Ben devlet memuruyum. Eskişehir’de doğdum, büyüdüm, üniversiteyi burada okudum. Burada çalışmaya başladım. Sosyoloji mezunuyum ben. 1998’de mezun oldum. Ömrümün 30 yılını Eskişehir’de geçirdim. Babam Şeker fabrikasında çalışıyordu benim. İşçi çocuğuyum. Kastamonu’da ve Elbistan'da kısa bir süre kaldık ama ağırlıklı olarak hep Eskişehir’de yaşadık. Eskişehir Anadolu Lisesi’nde. 1998 yılından beri oradayım, tayin de çıkmadı. 17 yıldan beri okuldayım.
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor... Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en... Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını... Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki..
Ali Lidar ...
Bir arkadaşım çok severdi kendilerini, bense baya da önyargılıydım kendilerine. Bir gün esti bakayım dedim, araştırdım baya da kafa adam... Burda da her yerde görmeye başlayınca okumalıyım dedim. Elime aldım kitabı ve bırakamadım. Başta bu adam ne diyor falan oldum ama büyüsüne kapıldım...
Kendilerini;
• Sevgili kalbim!
Neden
Hangi tür ile başlayan sorulardan nefret ediyorum!
Kitap, film, müzik hiç önemli değil!
İnsan sevdiği şeyin neden yalnızca bir türüne bağlı kalır ki?
Neden polisiye ile sınırlı kalsın okuma yolculuğum?
Ya da neden Klasikleri okurken güncel yazarları okuyamayayım?
Neden amacım yalnızca edebi lezzet ya da felsefe, psikoloji bilgisi olsun?
Erich
Şimdi nasıl anlatsam bilemiyorum, sevdiğin bir tatlıyı bitmesin diye küçük parçalar halinde yemek, paran bitmesin diye azar azar harcamak, yoksul evlerde gaz lambasını tasarruflu kullanmak gibi bir şeydi bu kitabı okumak; bitmesin diye, azar azar.
Okurken
Ali Lidar'a da mesaj attım: Bilemedim dedim, bu kitap depresyona girme sebebi mi yoksa