Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ali Ömer Akbulut

Ali Ömer AkbulutAsa Kimin Elinde? yazarı
Yazar
9.0/10
3 Kişi
8
Okunma
6
Beğeni
1.912
Görüntülenme

Ali Ömer Akbulut Sözleri ve Alıntıları

Ali Ömer Akbulut sözleri ve alıntılarını, Ali Ömer Akbulut kitap alıntılarını, Ali Ömer Akbulut en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beni ben yapan bende olan mıdır, olmayan mı?
Sayfa 81 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Hayat ve insan bir bütündür, ruh ya da beden, maddi ya da manevi biçimde tek bir yöne yayılmaz.
Sayfa 92 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her doğum, her çocuk; her sanatsal üretim 'biricik' tir. ™
Sayfa 88 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Bilinmeyenden geldik, görünmeyenden. Şimdi bilinmeyeni bilmek, görünmeyeni görmek istiyoruz. Lakin varsa muradımıza erme imkânı görünmeyene, bilinmeyene dahil olmak, dönmek anlamına geliyor bu. Kendine dönmek, dil’i dönmek, eve dönmek.[24] Bunun için hal ve yol bilmeli. Evinin yolunu bilen kişinin yürüdüğü yoldur şefkat; eve götüren yol. Eve vardığında huzur ve sükûna erecektir. Eve vardığında artık kendi yalın hakikati içindedir. Geldiği yere, yola ait her şeyden soyunup dökünmenin, arınmanın yeridir ev. Kendi, sadece kendi olarak ikamet edeceğin yer. Yalın halde insan olarak. Bu gözümüzü göğe dikerek beklememiz gereken, iştiyakla gözlenecek bir hakikattir. Yâr’den, Yurt’tan ayrıldık bir kez.[25] Sıla hasretiyle yanıp kavruluyoruz. Hz. Peygamber; “İnsanlar arasına karışıp halkın içerisinde yaşamak buyurulmamış olsaydı bana, iki gözümü bu göğe diker, Tanrı canımı alana dek bakakalırdım,” buyuruyor. **** 26.Dönmek ve terk etmek arasındaki tehlikeli fark.”a dikkat! [27]“Biz o mutlu birliği, kelimenin tek anlamıyla Varlığı kaybetmişiz, onu elde etmemiz için de önce kaybetmemiz gerekiyordu… Tabiatla bozuşmuşuz… Bazen dünyayı her şey ve kendimizi bir hiç görüyoruz, yine bazen kendimiz her şeyiz de dünya bir hiç imiş sanıyoruz.”Hölderlin, Hyperion II, Önsöz, s. 113, MEB.
Bende olanla, bende olmayan nedir?
Sayfa 81 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Her şey bir boşlukta var ya da yok gibidir; anlam da aynı şekildedir, anlamsızlıkta...
Sayfa 39 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Herkes bir şeyleri "korurken" kendini kim koruyacak?
Sayfa 27 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Teneffüsün güçlü ve sağlıklı olmasının en önemli gereksinimlerinden biri de gözün nazar ettiği/bakışını doğrulttuğu alanı hakiki haliyle/basiretle görebilmesidir. Bu ise “okuma”dır. Bu tarz bir okuma, kendi olmaklığımızı/şahsiyet kesbetmemizi tetikler. Ma’rifetsiz ben’in işi değildir bu. Kendilik bilgisine/ma’rifete sahip olmayan kişioğlu, gerçekten uzak, gölge/sanal, fâni dünyalara hapsolmuş, taktığı maskeyle kâh gülen, kâh ağlayan bir oyuncu gibidir. Yalnızca âlemden benliğimize, benliğimizden âlemlere yüzünü döndüren kendilik bilgisi/ma’rifetiyle, sözün/yazının hakkaniyete tanıklığını kritik eder/eleştirir ve fıtratın evi, hakikatin nazargâhı kalbimizi mutmain eden anlama katılır, yakîn sahibi oluruz.
Hayalin yâr ve yoldaştır uykuda bana Bu uykudan ey sevgili hiç uyandırma Değil mi ki sayısız gözcün var senin Gözcüsüz bir hayal birak geç bana. Ahmed Gazzali,Aşkın Halleri,s.91
Reklam
Olan olduğu haliyle bir şey söylemiyor; söylemedikleriyle açık etmedikleriyle var söz. İşte burada şiir çıkıyor karşımıza. Bilgi, söz, logos kendini şiir halinde yok ediyor, hiçleştiriyor. Şiir dilin evi oluyor. Bilemeyen bilme rü’yetin, görülen rü’yanın ifadesi olarak remizler ve semboller halinde şiirde lemean ediyor. “İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar,” fehvasınca bir rüya içindeyiz demektir. Rüyada görülen gördüğünün kendisi değildir; öyle görünmekte, kendini öyle göstermektedir. Yaygın olduğu gibi rüyada görülen süt, süt değildir ilimdir mesela. O zaman şeylerin oldukları, göründükleri gibi müşahedesi bize hakikati vermemektedir. Hiçbir şey hakiki kimliğiyle varolmuyor demektir bu. Kim olduğumuz, ne olduğumuz, nerede olduğumuz sorusu hep askıda kalacaktır işte. Söyleyebileceğin, bilebileceğin bir şey yok. Denildiği gibi sadece kendi gördüğünü, kendi zevkî müşahedeni söyleyebilirsin hepsi bu.
Kendi ölümüne bile açık bir kalple yönelmek şefkattir. Her tür bağdan/maddeden, cismaniyetten, “imek varlık” oluştan, elhasıl tüm yaşamsal kayıtlardan gözünü kırpmadan sıyrılabilecek feraseti göstermektir şefkat.[24] Şefkat, kendinde kendi ölümünü sürekli taşıma irfanıdır. Bunun için bilgiye sahip olabileceğini ve üretebileceğini “zann”eden bir akıldânelikten uzak olmak gerekir. Öğretilir olmaya açık olarak, öğrenebilir olmanın “yürekten” hazırlığıyla “yed-i kudretinde” bulunduğu ilahî zuhurun farkında olmak halidir bu: “Farkında ol; Allah sana öğretir.”[25] **** 24.Ölmeden önce ölünüz.” Hz. Muhammed [sav]. [25]Bakara; 282.[Kur’an]
Kendin değilsen dünya engeldir sana hep, sınırlandırıp durur seni. Dünyanın sınırlı, duvarın ötesini göstermeyen yapısı yaygın kanının aksine dünyevi yönelimlerde bir genişlik, fazlalık ya da tamlık sağlamaz. Zevkiniz, hazzınız da o kadardır ancak, gıdım gıdım alırsınız sefasını. Ancak kendilik tam olursa açılacaktır dünyanın menfezleri. Dünya, sınırlandıran güçleriyle sahneden çekilir işte o zaman. İnsani tamlığın, kemalin rahmetle beslenen kendilik hâli hayatiyeti başlar. Rahmetin dilini çözen, merhametin sökün edeceği bir kelime bulmalı, bir kelime olmalı, şefkatin şahikası olacak bir kelimeye sığınmalıdır bunun için. Öyle bir kelime olmalı ki, hem sesi, hem görüntüsü, hem tınısı olmalı. Kelime işitilip, hissedilip görülünce kâinatın tenine, tinine değmiş gibi olmalı. Varlığı başlatan o sonsuz, sonrasız sesin bahşettiği temaya tutunmalı. İşte bu kelimenin kendisini değiştirmeden yer alabileceği tek yerdir şiir. Söylenen her kelime şiirden eksiltir, 0 “tek kelime” belirinceye dek.
Karanlık şiirin vazgeçilmezi gibidir.
Sayfa 68 - Şule YayınlarıKitabı okudu
İşte orada, yakındadır aranılan.
Sayfa 23 - Şule YayınlarıKitabı okudu
86 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.