Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bilal İkizaslan

Bilal İkizaslanBabalar Oğulları Öldürür yazarı
Yazar
7.7/10
8 Kişi
40
Okunma
3
Beğeni
1.080
Görüntülenme

Hakkında

Bilal İkizaslan Şanlıurfa, Bozova, İkiz Köy doğumlu, 1987. İlköğretimini ilçede yatılı bölge okulunda tamamladı (1995-2003). Birecik Mehmet Adil Çulcuoğlu Anadolu lisesinde lisesini bitirince, üniversite yılları İstanbul Üniversitesinde Ağız ve Diş Sağlığı Bölümünü okurken geçirdi. 2011 yılının Eylül ayında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Gaziantep’te iş hayatına atıldı. İlk hikâyesini dokuz yaşında kaleme aldı. İlk roman denemesini de on üç yaşında başladı. On dört yaşına girdiğinde Türkçe Öğretmenin etkisiyle şiire merak saldı ve düz metinden şiire geçiş yaptı. Ancak şiirin muhteviyatından dolayı şiir kendisini pek tatmin etmemeye başladı ve lise yıllarında ikinci roman denemesini yazdı. Yazdığı bu romanını maddi sıkıntılarından ötürü yıllar sonra, Aşık Olup Seni Sevdim adı altında yayınlayacaktı. Üniversite yıllarında daha çok öykü ve hikâye yazan Bilal İkizaslan, 2012 yılında kaleme aldığı öykü ve hikâyelerini Perdenin Arkasındakiler ismiyle yayın hayatına giriş yaptı. Öykü kitabını Âşık Olup Seni Sevdim kitabı takip etti. Ardından 2016 yılında Babalar Oğulları Öldürür kitabı okurlarla buluştu. En son yayın hayatına giren İhanet Kucağı adlı kitabı oldu. Her yazarın olduğu gibi şiirleri yayın hayatına girmeden a serpilmiş durumda. Eserleri: 1- Perdenin Arkasındakiler, 2012. 2- Aşık Olup Seni Sevdim, 2014. 3- Babalar Oğulları Öldürür, 2016. 4- İhanet Kucağı, 2019. 5- Aşk Bir Küfür Ateşidir -4 cilt- (roman, 2013,yayınlamadı) 6- Karpuz Çekirdekleri, (öykü, yayınlanmadı) Perdenin Arkasındakiler (2012-Öykü) “Her An Her Şey Geç Olabilir” Öykülerden oluşan Perenin arkasındakiler kitabında genel olarak yazar önyargıyı ele alırken empatinin hayatımızda ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadır. Evrende yaratılmış bütün varlıkların kendine göre bir hikâyesi, bir problemi olduğunu ve hatta cansız bir varlık olan bir taşın dahi kendine ait bir hikâyesini olduğunu; her şeyin göründüğü gibi olmadığını ve her oluşumun bir açıklamasının olduğunu savunmakta ve kimi zaman iyiliğin yenik düşüp kötülerin kazandığını da okuyucuya söylemektedir. Âşık Olup Seni Sevdim “Bu kalbimden yârime bir mektuptur Fakat yârimden bana mektup yoktur” Halk arasında Ergenliğe girmiş her bireyin geçici heveslere kapıldığı ve duygusal geçişlerinin bir nisan yağmura benzetilmesi fikrine karşı çıkmakta olan yazar gerçek bir hikâyeden yola çıkarak temiz duygularla bir kadına âşık olan bir gencin sevdiği kadının iffetini korumak adına sevgisini aşikâr etmeyip iç âleminde kendisiyle olan savaşını ele almaktadır. Yazar Âşık Olup Seni Sevdim romanında, gerçek aşkın aslında âşık kişinin kendisinden vazgeçmesiyle kavuşmanın kaçınılmaz olduğu savunmakta ve insanı aşktan gerçek aşka, yani Allah’a giden aşkı işlemektedir Babalar Oğulları Öldürür “Ölümün soğukluğunu ensede hissederek yaşamak Bir cesedin nefes alması gibidir.” Tarih tekerrürden ibarettir. Bir baba oğlunu hangi sebeple öldürebilir ki? İnsanın kendi ciğerinden olan bir parçaya katletmesini gerektirecek kadar ne olmuş olabilir ki? Tarih tekerrürden ibarettir. 1930’lardan başlayıp 2015’e kadar devam eden kırsal alandaki hayatların doğasından kopup; büyük şehirlerin taşrasında fakir ve orta sınıf olarak devam eden insanların hayatlarını konu alan “Babalar Oğulları Öldürür” romanı, natüralist, soya çekim tarzıyla okuyucunun karşısına, öyküsel anlatımıyla çıkmaktadır. Küçük yaşamlardan çıkan hayatsal sorunların, farklı şehirlere göçü zorunlu hale getirmesiyle yeni hayatları konu almaktadır. Gerçek adaletin, gerçek sevdanın er ya da geç hakkına mutabık kalacak ve yaşam savaşının bir parçası olan haysiyet, şeref, namus kavramları olmadan; sosyal bir varlık olan insan ilişkilerinde hayatın değersiz olduğunu ve bu standartların aslında insanın maddiyatıyla ters orantılı olduğunu savunan yazar, Anadolu’nun küçük hayatlarının iniş çıkışlarını romanında anlatmaktadır. İhanet Kucağı 1890 yılındaki Yunan Savaşı sonrasında Anadolu’ya zorla getirilen bir ailenin Anadolu’da ötekileştirilmelerinden ötürü hayata tutunma dallarının kırılmasıyla topraklarına geri gitmeye çalışırken yaşadıkları zorlukları ve bu zorluklarla baş ederken ailelerinin zamanla nasıl dağıldığını anlatılmaktadır. Tarihin önemli olaylarının gölgesinde geçen İHANETİN KUCAĞI, kendi kategorisindeki kitaplardan farkı; aynı dönem yaşayan tarihi karakterleri karşı karşıya getirmekte ve bu karakterlerin konuşmalarına okuyucuyu şahit tutmaktadır. Okuya gerçekleşmiş bir olayı anlatırken, kimin doğru ya da kimin yanlış olduğu kararını da okuyucunun mahkemesine bırakmaktadır. Yazarın böyle davranması, okuyucuya kendi muhakemesinin özgür olduğunu güvenini vermektedir. Böylece hayat standartlarında karşılaştıkları olaylarda kendi kararlarını verebilme özgürlüğünün yanında kendilerine sunulan her bilginin bir muhakemeden geçmesi gerekliliğini de aşılamış olmaktadır. İhanet Kucağı’nda iletişim sade, anlaşılır bir üslupla sağlandığı ve tasvirlerle derinleştiği gözlemlenmiştir. Postmodern edebiyatın unsurlarından olan eklektik yapı, metinlerarasılık ve patchwork kavramlarını kullanılmış olması sebebiyle eser postmodern roman türündedir. "...Bunu fırsat bilen Agâh Efendi, bu kimsesiz kız çocuğa sahip çıkacağını beyan ederek onu kendi konağına götüreceğini söyledi. Bu adama güvenmişti kimsesiz bu yavrucak ancak konağa varır varmaz Agâh’tan ilk tacizini landon arabasından inmeden görünce, başına neler gelebileceğini tahmin etmekte zorlanmadı. Sol göğsünden tutan Agâh’ın eli bir mengene gibiydi. Hayatında hiç unutmayacağı bir acı yaşamıştı genç kızlığa adımını atan bu sahipsiz yavrucak. Bu sahne her aklına geldiğinde, önce Agâh’ın iğrenç yüzü gözlerinin önünde beliriyor sonra da sol göğsüne uzanan elini memesinde hissediyor ve ardından sol memesinden göğsüne iğneler batıyordu âdeta. Kendisinde bu hal her oluştuğunda Agâh’tan intikam almaya yemin etmekten kendisini alamıyordu. Bu genç kız Zarafet Hanım’dan başkası değil, ta kendisiydi..." (s. 93-94) "...Matmazel yaptı diyemeden, acı içinde işkence gören birinin bayılırken çıkardığı fısıltılı soluklarla son nefesini verdi. Ali, ayağa kalktı ve kendisini kurtaran, tek el silah sesinin geldiği tarafı kontrol etti. Herhangi bir tuzağın kokusunu almayınca emin adımlarla sesin geldiği tarafa doğru yürüdü, yaklaşınca ateş eden kişinin kaçtığını kırık dökük eşyalara çarpıp gürültü çıkarmasından anladı. Bu kişiyi elinden kaçırdığını anlayınca; geri Matmazel’in yanına gelip başını dizinin üzerine koyup kucakladı. Matmazel’in yüzünü az daha seyretti. Sonra kucaklayıp dışarıda durdurduğu arabasına götürdü. Deponun kapısından dışarıya bakıp dışarının tekin olup olmadığını kontrol etti. Burnuna herhangi olumsuz bir şeyin kokusunun olmadığının kanısına varınca arabasına doğru hareket etti; ancak arabası yerinde yoktu. Arabayı Malik’in kaçırıp başka bir yere götürdüğü aklından geçti..." (s.154) Zel, Agit ve Rauf üçgeninde yaşanan bir aşk hikâyesi... Aşkın önüne set kurmuş töre ve gelenekler... Geleneksel motiflerin etkisinin hâkim olduğu bu roman okuyucuya yepyeni bir kapı aralıyor. Yeni bir serüvenin yanı sıra okuyucuya empati dünyasının kapılarını da aralayan bu eser, sizleri bambaşka bir aleme götürecek. Bu hikâyeyle yazar size görmediklerinizi gördürecek, tanımadıklarınıza sizi komşu yapacak... Aşkın ve samimiyetin saf halinin anlatıldığı bu kitabı tek solukta okuyacaksınız. Aşkın temiz halinin anlatıldığı bu maceraya hazır olun... Mustafa Kılıç, Gazeteci-Yazar Genç ve yetenekli bir yazar olan Bilal İkizaslan, "Babalar Oğulları öldürür" adlı eserinde insan duygularını ince hislerle belirtiliyor, herkesi düşünmeye zorlamakta. Edebi motiflerle birlikte, burada pek çok etnografik hususlar da vardır. Genç nesle ahlak normlarının aşılanmasında, onların bilinçlenmesinde büyük öneme sahiptir. Yazarın basit tarzı, net ve okunaklı dille kaleme aldığı bu eseri sadece kardeş Türkiye'de değil, Azerbaycan'da da kitle okuyucular kazanmasına açık. Yazın dünyasında, değerli Yazar Bilal İkizaslan’a yaratıcı çalışmalarında başarılar diliyorum.Doç.Dr.İlhame Memmedova / Azerbeycan Milli İlimler akademisi Bilal İkizaslan genç yaşta kendini kanıtlamış bir romancıdır. *Perdenin Arkasındakiler* adlı hikâye kitabıyla iyi bir çıkış yakalamış ve şiirsel üslubuyla, yer yer öyküsel öğelerle ilerleyen *Babalar Oğulları Öldürür* romanı, akıcılığıyla okuru içine hemen çekiyor. Aynı dünyayı paylaşan okucuya farklı bakış açısıyla karşı karşıya getiriyor. Cezmi Ersöz /Yazar
Unvan:
Yazar
Doğum:
Bozova

Okurlar

3 okur beğendi.
40 okur okudu.
6 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"İkinci kez aynı yerden vurulmak ahmaklıktır."
Sayfa 131 - Ange YayınlarıKitabı okudu
"Akıl çok realist davransa da merhamet duygusundan yoksun."
Sayfa 155 - Ange YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Neden bu kadar ağırbir bilinmezlik omuzlarımın üzerine yer edinmiş?
Neden insan,hayatı boyunca her şeye rağmen her duyguda kendisinin daha samimi hissederken dahası en yoğun duyguların kendisinde barındığını, diliyle söylemese dağı davranışıyla göstererek ispat etmeye çalışır?Aslında bu durum insanların ben merkezli olmasından...
Sayfa 199 - AngeyayınlariKitabı okudu
Bazen doğru yoldayken yanlış yaptığımızı zannediyoruz,oysaki birisinin doğru yolda olduğumuzu arada bir dürtmesi gerekiyor.
Sayfa 192 - AngeyayınlariKitabı okudu
Alan olarak bir metrekareden küçük mezara sığabilen insan, gel gör ki villalara bir türlü sığamıyor.
Bilal İkizaslan
Bilal İkizaslan
Zifiri Gecenin Tülini
Ruhumda bir boşluk var... içinde şeytanlar gezer... cinler, karanlık ruhlar, vahşetler... Ruhumda bir boşluk var... gecenin karanlığına haps’ olmuşum... dinmeyen fırtınalar var içimde... bir mucize bekler gibiyim, yıldızların tülin’inden sanki.... Ruhumda bir boşluk var... geçmişi özledim, annemi,babamı,sevdiğimi... zifiri bir ruh sırtımdan girmiş
Reklam
Beklemek
beklemek! uzun uzadıya bir yol ağzında beklemek, gelmeyecek birini, umutla gelecek diye beklemek; haberi almak istediğimiz, aslında haberi gelmesini istemediğimiz birini beklemek.... beklerken, olasılığı çok olan hayalüzâr cümleler kurmak, içinde hiç bitmeyen umudu beklemek...

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
350 syf.
·
Puan vermedi
Gençlik zamanları hataların en çok yapıldığı dönemdir.Bir de buna hirslar,olduğundan farklı görünme isteği eklenince hatalar artçı gibi arka arkaya gelebilir.İşte Sanem de mahalle ile okul arasında kendini sıkışmış hissedip üniversite hayalleri kurarken lise aşklarindan da vazgeçemiyor.Flört ettiği kişilerin maddi durumunun iyi olmasını varsa babasının arabasını kullana biliyor olması ve onu şehirden uzak yerlere götürecek kişileri tercih ediyor.Yine bir arkadaş ortamın da Sungur ile tanışır.Fakat Sungur ile de aradığı mutluluğu farklılığı bulamaz.Üstelik Ali gibi birinin tuzağına düştüğü gibi fark etmediği bir çok yalanın ortasinda kalmıştır.Nihayet #üniversite tercihleri yapılır.O sıkıştığı cendereden kaçmaz için #sivas a gider. Tufan da kendini aynı Sanem gibi #Malatya deyken her yer ona dar geldiği gibi her şeyinde üstüne üstüne geldiğini düşünüp tedbili mekan da ferahlık vardır deyip Sivas'a üniversite okumaya gelir.Sanem ile aynı sınıfta olmalarına rağmen ilk 2 sene birbirleri ile iletişim kurmazlar.Bazi şeyler olur ve arkadaşlıkları daha samimi hale gelir.Sanki 2 #elma nin yarısı gibilerdir.Taa ki 2 tane günlük ortaya çıkıp hazin bir ölüm gercekleşene kadar.Bu ölüm Tufan ile Sanemi farklı yönlere ittigi gibi.Sanemin hayatında da çok büyük bir değişime sebep olur.Sinanin gizemli hayatı,Tufanı yaşadıkları ve Sanemin geçmişi ile hesaplaşması geleceğini nasıl etkileyecek diye düşünmeden edemedim. Kitabın öyle bir nokta da bitti ki hem şaşırttı hem de merakta bıraktı.
Yağmurlar Yağdığı Zaman
Yağmurlar Yağdığı ZamanBilal İkizaslan · Ange Yayınları · 202319 okunma
350 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Selam Hızla okunan bir kitap ile geldim bugün #yağmurlaryağdığızaman . Kitap üç bölümden oluşuyor bana göre. İlk bölümü Sanem'in anlatımı ile okuyoruz. Sanem lise son sınıfa giden bir genç kızdır. Dersler ile arası yoktur ve sık sık erkek arkadaş değiştirir. Çıktığı erkekleri sevdiği için değil maddi durumu iyi olduğu için tercih eder.
Yağmurlar Yağdığı Zaman
Yağmurlar Yağdığı ZamanBilal İkizaslan · Ange Yayınları · 202319 okunma
350 syf.
8/10 puan verdi
Yağmurlar Yağdığı Zaman
Yağmurlar Yağdığı Zaman
Bilal İkizaslan
Bilal İkizaslan
Arkadaşlarıyla takıldığı kafeye o gün Sungur un katılmasıyla Sanem in hayatına yeni bir renk girmiş olur.Sanem ailesinin maddi gücü iyi olmadığı icin her daim kendisine zengin erkek arkadaş edinip,gönlünce onlarla gezip tozmaktan mutlu olan bir genç kızdır Sungur ile rahatca vakit geçirmek için sınıfın çalışkan kız öğrencisi Gökçe ile yakın arkadaş olur.Çünkü Gökçelerin evi Sungurların evinin oradadır Sık sık Gökçelere ders çalışmaya gider.Gökçe nın sayesinde Sanem,senenin sonunda teşekkür belgesi alır ve ailesini mutlu eder. Gökçe nın ufak bir açığını bulan Sanem ,bunu koz olarak görür ve Gökçe den kendisini idare etmesini söyler. Gökçe ye gidiyorum diyerek Sungur la bolca vakit geçirir Bu arada Sungurların müdürü Alı Bey den hiç hoşlanmaz.Alı Bey i iki yüzlü bulan Sanem,birgun Sungur ile birlikte Alı Bey in evine gider ve orada asla unutmaması gereken özel bir eşyasını unutur Sungur dan gidip almasını söyler Sungur un emanetini almadığı icin tavır yapsada iki tatlı söze kanar aldanır Ali nın yaptığı hainlige,Sanem in goz gore göre yaptığı cahilce hareketlere okurken cok kızdım cok Genc kızlarımız icin ibretlik bir kitaptı #okuyunokutun der susarım @ kitapkokusu._ @bkzaslan19 @angeyayinlarikitap @bizbizeokuyoruz #kokulukitaplarokuyoruz #bizbizeokuyoruz #okuyanteraziokuyor #okuyanterazi #harflerleokuyoruz
Yağmurlar Yağdığı Zaman
Yağmurlar Yağdığı ZamanBilal İkizaslan · Ange Yayınları · 202319 okunma