Ortada cok iyi kurulmus bir tuzak vardi aslinda. Belirli bir yasam standartini tutturmanin bedeli, sistemin onune cizdigi sinirlarin arasinda sikisip kalmaktan geciyordu. Sinirlari reddederek ozgur yasayan ama yine de basini sokacak bir ev bulabilenlerin sisteme karsi onemli bir zafer kazandiklarini rahatlikla soyleyebilirdim. Kendimi sansli sayabilirdim ama kuskusuz dusunmeden hicbir adim atmamamin rolu de vardi bunda. Her seye ragmen dunya boktan bir yerdi ve insanlarin cogunun icinde bulundugu durum bana huzun veriyordu.
Bugüne kadar birlikte olduğu kadınların hemen hemen hepsi ya akıl hastanesinde yatmışlardı veya ailelerinde bir deli, hapishanede ağabeyleri, intihar etmiş bir kız kardeşleri falan vardı.
Ne ben ne de dünyanın geri kalanı hiçbir yere doğru ilerlemiyordu. Yalnızca sağda solda takılıp ölümümüzü bekliyor ve bu arada yaşamımızdaki boşluğu doldurmak için önemsiz şeylerle uğraşıyorduk. Bazılarımız bu önemsiz şeylerle bile uğraşmıyordu.