Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Antti Revonsuo

Antti RevonsuoBilinç - Öznelliğin Bilimi yazarı
Yazar
8.0/10
6 Kişi
14
Okunma
2
Beğeni
729
Görüntülenme

En Eski Antti Revonsuo Gönderileri

En Eski Antti Revonsuo kitaplarını, en eski Antti Revonsuo sözleri ve alıntılarını, en eski Antti Revonsuo yazarlarını, en eski Antti Revonsuo yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Belirli bir öznel deneyim ile belirli bir nörona! etkinlik arasında düşünülebilecek herhangi bir bağlantı tamamen keyfi imiş ve izah edici değilmiş gibi göründüğü için öznel bilinç fenomenlerinin nesnel biyolojik fenomenlerle izahı mümkün gibi durmuyor. Diğer bir deyişle, şu belirli özel nöral etkinlik şu belirli deneyim niteliğini nasıl ve niçin ortaya çıkarsın? Z türünden nöral etkinliğin her durumda Q türünden fenomenal deneyimi ortaya çıkardığını anlasak ve z-.Q sarsılmaz bir doğa yasası olsa bile, Z ve Q arasındaki bağlantının niçin var olduğunu, ne tür bir temele dayandığını veya nasıl işlediğini yine de anlamış olmayacağız; sadece böyle bir bağlantının var olduğunu bileceğiz. Z ve Q arasındaki ok işareti rahatlıkla, "ve burada bir mucize gerçekleşir" şeklinde oku nabilir. Fiziksel ile fenomenal alanlar arasındaki bağlantıya dair her izah denemesi dipsiz bir uçuruma, arasına köprü kurulamayacak o İzah Gediği'ne yuvarlanır.
Betimlenebilen ve açıklanabilen nitelikler, herkes tarafından ve nes nel olarak gözlemlenebilir: Uygun teknik araçlar sağlandığında, herhangi bir kimse, örneğin beyindeki nöron ateşlemeleriyle ilgili bir ölçümü veya gözlemi yapabilir. Beyinde ateşlenen nöronların bulunduğu ve bunların belirli bir değerde veya frekansta ateşlendikleri olgusu nesnel bir olgudur. Nöral fenomen, onu gözlemlememizden bağımsız olarak vardır ve varlığı, farklı insanların birbirlerinden bağımsız biçimde yaptığı pek çok farklı gözlem ve ölçümle doğrulanabilir veya yanlışlanabilir. Nöral ateşlemeyi dünyayla ilgili nesnel bir olgu haline getiren şey de budur. Fenomenal bilinç ise bundan farklıdır (fenomenal bilincin tanımlarından biri için bkz. Bölüm 3, Kesim 3. 1). Kendinizi coşkulu bir mutlu luk içinde hissetmeniz, dişinizde ağrı duymanız veya havada süzüldüğünüze dair canlı bir rüyayı deneyimlemeniz özneldir. Sizin dışınızda hiç kimse ne o deneyimlere sahip olabilir veya onları gözlemleyebilir ne de onların varlığını sizin gibi kesin bir şekilde doğrulayabilir, yanlışlayabilir veya deneyimsel niteliğini bilebilir. Beyninizdeki etkinliği en son beyin görüntüleme teknolojisiyle görüntülesek bile, en fazla, beyindeki nöral veya metabolik etkinlik örüntülerini görebiliriz. Nesnel ölçümler vasıtasıyla, deneyimlerinize az da olsa benzeyen hiçbir şey göremeyiz. Bu deneyimler tek bir kişide yani sizde, sizin birinci-şahıs bakış açınız da, sizin öznel psikolojik gerçekliğinizde mevcuttur.
Reklam
Sorun şu ki, bilim, yalnızca nesnel, üçüncü-şahıs bakış açısı üzerine inşa edilmiştir. Sadece bu bakış açısından incelenebilen şeyler "gerçek" olarak kabul edilir. Fiziksel varlıklar ya doğrudan duyu organlarıyla ya da dolaylı olarak, araştırma aletleri üzerine bıraktıkları etki aracılığıy la herkes
Daha kötüsü de var: Nesnel yaklaşım, bilinci açıklayamaması bir yana varlığını dahi kabul edemez. Dünyaya yönelik üçüncü-şahıs fizik selci bakış açısına sıkıca bağlandığımız takdirde f enomenal deneyimin nitelikleri tümüyle ortadan kalkacaktır. Fiziksel dünyada, öznel nite likler olarak deneyimlediğimiz renkleri -mavilik, yeşillik, kırmızılık, sanlık, beyazlık, siyahlık-bulabileceğimiz hiçbir yer yoktur. Bunlar, görülebilir dalga boyu içindeki elektromanyetik ışımanın nitelikleri değildir. Işıma, farklı renklere boyanmış fotonlardan değil enerjinin farklı dalga boylarındaki fotonlardan oluşur. Gözlerimizin duyarlı ol duğu elektromanyetik enerjide (görülür ışık gibi), elektromanyetizma hakkındaki fiziksel kuramlarımızın anlattığı kadarıyla, renk görme deneyimimize az da olsa benzeyen hiçbir şey yoktur. Aynı şey deneyimlerimizin diğer nitelikleri için de geçerlidir. NaCl'de (bildiğimiz tuz), fenomenal bilincimizde tattığımız "tuzlu" niteliğini oluşturan hiçbir şey yoktur. NaCl kimyasal olarak basit bir moleküldür; içinde saklı hiçbir tat barındırmaz.
Eğer deneyimin nitelikleri dışarıdaki fiziksel uyaranlarda değilse, belki de içimizdeki beyin etkinliklerinde bulunabilir. NaCl'yi tatmak (veya bir rengi görmek) tabii ki beyin etkinliğinde gerçekleşen belirli de ğişikliklerle bağıntı gösterir. Fakat nöral değişimleri betimlemek veya ölçmek, deneyimin tuzlu niteliğini almak anlamına gelmeyecektir. Tuzu tattığımızda veya görsel alanımızda maviliği deneyimlediğimizde beyindeki bazı nöronların belirli bir şekilde ateşlendiği ifade edilebilir. Ancak, nörobilimin anlattığı kadarıyla, nöral etkinliklerde niteliksel olarak tuzlu veya mavi hiçbir şey yoktur. Deneyimin niteliklerinin nasıl ortaya çıktıklarına veya neden şu nöral etkinliklerle değil de bu nöral etkinliklerle bağıntı gösterdiklerine dair hiçbir fikrimiz yok. Şu halde tekrar İzah Gediği'ne dönüyoruz -öyle görünüyor ki öznellik, bilimin nesnel dünyasında bir yere oturmuyor.
Türkçe baskıya önsöz
"Mevcut ölçümlere göre, dönük tepkilere ihtiyaç duymayan beyin görüntüleme yöntemleriyle uygun şekilde test edildiğinde, bitkisel hayattaki hastaların %10-20 kadarının içsel olarak bilinçli olduğu ortaya çıkmaktadır."
Sayfa 18 - Küre Yayınları, 2. Basım: 2017, çev. Selim DeğirmenciKitabı okudu
Reklam
Giriş: Bilinç ve Dünyanın Bilimsel Görünümü İçindeki Yeri
"İçsel yaşantımızın, doğa bilimlerinin dünya-görüşüyle ahenk içinde nasıl açıklanabileceğine dair henüz en ufak bir fikre sahip değiliz. Bu dünya-görüşünde, öznel yaşamımıza az da olsa benzeyen hiçbir şey yoktur. Aksine, dünyanın bilimsel resmi ile öznel deneyimimiz birçok yönden birbiriyle doğrudan çatışır."
Sayfa 24 - Küre Yayınları, 2. Basım: 2017, çev. Selim DeğirmenciKitabı okudu
Bilinç Biliminin Felsefi Temelleri
"Etkileşimcilik, ruh ve beyin arasında işleyen mekanizmalarla ilgili ikna edici bilimsel bir varsayım ortaya koymadığı müddetçe, deneysel bilinç biliminde hiçbir rol oynamayacak ve sadece felsefe içinde desteklenebilecek tamamıyla metafizik bir kurgu olarak kalacaktır."
Sayfa 40 - Küre Yayınları, 2. Basım: 2017, çev. Selim DeğirmenciKitabı okudu
Bilinç Biliminin Felsefi Temelleri
"Varlığı —Descartes'ın da gösterdiği gibi— her türlü şüphenin ötesinde bulunan bilinç eğer herhangi bir bilim türü tarafından yine de reddedilebiliyorsa, o zaman ortada bilinçten ziyade bilimle ilgili ciddi bir sorun var demektir."
Sayfa 59 - Küre Yayınları, 2. Basım: 2017, çev. Selim DeğirmenciKitabı okudu
Bilinç Biliminin Felsefi Temelleri
"Kafatasımızın sınırları içinde milyarlarca nöron, sinaps, iletici sistem ve nöral ateşleme bütüncül tek bir birlik oluşturmak üzere örgütlenmişlerdir. Bu yüzden, eğer herhangi bir fiziksel sistem belir(iver)en niteliklere sahip olacaksa, muazzam karmaşıklığıyla insan beyni hakiki belirime ev sahipliği yapmak için en iyi adaydır. Bundan dolayı belirimci maddecilik; nöronlar ve nöral ateşlemeler aslında bilinçten tamamen yoksun da olsalar, bunların milyarlarcası insan beynindeki gibi bir bütün oluşturmak üzere örgütlendiğinde, büyük-ölçekli nöral etkinliklerden öznel bilinç gibi tümüyle yeni ve öngörülemez özelliklerin belir(iver)ebileceğini iddia eder."
Sayfa 68 - Küre Yayınları, 2. Basım: 2017, çev. Selim DeğirmenciKitabı okudu
66 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.