Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Damon Galgut
En Beğenilen Damon Galgut Yorumları ve İncelemeleri
En Beğenilen Damon Galgut sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Damon Galgut kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, çok severek okudum. Irkçılık, beyazın siyaha üstünlüğü gibi kavramları hikayenin içinde hissedebiliyorsunuz. Kelime dağarcığıma "apartheid" kelimesini kattı kitap. Güney Afrika' da uygulanan ayrımcılık politikasıymış, kelime anlamı da ayrılık anlamına geliyormuş. Sürükleyici ve merak uyandıran bir hikaye.
280 syf.
·
Puan vermedi
Ne oldu sana? diye sordu. Hayat. Hayat oldu.
Verilen sözler, hayaller, hayal kırıklıkları ve kararlarla dolu. Akıp giden zamanın içinde tutunabilecek her ne varsa…
Apartheid sonrası siyahilere verilen verimsiz bölgelerden birinin göze çarpmayan hastanesine idealist Doktor Laurence gelir. Oraya yıllarını veren Doktor Frank ise değişime inanmaz, onun için değişim anlamsızdır. İki zıt karakter aynı odada kalmaya başlar.
Değişim işte tam bu noktada başlar.
.
Vaat, Taşocağı ve Domuzların Güzel Çığlıkları’ndan sonra İyi Doktor’da da aynı coğrafyanın sesini duyuruyor Damon Galgut. Değişen siyasi rollerin ağırlığı altında bir adım öteye gidemeyen toplulukların sesini. Bir şeyleri değiştirmek isteyenlerin hayalperest olarak adlandırıldığı yerleri.
Frank ve Laurence üzerinden ilerleyen hikayenin gizli özneleri de çok kuvvetli.
Yazar Galgut büyük resimde yavaş bürokrasiyi, yozlaşmayı, ayrımcılığı anlatıyor. Arka planda ise daha bireysel çekişmeler var: aldatma-vicdan-ebeveyn ilişkileri. Kazıdıkça beğendiğim bir eser oldu İyi Doktor~
.
Kıvanç Güney çevirisi, Nahide Dikel kapak tasarımıyla ~
Yazarın okuduğum ilk kitabı oldu. Büyük bir beklentiyle başlamadım, muhtemelen öyle olsaydı ilk bölümü okuduktan sonra devam edemezdim. Kitabın yarısına geldiğimde bıraksam mı diye de düşündüm. Çünkü bende hiç okuma isteği ve merak uyandırmadı.
Kitapta tamamen zıt diyebileceğim iki ana karakter var: Frank ve Laurence. Frank gerçekçi, Laurence ise tam bir fikir adamı. İkisinin düşünsel olarak çatışmasını okumak bir noktada keyif veriyordu. Laurence yenilik ve değişim peşinde çabalıyor, Frank ise bunları sonuç vermeyecek çabalar olarak görüyor.
Kitabın büyük bir kısmı okurken bana zevk vermedi. Yine de ileride seveceğim bir yeri olur diye okumaya devam ettim.
Ben sevemedim, birine önereceğim bir kitap değil ama okuyup çok sevecek kişiler de olur elbette. Puanım 5, ne iyi ne kötü.
Kitap ayracını görmeseydim ne yazardan ne de kitaptan haberim olacaktı.
Kitap çoğunlukla Dr. Frank ve Dr. Laurence arasında geçiyor.
Dr. Frank belirli bir yaşa gelmiş ve terk edilmiş bir hastanede dertsiz sıkıntısız bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Dr. Laurence ise, genç yeni doktor olmuş mesleğine bağlı biri, terk edilmiş hastanede bazı şeyleri değiştirmeye ve yenilikler yapmaya çalışıyor ama birbirlerine zıt karakterler oldukları için anlaşmazlıklar yaşıyorlar.
Aslında değişik bir kitap çok ilgi çekici değil, ama farklı bir kitap okuyayım diyorsanız işte o zaman bu kitap size göre...
İyi okumalar...
Anlatımı ile beni şaşırtan ve konusuyla da ilgimi çeken bir kitap oldu .
Aile bireyleriyle cenazelerde tanisip , ölen kişinin eksikligiyle birlikte yokluğunu aile bireylerde hissettiren bir anlatıma sahip .
Güney Afrika kökenli beyaz bir ailenin başından geçen olayları okuyucuyla konuşma çizgisi olmadan 3. Kişi gibi anlatan ama konuşmaları da aktarmayı başarabilen bir yazar .
Verilen bir vaat ve gelişen olaylarin yer aldığı bu kitabı çok beğendim .
Mutlaka okuyun
Taşocağı,Booker ödüllü yazar Galgut'tan okuduğum ikinci eser. Taşocağı da Vaat gibi amacına ulaşmış, vermek istediğini vermiş.
İsimsiz bir kanun kaçağı yolda karşılaştığı rahibi öldürüp taşocağına gömer. Atandığı yere gidip Rahip'in yerine göreve başlar. Sonra yüreğini bir mengene gibi sıkıştıran suçluluk duygusu ile baş etmeye çabalar. Ondan şüphelenen bir başkomiser ve iki suçlu kardeş vardır. Vicdan azabı bir süre sonra yerini bir itirafa ve zorunlu kaçışa bırakır. Soluk soluğa kaçan kovalayan bir metnin ortasında buluruz kendimizi. Ve macera taşocağında nihayete kavuşur.
Eserin başarısı üslubunda saklı. Hem suçlu psikolojisini çok iyi vermiş hem de olayları çok canlı yansıtmış. O psikolojiyi solutmuş bize. Ayrıca sinemagrafik bir eser. Kısacık bir metin olmasına rağmen soluk soluğa bir filmini çektim zihnimde.
Metinde bazı şeyler çok manidardı, Atanmışların ve suçluların beyaz olması, kuyrukyiyen, şehre gelen aslan sanki emperyalist devletleri çağrıştırmak içindi. Eserin atmosferi gri, sisli ve dumanlıydı. Kitabı çok başarılı buldum ve başladığım gibi de bitirdim.
Fotoğraftaki diğer kitaplar Afrika ile bağlantısı olan kitaplar hepsine de çok.
Kitap 2021 Booker Ödülü'nü alması ile radarıma girmişti.Yeni okuyabildim. Afrika edebiyatı okumayı seviyorum.Eser Güney Afrikalı beyaz bir aile olan Swart ailesinin verdiği kayıplar etrafında onların cenazelerinde şekilleniyor.Bu döngüyü sıra dışı buldum.Önce annenin cenazesi oluyor orada aile bireylerini tanıyoruz ve kitabın omurgasını oluşturan vaat devreye giriyor.Hastalıkla boğuşan anne Rachel ölüm döşeğinde evin emekçisi siyahi Salome'a bir miras bırakmasını istiyor eşinden.Ama bu mirasın verilmesi uzadıkça uzuyor.1980'lerden 2010'a uzanan hikayede aile bireylerinin ölümüne şahit olurken yaşadıkları hayatlar hakkında fikir sahibi oluyoruz.Amor,Astrid ve abileri Anton.Karakterleri, yaşamları ,düşünce tarzları oldukça farklı üç kardeş.Kardeslik ilişkileri çok sıcak değil zaten karakterler suskun.Uzun diyaloglar yok.Anlatıcı sürekli değişiyor bu da okuru dinç tutuyor ve yazar bunu öyle ustalıkla yapıyor ki hiçbir şey birbirine karışmıyor.Ayrıca yazar arada bir söyleşi gibi direk okuyucuyla iletişime geçiyor ve bunu da çok ustaca yapıyor. Ailenin yaşam ve çözülüşüne konuk olurken arka planda Güney Afrika'nın siyasi değişimlerini ve halkın mücadele ettiği sıkıntıları,sosyolojik yapıyı da görüyoruz.İktidar değişimin yankılarını duyuyoruz.Güzel de bir din eleştirisi serpistirilmiş satırlara.Kitaptan hayatta hiçbir şeyi ertelememek gerektiği sonucunu çıkardım.Irkçılığa,aile içi erke ,kardeşliğe,yalnızlığa ,Afrika'ya dair enfes bir kitap,sıra dışı bir anlatımla...
Güney Afrika ‘da yaşayan ve sadece cenazelerde bir araya gelen 3 çocuklu bir ailenin hikayesi sıra dışı bir yazımla anlatılmış. Çoğalan değil azalan bir aile hikayesi. İlginç ve akıcıydı…