Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Caner Taslaman

Caner Taslamanİslam ve Kadın yazarı
Yazar
7.6/10
1.574 Kişi
6,3bin
Okunma
661
Beğeni
20bin
Görüntülenme

Caner Taslaman Gönderileri

Caner Taslaman kitaplarını, Caner Taslaman sözleri ve alıntılarını, Caner Taslaman yazarlarını, Caner Taslaman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanların kendini feda etmesi ve arıların kendini feda etmesi
Kendi türünden birine yardım etmek gibi arı ve insan arasındaki tamamen aynı özgeci bir davranışı ele alırsak, bunun “ahlaki farkındalık” ile yapılıp yapılmamış olması çok önemli bir farktır. Hayatını feda edecek şekilde özgeci davranış yapan arıların bu davranışlarını, bunu bilinçli bir şekilde iyi-doğru ve kötü-yanlışın “farkındalığı”nı hissederek ve “ahlaki seçim” yaparak değil de, genlerinde kodlu olan bir kodun “farkındalıksız” uygulayıcıları olarak görmek daha uygundur. (Böcekbilimcilerin çoğunluğu bu hususta hemfikirdir.) John Hick’in dikkat çektiği gibi arı, “ahlaki farkındalık” ile ahlaki seçim yapabilse “kendisinin yaşamını feda etmemeyi” de tercih etmesi pekâlâ mümkün olurdu.
7-Araf Suresi 132: Ve dediler ki: “Bizi büyülemek için ne delil getirirsen getir; biz sana inanmayacağız.”
Reklam
78-Nebe Suresi 6-7: Yeryüzünü bir döşek yapmadık mı? Dağları da birer kazık?
Ahlaki sistemlerin varlığını mümkün kılan temel özelliklere doğuştan sahip olduğumuza dair iddiamız, %100 insanların bu ahlaki doğuştan özelliklere uygun olarak davranacağı anlamını taşımaz. İnsanlar şahsi menfaatlerini kollama veya kültürel etkiler gibi süreçlerle oluşmuş alışkanlıkları gibi çeşitli sebeplerle ahlaki sezgilerini bastırabilmekte veya onlara aykırı davranabilmektedirler.
92 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Nereden çıktı bu ahlak?
Nasıl oluyor da ahlak diye bir kavram çıkıyor ve hayatımıza karışıyor? Biraz düşündüm de ya böyle bir şey olmuyorsa yani ahlak sadece bir illüzyonsa, bu mümkün olabilir mi? Olmaz öyle şey derseniz şunu sorayım: Madem ahlak gerçekten var diyorsunuz o zaman kaynağı ne? Dinler mi, kültür mü, yoksa evrim mi... Kafanızı yeterince açtığımı
Ahlak Felsefe ve Allah
Ahlak Felsefe ve AllahCaner Taslaman · İstanbul · 2014367 okunma
Ahlak üzerine modern psikoloji ve bilişsel bilimler gibi alanlarda yapılan yeni çalışmalar ise insanların ahlakla ilgili temel özelliklerinin doğuştan olduğuyla ilgili birçok veri sunmaktadır.
Reklam
Bebeklerde adalet duygusu
Bir deneyde, bir kukla iki kuklayla top oynayacak ve diğer bir kukla topu alıp kaçacak şekilde bir senaryo bebeklere seyrettirildi. Bu mızıkçı kukla bebeklerin önüne getirilince, bebeklerin “adaleti uygulama”ya kalkışıp mızıkçı kuklayı cezalandırdıkları, örneğin kuklanın kafasına elleriyle vurdukları durumlar gözlemlenmiştir.
"Gelecek zamanın sonsuz olmasıyla geçmişin sonsuz olmasının çok farklıdır; bu çok önemli fark, birçok kişinin gözünden kaçmıştır. Geçmişi sonsuz kabul etmenin saçmalıklara yol açması kaçınılmazdır ve bu paradoksların tek çözümü; evrenin geçmiş zamanının sonsuz olmayıp, evrenin bir başlangıcı olduğunu kabul etmektir."
Sayfa 30
Ahlaki bir sistemin Allah inancı olmadan işlemesi pratikte elbette mümkündür (bu yüzden birçok ateist oldukça ahlaklıdır), fakat en önemli özelliklerinden birisi bağlayıcılık olan ve insanların şahsi çıkarlarından gerektiğinde fedakârlık yapmalarını gerektiren yasalardan oluşan ahlaki sistemlerin, Allah inancı olmadan rasyonel temeli olamaz. Burada “rasyonel temel” ile kastım; ahlaki eylemi gerçekleştirirken bu eylemi gerçekleştirmenin ve gerektiğinde şahsi çıkarından vazgeçmenin akılcı bir temeli olmasıdır.
Teist ontolojiye göre varlığın merkezinde her şeyi yaratan, her şeyi bilen Allah vardır ve insan da Allah sayesinde vardır; bu ontoloji Allah'a atıfla ahlakın temel kavramları olan "iyi-kötu’ye çıkarlar ve tutkular üstü değerler konumunda olması için rasyonel temeli rahatça sunabilir. Diğer yandan ateist ontolojiye göre her şey bilinçsiz, ahlak konusunda umursamaz olan maddenin doğa yasaları ve tesadüfler çerçevesindeki hareketlerinden oluşmuştur; bu ontolojiye göre bir şeye "iyi-kötü” gibi atıflarda bulunmak sadece biyolojimizin bize oynadığı bir oyundur, bizim biyolojik yapımızdan bağımsız "iyi-kötü” diye evrensel, herkes için geçerli bir kriterin rasyonel temeli yoktur.
Reklam
Sebe Suresi 3: İnkarcılar “Evrenin sonu (saat) bize gelmez” dediler. De ki: “Hayır, duyu organlarıyla algılanamayanları bilen Rabbime andolsun ki, o mutlaka size gelecektir...”
Nitekim doğal seleksiyonlu Evrim Teorisi’nin babalarından Alfred Russel Wallace’ın, Yeni-Darwinciliğin kurucu babalarından Theodosius Dobzhansky’nin, insan genomu projesini uzun yıllar yönetmiş olan Francis Collins'in de içinde yer aldığı birçok ünlü biyolog, felsefeci ve teolog teizm ile Evrim Teorisi’ni çelişkili görmemişler ve evrimsel süreci arkasında bilinçli bir Yaratıcı’nın olduğu bir süreç olarak görmüşlerdir.
Evrenin Aristoteles’in sandığı gibi statik sınırlara sahip olmadığı, Newton’un sandığı gibi sonsuz sınırsız bir evren modelinin doğru olmadığı, Kant’ın sandığı gibi bu meselenin çözülemez bir mesele olmadığı anlaşıldı. Evren, sürekli genişleyen dinamik sınırlara sahip. Bu kadar önemli bu olgu, bilimsel olarak ortaya konulmadan 13 asır önce Kuran’da şu şekilde ifade edilmiştir.
Tektanrılı dinlere göre Allah’ın gözlediğimiz yaratışlarının hemen hepsi araçsal sebeplerle oluşmaktadır: Allah yağmuru yağdırırken bulutları, insanı yaratırken anne ve babasının bir araya gelmesini araçsal sebepler olarak kullanır. O zaman -her ne kadar çok tartışılmış olsa da- Allah’ın evrimsel herhangi bir mekanizmayı ve hatta doğal seleksiyonu araçsal sebepler olarak kullanmış olmasında temel teist inançlara aykırı bir yön olmadığı kanaatindeyim.
Empatinin doğuştan oluşu (Ayna nöronlar sayesinde)
Kızgınlık, korku, üzüntü, sevinç, acı, şehvet, suçluluk, utanma ve aşk gibi birçok temel duyguya empati duyarız. Yokluğu psikopatiye yol açan empati, kompleks ve çok katmanlı bir özelliktir. Bu kadar önemli ve kompleks bir özellik olan empati ile ilgili özelliklere yeni doğan bebek aşamasından itibaren rastlanır. Yapılan birçok farklı deneyde yeni doğanlara diğer bebeklerin ağlamaları dinletilince ağlamaya başladıkları, stresli olduklarını gösteren yüz ifadeleri sergiledikleri ve emzirme oranlarının değiştiği saptanmıştır. Bu reaksiyonların gerçekten ağlamaya karşı mı, gelen sese karşı mı olduğunun anlaşılması için yeni doğanlara, aynı şiddette başka sesler, sentetik ağlama ve kendi ağlamalarının kaydı dinletilince ise diğer bebeklerin ağlamalarına gösterdikleri reaksiyonu göstermemişlerdir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.