Barbara Patzek

Homeros ve Dönemi yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
149
Görüntülenme

En Eski Barbara Patzek Sözleri ve Alıntıları

En Eski Barbara Patzek sözleri ve alıntılarını, en eski Barbara Patzek kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Belirleyici ve yorumlayıcı tanrısal eylemlerle kahramanların amaca yönelik eylemlerinin, yani gerçek insan eylemlerinin yoğun şekilde iç içe geçmiş olması ve bunun yanı sıra, konunun efsanevi bir bitiş noktasına, yani Troia'nın düşüşüne bağlanması, İlyada'nın karakteristik özelliğidir.
...Homeros destanlarının şairlerinin veya onlardan önceki ozanların, birebir tarihi görüntüleri aktarmak niyetinde olmadıklarını da akılda tutmak gerekir. Homeros destanlarının şairleri, tarihsel ve toplumsal bir gerçekliği, romanda geçen olayların gündelik arka planı olarak sunan ve tarihi kişilikleri, sanki kendi gerçekliklerinde yaşıyorlarmış, belirli bir tarihi kültürel ortamda bulunuyorlarmış ve söz konusu bu ortama ve döneme uygun bir ruh haline sahiplermiş gibi canlandırmak ve değerlendirmek isteyen modern bir tarihi roman yazarı gibi çalışmamışlardır. Homeros destanlarında geçmiş bir kültürün buna benzer gerçekçi bir tasviri yoktur.
Reklam
Homeros destanlarında geçmiş zaman, söz konusu şairin kendi tarihsel şimdiki zamanının mitolojik yükselişi ve büyümesi anlamına gelmektedir. Ve maddi dünyanın tanımına tam olarak yansıyan şey budur: İlyada ve Odysseia şairlerinin bilinçli olarak altını çizdikleri eski dönem ambiyansı, özellikle malzemelerin değerine ve silahların, aksesuarların kalitesine ya da kahramanların etrafındaki eşyaların eşsiz, sanatsal niteliğine yapılan vurguda görülür. Homeros anlatımlarında altın, gümüş ve fildişi ya da parlak bronz silahlar öne çıkar. Ayrıca bu nesneler, tanrılardan kalan eski yadigarlar, hatta tanrılar tarafından yapılmış eserler olarak tanımlanır. Bu eşyalar, tek bir kahramanı karakterize eder ve onun kahramanca yeteneklerinin sembolüdür; örneğin yalnızca yaşlı Nestor'un kaldırdığı Nestor kadehi ya da yalnızca kendisinin çekebildiği Odysseus'un ağır yayı düşünülebilir.
Troia'nın düşüşüne ilişkin çeşitli efsaneler ve bu efsanelerin, art alan açıklaması olarak sürekli atıfta bulunulan kronolojileri hakkında bilgi sahibi olunmadan İlyada'yı anlamak çok zordur. Örneğin İlyada hikâyesinin temelinde Paris'in kararına ilişkin efsane yatar. Olay örgüsü için bu denli önemli olmasına rağmen efsane, İlyada'nın hiçbir kısmında etraflıca anlatılmaz, bunun yerine efsanenin bilindiği varsayılır.
Sayfa 31 - Runik KitapKitabı okudu
O dönemlerde Homeros metnini yazılı bir örnekten öğrenmiş, ezbere okumuş ve muhtemelen öyle de anlatmış ozanlar vardı; bu ozanlara rhapsodos deniyordu. Belki de Homeros, böyle bir rhapsodosluk geleneğinin başlangıç aşamasında yer alıyordu ve homerik metinleri temel alarak çalışan bir tür mesleki birlik olan bir ozanlar okulunun kurucusuydu. Antik Çağ'da bu tür birlikler bağımsız olarak faaliyet göstermediğinden, bu birliğin de dini ve sosyal bir kurumla bağlantılı olduğu varsayılabilir. Destanlar, MÖ 6. yüzyılda Yunan soylularının ve özellikle tiranların -Yunan şehirlerinde mutlak idareye sahip diktatörlerin- eğlence kültürüyle bağlantılı olarak halka açık biçimde icra edilmiştir; bu metinlerin yalnızca önemli kısımlarının mı yoksa -pek olası değildir- tamamının mı söylendiğini bilmiyoruz. Atinalı Tiran Peisistratos'un (yaklaşık MÖ 600-528/27) oğlu Hipparkhos'un, Atina'nın büyük şenliği Panathenaia'da destanları belli bir sıraya göre okumaları için rhapsodoslara talimat verdiği söylenir.
Sayfa 42 - Runik KitapKitabı okudu
Kesin olan bir şey var ki İlyada'nın ve Odysseia'nın şairleri, kendilerini dönemin diğer şairleriyle bir araya getiren, kelimelere dökülmüş ve bunun yanında içeriksel ve şiirsel olarak üzerinde çalışılmış Erken Yunan şiir geleneğinden ilham almışlardır. Bu şairlerin "efsane tarihi" konusundaki engin bilgileri göz önünde bulundurulduğunda, o dönemde Yunanların, tanrılar ve kahramanlar hakkında sözlü olarak, yani yalnızca hafızalarının yardımıyla kuşaktan kuşağa aktardıkları çeşitli yerel hikâyeleri olduğu sonucuna varılabilir. Böyle bir hafızaya sahip olmak için Homeros dönemi öncesi gelenekte de kendine özgü, epik formüllerden oluşan bir şiir dili geliştirilmiştir. Bu dil, esnek bir şekilde tekrarlanabilen ve kullanılabilen cümle öğelerinden oluştuğu için, şiiri sözlü olarak terennüm eden şairlerin, performansları esnasında metinlerini sanatsal kurallara göre doğaçlama nakletmelerini mümkün kılmıştır.
Sayfa 43 - Runik KitapKitabı okudu
Reklam
Homeros dönemi şairlerinin efsane gelenekleriyle entelektüel oyunları gösteriyor ki yorumlama esnasında her şey olduğu gibi (yani gerçekten eski olarak) kabul edilemez: Homeros dönemi şairi, halkının uzun bir hatırasını hikâye etmez, ancak daha eski bir efsane anlatım geleneği üzerine derinlemesine düşünür, onlarda hatıra yaratır ve bu hatıraları Yunan kültürel peyzajının ilgili eski anıtları içine yerleştirir.
Sayfa 47 - Runik KitapKitabı okudu
Homeros döneminde epik sözlü şiir, muhtemelen en azından destansı sunum sanatı hakkında temel düzeyde bir bilgiye sahip, hali vakti yerinde kişilerin eğitimlerinin bir parçasıydı. Nitekim bu sanatta usta olanlar, şiirsel bir üslupla doğaçlama yapılan sunumlar için gereken dilsel araçları öğrendikleri bir mesleğe mensup ozanlardı. Bunu yaparken ozanın uygun kelimeleri bulmasına, anlatımının mevcut somut bir düzeni izlemesine, hatta hikâyesini dinleyenlerin, sanki orada bulunmuşlar gibi olaya tanık olmuşçasına anlatılanları takip edebilmelerine özellikle dikkat edilirdi. Mevcut Homeros geleneğinin ozanları, bu anlatılanlara göre sosyal kültürün merkezinde yer alıyorlardı. Zenginlerin şenlik yemeklerinde, halka açık yerlerde, halk şölenlerinde ve toplantılarında şarkı söylerlerdi. Tanrılar ve kahramanlara ilişkin anlatılan tüm efsaneler hakkında sahip oldukları bilgi birikimleri sayesinde, bilginin temsilcileri olarak görülürler ve aynı zamanda ilahi hakikati ve insan ahlakını temsil eden ve bunlara özen gösterilmesini öğütleyen otoriteler olarak kabul edilirlerdi.
Sayfa 48 - Runik KitapKitabı okudu
1930'lu yıllarda Amerikalı yazar Milman Parry, Sırbo-Hırvat kahramanlık şiirlerini doğaçlama biçimde nakleden gusların dilini fonograf aracılığıyla kaydetmeye ve bilimsel olarak analiz etmeye çalışmıştır. Parry, homerik şiirlerde kullanılan dil ile benzerlikler bulmuştur. Her şeyden önce, belli başlı karakterize edici sıfatları tekrarlama tekniği ve kalıplaşmış, serbestçe tekrarlanabilir cümle birimleriyle kurulan belirli tipik sahne yapıları -örneğin bir kahramanın zırhını kuşanışının veya bir düellonun nasıl gerçekleştiğinin tarif edilmesi-, farklı biçim ve uygulama yoğunluklarına sahip olmakla birlikte her iki sözlü şiir geleneğinde de benzerdi. Bu durum, Homeros destanlarının sözlü şiir olarak sınıflandırılması gerektiğinin, yazılı kompozisyon unsurlarına ek olarak, yazılı forma girmeden önce sözlü şiir okuyan şairlere özgü kalıplaşmış bir dile sahip olduklarının kanıtıydı. Tekrarlar ve formüller aracılığıyla kompoze etme tekniği, şairin bir hikayeyi belirli bir metne bağlı kalmadan ustaca aktarmasını sağlamıştır. Benzer sözlü şiir dillerine baktığımızda şiirsel kalıpların, tipik sahnelerin ve sıfatların akılda tutma ve hatırlatma işlevlerine sahip olabileceğini görürüz.
Sayfa 49 - Runik KitapKitabı okudu
Geçmiş dönemlerden yazılı olarak aktarılan bir metin, sonraki dönemin insanlarına okurlarken yeniden ilham verebilecek somut bir aktarımı temsil eder. Ne var ki bu okuyucular ifade tarzını tarihsel olarak anlamaya çalıştıklarında zorluklarla karşılaşacaklardır ve metnin yazıldığı zamandan çok uzak olduklarını ve bu nedenle de anlamını tam olarak kavrayamadıklarını fark edeceklerdir. Sözlü olarak aktarılan bellekten beslenen, yazılı olmayan bir metnin muhafaza edilebilmesi için bizzat ozanlar ve dinleyicileri tarafından sürekli yeniden anlatılması gerekir. Bunun için de metnin durmaksızın değişen güncel anlatı perspektifinde algılanması, dolayısıyla insanların içinde bulundukları zaman ile ilişkilendirilebilen bir anlamı olması gerekir. Bu nedenle sözlü şiir devamlı değişir ve her anlatımda yeni bir tarihsel renk kazanır fakat bunun, belirli gerçeklere dayanan güvenilir rivayetler olarak bizim tarih anlayışımızla hiçbir ilgisi yoktur.
Sayfa 49 - Runik KitapKitabı okudu
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.