Sabah ezanı okunuyor.
Soğuk göklere sımsıcak bir meydan okuma bırakıyor:
-Allahu ekber,Allahu ekber!
Isınıyor o soğuk gökler, titriyor bu ilahî hitap ile ve tekrarlıyor:
-Allahu ekber,Allahu ekber!
Ezan bir çağrıdır.
Kalpleri ve kulakları,
-Namaz uykudan hayırlıdır'a açıklara
|
Okunmamış kitaplar olduğu müddetçe okumuş sayılmayız,
Sevilecek varlıklar bitmediği müddetçe sevmiş değiliz,,
Yapılacak sevaplar bitmediği müddetçe, sevap işlemiş saymayacağız kendimizi.
Birilerine ulaşılacak iyilikler kaldığı müddetçe kendimizi iyilik yapıyor saymayacağız.
Kazanacak gönüller bitmeyeceğine göre, kazandığımız gönüllere değil, kazanamadıklarımıza dikeceğiz gözlerimizi.
Peygamberimiz(sav) sabahlara kadar namaz kılarmış, çoğu zamanda ayakları şişene kadar.
Bir gün Hz. Aişe(ra) annemiz demiş ki:
-Yâ Resulalallah, senin gelmiş geçmiş günahların affedilmişken ibadete bu gayretin nedir?
Peygamberimiz buyurmuş ki:
-Allah’a çok şükreden bir kul olmayayım mı?
O, Allah’ın sevgilisi iken geldiği, olduğu hiçbir mertebeyi yeterli görmemiş ve daima dahanın peşinde olmuş.
Peki ya biz?
-Erken öldü,
-Genç öldü,
-Vakitsiz gitti,
-Ölümü beklenmiyordu,
-Ani ölüm...
Bunlar bizim ağızlarımızın gevelemeleri,
Her ölüm, tam da vaktinde ölümdür;
Ne erken ne geç:
"Allah, eceli gelince hiç kimsenin ölümünü ertelemez..."
Münafikûn-11
Hoca vazediyordu:
-Kur'an'da her şey vardır.
-Nasıl yani hocam?
-Var işte.
-Yani Kur'an'da helvanın nasıl yapıldığı da var mı hocam?
-Var?
Adam afalladı:
-Neresinde hocam?
-"Bilmeyenler,bilenlere sorsun" buyruluyor (Enbiya-7).
Köşede Helvacı Ali Efendi var, sor sana söylesin.
|
1. Bir işi bize zor gösterir.
2. Bizi ümitsiz olmaya sevk eder.
3. Sizi, kendinizin lehine, karşınızdakinin aleyhine karar almaya zorlar.
4. Geleceği karanlık, dünü güzel, bugünü karamsar gösterir.
5. Sürekli cebinize akrepler koyar.
-Benim için olan, benim için olabileceklerin en olurudur.
Olmamıştır,
Çünkü olmaması gerekmektedir.
Olmuştur,
Çünkü böyle olması gerekmektedir.
Her iki türlü seçimin sonucu da "acı" ile bizi pişirir ve der ki:
-Ne olamadığına sevin ne de olduğuna,
Ne olamadığına üzül ne de olduğuna.
Çünkü,
Şu andaki sen, Olamadığın değil, Olduğun sensin.
Enerjini olamadığın senle tüketme,
Olduğun sen'e odaklan! Sana lazım olan bu sen!
Bir sabah kapım çalındı üstümde pijamalar kapıyı açtım.Karşımda şık giyimli bir hanımefendi duruyordu.Ona nazikçe “Buyurun.”dedim.Kadın fevkâlede heyecanlıydı ve bana çok hafif bir ses tonuyla”Efendim,bendeniz Ahmet Haşim Bey’in hayranıyım.Eserlerini büyük bir haz ve keyifle okumaktayım.Kendisini bir görmek ve tanışmak istedim,acaba görüşmemiz mümkün müdür?Kadında öylesine derin ve içli bir hayranlık alameti vardı ki Ahmet Haşim deyince eminim kutsal bir kahramandan bahsediyordu.Kendime baktım;kısa boylu,şişman,yaşlı,pijamalar içinde perişan bir adam...Bu adamın şu hanımefendinin aradığı Ahmet Haşim olmadığına emindim.Onun hayallerini yıkmak istemedim ve “Efendim ben kendilerinin bekçisi olurum zâtıâlileri şehir dışına çıktılar.Dönüşte ziyaretinizi haber veririm.”dedim ve onu uğurladım.
Yunus Emre diyor ki; “Kişinin sevabı da günahı da sevgisi olduğu şeylerden geliyor!” bu demektir ki sevgi masum değildir. Ve bizim Hak katında ne olduğumuzu belirleyecek olan sevgimizdir. Herkes neyi sevdiğine dikkat etsin.
Bazılarına;
-Peygamberimiz şöyle yapardı,dediğiniz de,
-Ama o peygamber,biz peygamber miyiz?deyip hatasına kılıf bulur.
Oysa Allah ne diyor:
-Peygamberde güzel bir örnek vardır.
Ama kim için:
-Ahirete kavuşmayı uman ve Allah'ı çokca zikreden için.(Ahzap-21)
Mümin kılıf bulmaz.
Pek ihtimal vermesek de zamanla bazı inanılmaz gibi gelen şeylerin olabileceğini görüyoruz. Benim için böyle inanılmaz cümlelerden biri de “bütün kitapların bir kitabı anlatmak için yazıldığı” idi. Buna bir türlü akli bir yorum getiremezdim. Ama zamanla fark ettim ki, öyle oluyordu.
Şeytan der ki:
-Gafletteysen namaz kılma!
-Gafletteysen zikir yapma!
Oysa:
"Zikirde kalbin huzurlu değil diye tamamen zikri terketme.
Çünkü hiç zikirsiz gafil olmak, zikrin içinde gafil olmaktan daha kötüdür."
Atâullah-ı İskenderî (r.a.)
Din yük olmak için değildir,
Din, yük almak içindir:
Kimi der ki:
-Kardeş hangi çağda yaşıyoruz? Bu zamanda dini yaşamak çok zor, dini emirler ağır mı ağır!..
Allah der ki:
"Allah, sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır."
Nisa Suresi-28