Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali Akay

Ali AkaySanat Tarihi : Sıradışı Bir Disiplin yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.3/10
53 Kişi
131
Okunma
24
Beğeni
3.055
Görüntülenme

Ali Akay Sözleri ve Alıntıları

Ali Akay sözleri ve alıntılarını, Ali Akay kitap alıntılarını, Ali Akay en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"1. Basıma Önsöz"
Söyleyecek yeni bir şeyi olmayanlar daima karşı çıkanlar ve yadsıyanlar olmuştur.
Sanat tarihi anakronik bir disiplindir. Bundan on beş yıl kadar önce yayımladığım Decant l'image adlı kitabımda imgeyi bir belirti (symptôme) olarak ele almaya çalışmıştım. Peki belirti (symptôme) nedir? Çok hızlıca söylemek gerekirse: belirti, (en hafif titremeden sizi parçalara ayıran bir krize kadar) bedeni ve görüntüsünü harekete geçiren bellektir.
Reklam
Sergilendikleri mekana -herhangi bir müze ya da bir kent alanı olabilir- bağlı olarak tasarlanan ve her zaman açık bir şekilde sanat olarak adlandırılmayan bu tür etkinlikler, iki tür yorumu doğurdular: "ılımlı" bir yoruma göre, sanat yapıtı, sanatçının amacına bağlı olarak, az çok özerktir; "maksimal" bir yoruma göre, bu tür pratikler, sanatın özerkliğinin yanıltıcı yanını apaçık ortaya koymuştur. "Maksimal" yorumculara göre, bir sanat yapıtının, sergilendiği mekana göre, yani sokakta ya da müzede sergilen miş olmasına göre farklı biçimlerde yorumlanacak olması, hiç bir sergileme mekanının tarafsız olmadığının kanıtıdır. Demek ki sanat yapıtı, bir müzede de -yani sanat için ayrılmış bir mekanda da- en az tarafsız mekan olarak görülen kent mekanında olduğundan daha özerk değildir.
Jean Baudrillard
Postmodern kavramı belki de Lyotard tarafından yaygınlaştırıldı, ama bu düşünce onun kendisinden gelmiyor. 'Postmodern' bir çeşit kandırmaca, bir takıntılı hareketti, hatta bir şaşırtma hareketiydi.
Sayfa 16 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Yirmi birinci yüzyıl sanatçısı, işaretleri birbirine bağlayarak, sosyo-kültürel alanda ya da sanat tarihinde güzergâhlar üreterek bir 'gösterge gezgini' haline geliyor.
Sayfa 92 - ezKitabı okudu
Şimdiye kadar diyalektik düşüncenin kapitalist sistem çözümlemelerinde kapitalizmin kendi iç çelişkileriyle bunalıma girerek ortadan kalkacağı savunuldu: Kâr yüzdelerinin düşüş eğilimi kuramı. Fakat en az iki yüzyıldır izlenen kapitalizmin daimi bunalımlar içinde yaşadığıdır. "Kapitalizm, zaten, bunalımlar sayesinde ayakta durmaktadır" dersek, gerek Lucrece, gerek Spinoza, gerekse Nietzschevâri bir şey söylemekten başka bir şey yapmıyoruz ve söylemiyoruz diyebiliriz. Yani kapitalizm, tıpkı psikanalizin yaptığı gibi, kendi bunalımlarını ve hastalıklı hallerini insanlara bulaştırarak yaşamını sürdürür. "Asla kimse çelişkiden ölmedi." Çelişki ve karşıtlık, modelin hem sürekliliğini sağlar, hem de bunalımlar (gerek bunalım devreleri ve A etapları ve gerekse B etapları, yani rahatlama devreleri, kapitalizmin çevrimsel bunalımları vs.) sayesinde yaşamını sürdürür. Asla iktidarlar kendi korkularını ve hastalıklı hallerini insanlara bulaştırmadan varlıklarını sürdüremediler. Onların hastalıklı insanlara ihtiyacı vardır ki, böylece bunalım genelleşsin ve diyalektik aşmalarla yinelensin. Tekil düşünce bu anlamda yadsımanın değil, olumlamanın, evetlenmenin, yeni değerlerin olumluluğunun karakterini taşır.
Reklam
Tarde'ın kuramında da tıpkı yapısalcılık-sonrası düşünürlerinde olduğu gibi, dünyadaki öznellikleri bulmak amacı hakim olmuştur; ancak bu endişenin ardında yatan başka bir şey daha vardır, o da bugün moda olduğu şekliyle, Kantçı evrenselci bir yaklaşımın aşkınlığından çok Spinozacı bir içkinliğe bağlı olmasıdır. Kant'ın önsel aşkınlık oyunları karşısında Tarde'ı ve yapısalcılık-sonrası tüm bir düşünceyi içkinlik planı üzerine oturtmak daha doğru olacaktır. Tarde' da olduğu gibi bu düşünce de ruhu bedenden veya bilme istencini varoluşun görünümünden ayırmaya kalkmaz, daha önce Sartre'ın varoluşçu felsefesinin yapmaya çalıştığı gibi.
Sayfa 105 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Clement Rosset
... yaşamın iktidar altına alındığını yazan Clement Rosset en büyük kuvvetin neşeli yaşamaktan geçtiğini söylemekte ve 1789 insan haklarının evrenselliğinin yanında, bir ümit kokusu görmemektedir, element Rosset'ye göre evrensel mutluluk kavramının kendisinde bir bütünleyicilik, tü­mellik vardır; çünkü evrensel olana doğru mutluluğu götürmek aslında şüphelidir ve böylece fanatizm, dinini yayma anlamına gelmektedir. Yani, inançlı bir insan için, diğer insanların inançlarına karşı çıkma sürecini kapsamaktadır. Bu nedenle de fanatik düşünce ezelden beri terörist bir düşüncedir. İki yüzyıldır bize ilerici ve liberal diye sunulan fikre göre, insanlar birbirlerine benzemektedirler. Clement Rosset "bu evrensel birbirine benzeme fikrinden daha tehlikeli bir şey olamaz" diye yazar; çünkü "bir insan bana benzemek için benim düşündüklerimi düşünmek zorundadır; benim için iyi olanın onun için de iyi olması gerekmektedir; eğer bunları kabul etmezse, o zaman ona zorla kabul ettireceğim demektir." Bu nedenle "başkasında benzerini bulmak demek her zaman bir şiddet oluşturmak demektir." Bu yüzden de her türlü hümanizma, bilkuvve terörizmdir. Neşe felsefesi üzerine eğilen Rosset için her türlü tümellik fikri ise tüm biçimlerinde tamamen yaşam dolu bir neşe fikrine yabancıdır; çünkü tümcülüğün dayandığı inanç, neşenin tam tersidir.
Sayfa 138Kitabı okudu
François Châtelet Üzerine
... hareket iki türlüdür: Biri doğal hareketler, diğeri ise zoraki yapılan hareketlerdir. İnsan zoraki hareketler içinde belli bir aşkınlık içine girer. Kendi kendisini insani ilişkilerden uzaklaştırarak kendini mahvetme sürecine girer, öyle ki bir an gelir zorunlu olarak zoraki hareketler doğal hareketlerden daha doğal olmaya başlar. O zaman işte insan boyun eğmenin zevkine varmış ve insani olmayan hareketlerin sürecine girmiş demektir. Halbuki doğal hareketlerle insan içkinlik durumundadır ve bu şekilde hareketleri kendisine içkindir. İçkinlikten çıkıldıkça, tekilliği bı­raktıkça, evrenselliğe ve aşkınlığa doğru yol alınmakta ve hiç­bir şey açıklanamamaktadır. Önemli olan "Evrenselliği" bulmak değil, evrenselliğin kendisini açıklayabilmektir.
Mesele şu: Bütün imgelemler bugün özgür ve eşit mi doğuyor? Bazı sanatçılar kültürel determinizmden kendilerini kurtarmayı başardılar, ama global bir estetiğin içinde erimediler bunun sonucunda, hele de bugün çağdaşlık için bir tür 'green card' yerine geçen CNN tarzı kötü videolarla olmazdı bu.
Sayfa 91 - hı hı. örmek. kof.Kitabı okudu
233 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.