“O zamanın çocukluğu, iki cami arasında kalmış beynamazın haline benziyordu.” (Alıntı)
Kitabın konusuna dair söylenebilecek tek bir cümle yazılacak olsa o sanırım bu olurdu.
Okuduğum ilk Ahmet Rasim kitabı, bu kadar içten yüreğime dokunan bir kitap beklemiyordum.Bir neslin yok edilmiş çocukluğu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.Bir çocuğun kendi başına baş etmeye çalıştığı korkuları, ailenin bu korkulara aldırmaması, okulda, evde ve her yerde hüküm süren bir korku kültürü.
Dönemin çocuk yetiştirme tarzı bu kadar acımasız olunca, günümüzde yaşayan sinirli ve mutsuz büyükleri anlamak hiç de zor olmuyor.Tarih tekerrür ediyor. Kitapta yer alan “dayak mutlaka defterle olacak” kısmı ise bizi günümüzde aslında çok bir şeyin değişmediği gerçeğiyle yüzleştiriyor...