Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bartolomé de Las Casas

Bartolomé de Las CasasKızılderililer Nasıl Yok Edildi? yazarı
Yazar
8.4/10
199 Kişi
714
Okunma
30
Beğeni
3.200
Görüntülenme

En Eski Bartolomé de Las Casas Sözleri ve Alıntıları

En Eski Bartolomé de Las Casas sözleri ve alıntılarını, en eski Bartolomé de Las Casas kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kolomb, Arawakların barışçı ve yumuşak huyku insanlar olduğunu yazıyor ve 'silah taşımıyorlardı' diyor. 'Silahın ne olduğunu da bilmşyorlar. Onlara bir kılıç gösterdim, keskin tarafından tuttular ve ellerini yaraladılar.'
İspanya'daki patronlarından birine yazdığı bir mektupta Kolomb, yerlileri tanıtmak için şöyle diyor: 'Son derece sade, dürüst ve eli açık insanlar. Herhangi birinden, sahip olduğu herhangi bir şey istenince hemen veriliyor. Başkalarına olan sevgileri kendi özlerine olandan çok daha fazla.' Ama bu övgüleri sıralayan Kolomb, günlüğün bir yerinde de şöyle diyor: 'Bunlardan çok iyi hizmetkar olur. Sadece elli adamla bu yerlilerin hepsine kolayca boyun eğdirebiliriz ve her istediğimizi yaptırabiliriz.'
Reklam
ABD'li tarihçi Samiel Elliot Morison'a ait şu satırlar bize vahşetin boyutu hakkında bir fikir verecektir: "1492'de bir yeryüzü cenneti olan İspanyol Adası'ndaki bütün insanların yokedilme siyaseti ve uygulaması Kolomb tarafından başlatıldı. Çağdaş bir etnologa göre, 1492'de 300,000 olması gereken ada nüfusunun üçte biri 1494-1496 arasında öldürüldü. Sağ kalan yerlilerin sayısı 1508'de 60,000 idi. 1548'de Oviedo (İspanyolların resmi fetih yazarı) adada yaşayan Kızılderililerin 500'ü bulduğundan kuşkuluydu.
İşte İspanyollar onları tanır tanımaz, yaratıcılarının böyle güzel meziyetlerle donattığı bu müşfik koyunların topraklarına, günlerdir aç vahşi kurtlar, kaplanlar, aslanlar gibi girdiler. 40 yıldan beri, hatta bugün dahi onları parçalara ayırıyor, öldürüyor, tedirgin ediyor, acı vesıkıntı veriyorlar. Tuhaf, yeni, çok çeşitli, şimdiye dek hiç duyulmamış, okunmamış ve görülmemiş bir zulümle onları yokediyorlar. Bazılarını daha sonra söyleyeceğim. Yalnız şu bir gerçek ki, İspanyol Adası'na ilk çıktığımızda 3 milyon yerli vardı, bugün ise 200'den fazla kalmadı.
40 yıl boyunca kadın-erkek, çoluk-çocuk, 12 milyondan fazla insan hristiyanların iğrenç eylemleri ve zorbalıkları yüzünden öldü. Bu rakam kesin ve doğrudur (gerçektir.) 15 milyondan fazla kurban olduğunu düşünerek, aslında belki de iyimser bir tahminde bulunmuş oluyorum.
Herkesin olanakları ölçüsünde kendi rızasıyla verdiği onlara yetmedi. Uğradıkları şiddet ve aşağılama karşısında, Amerika yerlileri, bu adamların gökten inmediğini anladılar. O zaman, bazıları yiyeceklerini, bazıları karılarını, bazıları da çocuklarını sakladı. Diğerleri, böyle gaddar ve korkunç insanlardan uzaklaşmak için ormanlara kaçtı.
Reklam
Yerli halk, bu yeni tanıştığı misafirlere topraklarını açtı, yiyeceklerini paylaştı ve altın süs eşyaları hediye etti. Avrupalılarsa, Amerika'ya, salgın hastalık, yağma ve ölüm getirdiler. 1492'de Amerika kıtası, yeryüzünün gördüğü en trajik alışverişlerden birine sahne olmuştur. Yerliler altın, yiyecek ve toprak verdiler, karşılığında salgın hastalık, yağma ve ölümle ödüllendirildiler. Avrupalılar, altın olarak istediklerini elde edemediler fakat yine de kendilerine çok kazanç getirecek başka bir yol buldular: Köle ticareti! Tıka basa gemilere bindirilen zavallı Kızılderililerin pek çoğu yolda soğuktan ve hastalıktan öldü.
Bütün bu topraklar, Tolede, Sevilla, Valladolid, Saragossa ve Barcelona'nın toplamından daha kalabalık bir nüfusa sahipti. Bu şehirler doluyken bile, Tanrı'nın bu bölgeye yerleştirdiği insanlar kadar halka sahip olmadılar. Etrafını gezmek için, 1800 milden fazla yol katetmek gerekirdi. 12 yıl boyunca, bu 450 millik alanda, İspanyollar 4 milyonu aşkın insanı, kadın, çoluk çocuk, genç, yaşlı demeden bıçakla veya mızrakla öldürdüler, ya da diri diri yaktılar. Söylediğim gibi "fetih" dedikleri, aslında vahşi zorbaların şiddete dayalı işgalleriydi. Bu işgaller sürdükçe, yalnız Tanrı'nın değil, bütün insani kanunların da kınadığı cinayetler devam etti.
"Hükümdarlık tahtında oturan bir kral, gözleriyle bütün kötülükleri dağıtır."
"Kadınları öldürmek insafsız ve iğrenç bir davranıştır."
Reklam
İspanya'daki patronlarından birine yazdığı bir mektupta da Kolomb, yerlileri tanıtmak için şöyle diyor: 'Son derece sade, dürüst ve aşırı düzeyde eli açık insanlar. Herhangi birinden, sahip olduğu herhangi bir şey istenince, hemen veriyorlar. Başkalarına olan sevgileri, kendi özlerine olandan çok daha fazla.' Ama bu övgüleri sıralayan Kolomb, günlüğün bir yerinde de şöyle diyor: 'Bunlardan çok iyi hizmetkâr olur. Sadece elli adamla bütün bu yerlilerin hepsine kolayca boyun eğdirebiliriz ve her istediğimizi yaptırabiliriz.' Evet... Kolomb, Kızılderilileri böyle değerlendiriyordu. Onun gözünde yerliler konuksever ev sahipleri değil, 'her istediğimizi yaptırabileceğimiz hizmetkârlar' idi. "
ABD'li tarihçi Samuel Eliot Morison'a ait şu satırlar bize vahşetin boyutu hakkında bir fikir verecektir: "1492'de bir yeryüzü cenneti olan İspanyol Adası'nın bütün insanlarının yokedilmesi siyaseti ve o siyasetin uygulanması, tek sorumlusu olan Kolomb tarafından başlatıldı. Çağdaş' bir etnologa göre, 1492'de 300.000 olması gereken ada nüfusunun üçte biri 1494-1496 arasında öldürüldü. 1508'de, sağ kalan yerlilerin sayısı 60.000 idi. 1548'de Oviedo (İspanyolların resmi fetih tarihi yazarı), adada yaşayan Kızılderililerin 500'ü bulduğundan kuşkuluydu.
Bugün ise, hâlâ Amerika'daki okulların ders kitaplarında bir halk kahramanı olarak tanıtılan Kolomb ve diğer kâşiflerin gerçek yüzü, pek çok yazar tarafından ortaya çıkarılmıştır.
1.145 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.