah Mecmuasında, 1924-25 yıllarında Milli mecmuada yayımlanmıştır.1933-36 yılları arası şiir bakımından en verimli olduğu dönemdir. 1932' de Ahmet Kutsi' nin kendi eliyle yayımladığı "Şiirler"adlı kitabından sonra şiirlerinin çoğu Varlık, Oluş, Yücel, Ülkü ve Türk Düşüncesi dergilerinde yayımlanmıştır. Ahmet Kutsi' nin Şiirlerinin kaynağı halktır . Bundan dolayı saz şiirinin ve âşık tarzının bütün inceliklerini sabırla araştırıp folklor değerleriyle birleştirmiştir. Böylece milli bir şiir meydana getirmek istiyordu . 'Sanat hayatımızdaki durgunluğun altında kendi kendinden emin olmayan , ruhunun içinde yürümekten korkan mütereddit bir insan " tipimiz olduğunu belirterek milli sanatımızı kurmak isteyenlere yol göstermiştir. Ahmet Kutsi, milli Eğitim Müdürü olarak Sivas'a tayin edilince folklor hevesine çok sağlam bir zemin bulmuş oldu ve Halk kültürünün ortaya çıkması için bütün kuruluşlardan faydalandı. Bu hususta daha İstanbul'da öğrenci iken Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu kendisine yol gösterici olmuş, Fındıkoğlu'nun yönettiği Halk Bilgisi mecmuasında Paris kütüphanelerinde yaptığı çalışmalar yayımlanmıştır. Özellikle "Köroğlu" yazısı onun Türk edebiyatında isminin duyulmasında etkili olmuştur. Ahmet Kutsi' nin Sivas' ta "Halk Şairleri Bayramı" düzenlemesiyle Âşık Veysel, Talibi ve Ali İzzet gibi âşıkları tanıdı. Türk folklor zenginliklerini o devrin "Halkevleri" ne; her ilde çıkan Halkevi dergilerine ve özellikle de 1941-1945 yılları arası çalıştığı Ankara' da yayımlanan Ükü dergisine getirenlerin başında Ahmet Kutsi vardı. Ülkü dergisini bir köy şiirleri ve folklor "mektebi" haline getirmiştir. Ahmet Kutsi, tiyatro türünde de eserler vermiştir. Paris' e gidince modern Avrupa tiyatrosunu tanımış, yurda dönünce batı tekniği ile folklor ve halk malzemesini işlemek suretiyle milli tiyatroya ulaşmak istemiştir. Tiyatro türünde kendisine ilk şöhreti sağlayan, geleneksel tiyatromuzdan esinlenerek yazdığı Köşebaşı' dır. Ahmet Kutsi, tiyatro oyunlarının iki belirgin özelliği vardır: 1.Biçim yönünden tiyatro geleneğimizden, halk kültüründen ve halk motiflerinden faydalanarak halkın konuştuğu Türkçe' yi şiirli bir dille yazıya geçirmiş; 2.Muhteva yönünden ise geçmişten geleceğe doğru uzanan bir süreç içinde dikkatlice gözlediği toplumumuzu özellikle toplumsal değişme, özüne yabancılaşma ve zıtlıklarıyla tasvir ederek diyalektik açıdan ele almıştır. Ahmet Kutsi, gençlik yazılarından birinde "Ben ömrüm boyunca Anadolu'yu dinleyeceğim ve onun sesini dinletmeğe çalışacağım." demişti. Bu sözüne bağlı kalarak Avrupa' da öğrendiklerini memleket sevgisi ile birleştirip tam bir olumlu aydın örneği vermiştir. Folklor ve âşık şiirinin Türkiye' de yayılışı, radyoları ve memleketi kuşatması bakımından büyük emek ve hizmetleri görülmüştür. Ahmet Kutsi, halk şairlerinin son büyüklerinden olan Âşık Veysel' i Sivas' ın Sivralan köyündeki yalnızlığından çıkarıp bütün ülkeye tanıtmıştır. Müze ve kütüphanelerdeki eski yazmalar, vesikalar, minyatürler, kenar köşeye atılmış cönkler arasından belgeler çıkararak Yunus Emre ve Karacaoğlan'ın hayatına ışık tutmuştur. Eski Türk dansları, oyun kolları, Köylü Temsilleri, orta oyunu üzerinde çok önemli araştırmalar yapmıştır. Ayrıca Köylü Temsillerini ciddi manada ilk inceleyen Ahmet Kutsi' dir. Ahmet Kutsi TECER ESERLERİ: ŞİİR: Şiirler (1932) Tüm Şiirleri (ölümünden sonra, 1980) OYUN: Yazılan Bozulmadan (1947) Köşebaşı (1948) Bir Pazar Günü (1959) Köroğlu (1959) İNCELEME: Köylü Temsilleri (Köy seyirlik oyunları derlemesi, 1940)
Unvan:
Şair
Doğum:
Kudüs, 4 Eylül 1901
Ölüm:
İstanbul, 23 Temmuz 1967

Okurlar

97 okur beğendi.
539 okur okudu.
5 okur okuyor.
147 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Tiksindim, çok tiksindim, İnsanların kirinden, Hepsinden, her birinden, Hele güzellerinden..."
Sayfa 31 - Yaz Mevsiminde Bir GünKitabı okudu
Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben, Elverir ki bir gün bana derinden, Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.
Sayfa 35 - Bilge Kültür Sanat
Reklam
Okumak..
Demek, okumak gözümün gördüğüne razı olmamaktı. Okumak, gördüğümün gösterdiğine bakabilmekti. Okumak, gözümün göremediğini görebilmekti.
Bilge Kültür SanatKitabı okudu
"-Söyleyin başkasına Gönül vermesin."
Sayfa 109 - Düğün AğıdıKitabı okudu
Kış Düşünceleri
Geçti yaz günlerin güzelliği Açık pencereler, damlar, bahçeler Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi Hatta o karanlık, aysız geceler. Hani o gezmeler kırda denizde? Hani o cümbüşler, sazlar temmuzda? Ağustos mehtabı tam üstümüzde Plajlarda neydi o eğlenceler Yaşamak diyordum, yaşamak ne hoş! Hele bir gelmesin ne olurdu bu kış. Nerede o kahkaha, o ses o alkış. Şimdi yerini aldı düşünceler...
Ahmet Kutsi Tecer
Ahmet Kutsi Tecer
Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgarlara karışır gider. Gün olur peşimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?
Ahmet Kutsi Tecer
Ahmet Kutsi Tecer
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
248 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Şiirleri genellikle kafiyeli ve düzenli bir şekilde ele almış . Göze ve kulağa hoş gelen bir üslubu var 'Orda bir köy uzakta" şiiri ün kazanmış lakin " eger ben ölürsem" adlı şiiri tüm şiirlerinden daha etkileyici ve duygusal kitabın sonuna da denk gelmesi kitabı güzel anımsatmaya yaradı.
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriAhmet Kutsi Tecer · Bilge Kültür Sanat · 2016274 okunma
75 syf.
7/10 puan verdi
Ahmet Kutsi Tecer; Hem şair hem de tiyatro yazarı olarak karşımıza çıkan Ahmet Kutsi Tecer'in günümüze ulaşan sekiz tiyatro metni vardır. Oyunlarında halk kültürüne ait öğeleri sıkça kullanmakla beraber Türkiye'nin geçirmiş olduğu kültürel değişimleri de kaleme almıştır. Ahmet Kutsi Tecer'in tiyatro metinlerini yazdığı 1940'lı yıllar
Köşebaşı
KöşebaşıAhmet Kutsi Tecer · Kültür Bakanlığı Yayınları · 199080 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
'' KOÇYİĞİT KÖROĞLU '' AHMET KUTSİ TECER
Kitabın Adı:
Koçyiğit Köroğlu
Koçyiğit Köroğlu
Kitabın Yazarı:
Ahmet Kutsi Tecer
Ahmet Kutsi Tecer
Tür: Destan Köroğlu Destanı, kahramanı Ruşen Ali’nin ve babası Koca (Seyis) Yusuf’un Bolu Beyi ile olan mücadelelerini ele alır. Kahramanı 16. yüzyılda yaşamış halk ozanı Köroğlu ‘dur (Ruşen Ali). "Koçyiğit Köroğlu" nun konusunu Köroğlu hikayelerinden seçer. Köroğlu bir Oğuz destanı kahramanıdır. Olaylar Anadolu'da, İslamiyet öncesinde geçer. Türk efsanelerinde Gök ile Yer, tanrısal kudretlerdir. İnsanoğlu, bu ikisi arasındaki varlıktır. Eserin yapısı bu ikileme dayanır. Köroğlu- Bolubeyi çatışması, ezilen halkın bir derebeyine, yani feodal düzene karşı koyuşudur ŞAHIS KADROSU: KÖROĞLU: Asıl adı Ruşen Ali’dir. Romanın asıl kahramanıdır. Babası Koca Yusuf’un gözlerine mil çekilip saraydan kovulmasından sonra Ruşen Ali kır atıyla büyük bir nam salar. Babasının işaret ettiği köpüğü içince ölümsüzlüğe ve güce ulaşır. KOCA YUSUF: İşinin ehli bir seyistir. Köroğlu’nun babasıdır. Üç tayını da Bolu Beyi’ne verir. Bolu Beyi işten anlamadığı için seyisin gözlerini kör eder. Bolu Beyi de Koca Yusuf’a haksızlık ettiğini sonradan anlayacaktır. BOLU BEYİ: Çok güçlü bir beydir. Koca Yusuf’un gözlerine mil çektirir. Osmanlı padişahları ile arası pek iyi değildir.
Koçyiğit Köroğlu
Koçyiğit KöroğluAhmet Kutsi Tecer · Bilge Kültür Sanat · 2007116 okunma