Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

E. Semih Yalçın

E. Semih YalçınTürkiye Cumhuriyeti Tarihinin Kaynakları yazarı
Yazar
Derleyen
8.6/10
21 Kişi
79
Okunma
7
Beğeni
2.122
Görüntülenme

En Eski E. Semih Yalçın Sözleri ve Alıntıları

En Eski E. Semih Yalçın sözleri ve alıntılarını, en eski E. Semih Yalçın kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kürt Meselesi
Osmanlı Devleti'nin topraklarını parçalama amacına yönelik son dönemin en önemli malzemesi Hristiyan tebaadan Ermeniler, Müslüman tebaadan ise Kürtler olmuştur.
Sayfa 23
Mondros Mütarekesi
Ermenistan ve Kürdistan adı altında bağımsız bölgeler yaratmak için gösterilen özenin altında da Türkiye ile Musul arasında tampon bölgeler kurmak isteğinin yattığı açıktır.
Sayfa 17 - berikan yayıneviKitabı okuyor
Reklam
Samsuna çıkmadan önce
Cevap Paşa, “ Bir şey mi yapacaksın Kemal?” diye sordu. Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği yanıt çok net ve birçok şeyi özletler mahiyetteydi. “Evet bir şey yapacağım”.
Sayfa 200
Sadrazam ve Padişah nazarında Mustafa Kemal Paşa’ya verilen yetki, sadece Samsun bölgesindeki asayişsizliği gidermek amacıyladır. Dolayısıyla ne Sadrazam ne de Padişah Mustafa Kemal Paşa’nın ne amaçla bu görevi kabul ettiğini ve Anadolu’ya geçtiğini bilmiyorlardı.
Sayfa 201
Beni Türk hekimlerine emanet ediniz. Mustafa Kemal Atatürk
Tarihin, ne kadar saygıdeğer olursa olsun bir ideolojiyi desteklemek üzere kullanılabilecek bir vasıta mı olması veya bağımsız bir bilim dalı olarak kendi başına bir değer mi ifade etmesi gerektiği konusunda farklı uygulamalar yaşanmıştır. Hâlbuki tarih, bireye önceden tasarlanmış dünya görüşlerini pekiştirmekten ziyade bilgelik kazandırır.
Reklam
"Gerçek zafer, gerçek zafere hazırlanmak için gerekli güçlerin kaynağını güçlendirmekle mümkündür." -Mustafa Kemal Atatürk
Sayfa 2 - Berikan yayınları 1. Baskı 2008
Zaman geçiyordu, amaçlar hâlâ değişmiyordu..
Şark Meselesi 17. yy sonlarından itibaren başlayan çözülmeye paralel olarak Osmanlı Devleti'nin parçalanması ve paylaşılması yönündeki çalışmalar, Rus Çarı Deli Petro ve Avusturya İmparatoru I. Joseph zamanlarında başlamış ve 1920 Sevr(Sevres) Metni'nin imzalanmasına kadar devam etmiştir. Rusya ve Avusturya'nın başlattıkları çalışmalara daha sonra İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi devletler de katılmışlardır. Batılı devletlerin Osmanlı Devleti'ni parçalama ve paylaşma amaçlarını gerçekleştirmek niyetleri, 1815'te toplanan Viyana Kongresi'nde "Şark Meselesi" tabiriyle açığa çıkmıştır. Bu tabir, çoğu zaman belli bir kronoloji veya zaman dilimi söz konusu edilmeksizin Türklerle Batılı devletlerin mücadelesinde Batılı devletlerin(çoğu zaman gizli) niyetlerinin adı olmuştur.* ...... Başka bir deyişle Şark Meselesi, Batılı devletlerin Türkler üzerindeki düşünce, emel ve faaliyetlerinin sistematik bir ifadesi olmuştur. *Yuluğ Tekin Kurat, Osmanlı İmparatorluğu'nun Paylaşılması, Ankara 1976, s.7.
Sayfa 19 - Berikan yayınları, 1.Baskı
19. yy başlarından beri Rusya, Osmanlı Devleti'ne hasta adam nazarıyla bakmakta; Avusturya-Macaristan İmparatorluğlu, Balkanlarda hakimiyetini geliştirmeye çalışmakta; Fransa, elde ettiği kapitülasyonlar ile bir çeşit vesayeti düşünmekte; birliğini tamamlayan Almanya da Osmanlı ülkesinde birtakım imtiyazlar elde ederek bu yarışta yer almak hesabı yapmaktaydı. İngiltere ise kendi iktisadi menfaatleri için kimi zaman Osmanlı Devleti'ni destekliyor, kimi zaman da Rusya'ya destek veriyordu. İngiltere böylece Şark siyasetinin merkezinde yer alıyordu. Neticede bu devletlerin doğu politikaları gereği olarak Şark Meselesi uygulamaya konuluyor ve Osmanlı Devleti dağılıyordu. Osmanlı Devleti'nin dağılması ile Şark Meselesi Osmanlı Devleti'nin bir meselesi olmaktan çıkarak uluslararası siyasetin mihrakını teşkil eden bir hüviyete dönüşecektir.* *ZÜRCHER, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, s. 146.
Sayfa 21 - Berikan yayınları, 1.Baskı, 2008
Fransa
İhtilaldan sonra önemli bir güç haline gelen Fransa, Osmanlı toprakları üzerindeki emellerini askeri güç ile halletmekten çekinmemiştir. III. Selim döneminde Fransa ile dostane münasebetler devam ederken Napolyon Bonoparte, 1 Temmuz 1798'de Mısır'ı işgal etmiştir. Akka Kalesi'ni kuşatan ancak Cezzar Ahmet Paşa karşısında mağlup olan Fransa, Rusya ile ittifak oluşturmuştur. 1827 yılında Navarin'de savaş halinde olmayan Osmanlı donanmasının yakılmasına katılması, İngiltere ve Rusya ile birlikte hareket ederek Yunanistan'a bağımsızlık verilmesi yönündeki Londra Antlaşması'nı imzalaması gibi olaylar Fransa'nın hiç de iyi niyetli olmadığını ve Osmanlı ülkesi üzerinde emperyalist amaçları olduğunu göstermekteydi. ( Dipnot: III. Selim döneminde kurulan Nizam-ı Cedit ordusu, 1798'de Cezzar(Kasap) Ahmet Paşa komutasında Fransızlara karşı Akka Kalesi'ni(Suriye) savunmuş ve ilk zaferini elde etmiştir. Akka mağlubiyeti sonrasında Napolyon: "Eğer Türkler beni Akka Kalesi önünde durdurmasaydı, bütün Doğu'yu ele geçirmek işten bile olmayacaktı. ancak kader, Akka'da beni bir ihtiyarın (Cezzar Ahmet Paşa) oyuncağı etti." demiştir.)
Sayfa 23 - Berikan yayınları, 1. Baskı, 2008
Reklam
Rusya
Kırım Harbi öncesinde Çar I. Nikola'nın ifadesiyle "hasta adamın mirasının dostça paylaşılması"* yönündeki faaliyetlerin yanı sıra Rusya'nın politikası, bütün Slavları Osmanlı Devleti ve Habsbourg İmparatorluğu'nun harabeleri üzerinde, merkezi İstanbul olmak şartıyla bir Slav devleti kurmak olarak tanımlayabileceğimiz "Pan-Slavizm" ekseninde şekillenecektir.* Ancak burada belirtmek gerekir ki Rus Panslavizminin amacının, bütün Slavları Rusya'nın hegemonyası altına koymak ve Slavları Ruslaştırmak olduğu açıktır. Bu bağlamda Pan-Slavizm, Rus tarihçisi Pogodin tarafından şöyle ifade edilmektedir: 1-Türkler Avrupa'dan kovulmalıdır. 2-Slavlar mutlaka Türk ve diğer milletlerin hakimiyetlerinden kurtarılmalıdır. 3-Rusya, Avrupa'da üstün bir duruma çıkarılmalıdır. 4-İstanbul Patrikhanesi'nin mevkii yükseltilmeli ve Ortodoks Kilisesi'ne layık olduğu önem verilmelidir.* *Çar I. Nikolo'nın İngiliz elçisine hitabı ve Osmanlı topraklarının paylaşılması yönünde yaptığı teklif için bkz.(Kurat, Türkiye ve Rusya, s.70-71) *Bu konuda geniş bilgi için bkz. (Hans Kohn, Panislavizm ve Rus Milliyetçiliği, Çev.Ağah Oktay Güner, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı yayını, 3. Baskı, Ankara, 1991) *KOHN, Panislavizm...., s.8
Sayfa 30 - Berikan yayınları, 1. Baskı, 2008
Amerika Birleşik Devletleri
1774 yılında İngiltere'ye karşı başlayan ayaklanma sonunda bağımsızlığını kazanan ABD, zengin tarım alanları, çok büyük miktarlarda ham madde ve bu kaynakları geliştirecek çağdaş teknoloji ve önemli dış tehlikelerin bulunmayışı sebebiyle hızla büyümüştür, Ham petrol üretimi 1865'te 3,000.000 varilken 1898'te 55.000.000 varile, külçe ve dökme çelik üretimi 20.000 long tondan 9.000.000 long tona ulaşmıştı. 1914 yılında 37 milyar dolarlık milli gelir toplamı ile birinci sırada yer alması (Almanya'nın milli gelir toplamı 12 milyar, İngiltere'nin 11 milyar dolar) Amerika'nın baş döndürücü gelişmesini göstermektedir.* *KENNEDY, Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri, s. 282-284
Sayfa 31 - Berikan yayınları, 1.Baskı,2008
ABD
1886 yılında dünyada 80'in üzerinde Protestan misyoner örgütünün 32'si Amerika, 24'ü İngiltere, 24'ü de Kıta Avrupası devletlerin kurdukları örgütlerdi. Dünyadaki misyoner örgütleri içinde gelir ve misyoner sayısı itibariyle ABD'nin yaklaşık üçte birlik bir paya sahip olduğu* ve bu yönde en önemli gelişmeleri ABD'nin göstermiş olduğu dikkat çekicidir. ABD'de takriben 5000 Protestan kilisesinin dini bütün mensuplarının bağışlarıyla desteklenen ve asıl amaçlarının Hristiyanlığı yaymak olduğu için misyonerler Osmanlı Devleti'nde bu amacı aşan faaliyetler bulunuyordu. *Uygur Kocabaşoğlu, Doğu Sorunu Çevresinde Amerikan Misyoner Faaliyetleri", Tarihi Gelişmeler İçinde Türkiye'nin Sorunları Sempozyumu(Dün-Bugün-Yarın), Hacettepe Üniversitesi,(Ankara/8-9 Mart 1990) TTK yayını, Ankara 1992, s.66-67
Sayfa 32 - Berikan yayınları,1.Baskı,2008
Lale Devri
Lale Devri'nde yenileşme bakımından kayda değer en önemli olay, matbaanın Türkiye'ye girmesidir.* ... Matbaa, Avrupa'da kuruluşundan 280 yıl sonra Türkiye'ye girebilmiş ise de uzun süre Türkçe kitap sayısında bir artış olmamıştır.* (*Esasen baskı sanatı Osmanlı Devleti'nde daha önce de bilinmekteydi. 1494 yılında İstanbul'da Yahudiler bir matbaa kurup kendi dillerinde kitap basmışlardı. 1565'de Ermeniler, 1627'de Rumlar matbaa kurmuşlardı ve kendi dillerinde kitaplar basmışlardır.) (*1730 yılından sonraki yetmiş yıl içinde 50 kadar kitap basılmıştır.)
Sayfa 38 - Berikan yayınları,1.Baskı,2008
II.Mahmut'un tahta geçtiği sıralarda yeniçeriler, ilerlemenin en inatçı düşmanı ve disiplin tanımayan bir güruh haline gelmişlerdi.* (*Alemdar Mustara Paşa'nın şu sözleri bu tespitin ifadesidir. " Kimse, katılmaktla onur duyduğum bu şanlı Yeniçeri Ocağı'na benim kadar saygı duyamaz. Eğer ona tehlikeli kötülükler sızmasaydı, dün olduğu gibi bugün de yenilmez olurdu. Ama bu ocakta görevler mertliğe ve yeteneğe göre verilecek yerde satıldı, kışlalardan kaçanlar çoğaldı. Emirlerde belirtilen taimler unutuldu. Nöbetçi Yeniçeriler ya da kol gezen birlikler halkı koruyacak yerde reayı haraca bağladılar. Sonuçta, askerlik sanatı bilinmez oldu, disiplinsizlik aldı yürüdü." Bk,Paul Imbert, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yenilik Hareketleri, (Çev.Adnan Cemgil), İstanbul 1981,s.128,
Sayfa 44 - Berikan yayınları,1.Baskı,2008
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.