Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Egon Friedell

Egon FriedellAntik Yunan'ın Kültür Tarihi yazarı
Yazar
8.8/10
12 Kişi
57
Okunma
13
Beğeni
1.750
Görüntülenme

En Eski Egon Friedell Gönderileri

En Eski Egon Friedell kitaplarını, en eski Egon Friedell sözleri ve alıntılarını, en eski Egon Friedell yazarlarını, en eski Egon Friedell yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
312 syf.
7/10 puan verdi
·
54 günde okudu
Yaptığı tespitleri mutlaka betimleyerek yapıyor. Konuyla ilgileniyorsanız elinizden bırakamazsınız... Keşke intihar etmeden önce Roma ile ilgili çalışmasını da tamamlasaydı.
Antik Yunan'ın Kültür Tarihi
Antik Yunan'ın Kültür TarihiEgon Friedell · Dost Kitabevi · 200844 okunma
Soğan Kuramı
Piramitlerin oluşumu hakkında Lepsius şu hipotezi oluşturdu: Her kral, her duruma karşı bir kenarda mezarının bulunması için önce çok büyük olmayan bir piramit yaptırıyordu; uzunca bir süre hükümdarlık yapıyorsa yıl be yıl eski çekirdeğin üstüne yeni bir manto yaptırıyordu ve böylece yapı giderek daha büyük ve daha yüksek oluyordu. O zaman bugün hala genel olarak kabul gören bu kurama dayanarak bu taş devlerine bakıp ağaçların yıl halkalarındaki gibi kralların yaşam süresi ortaya çıkartılabilmeli. En büyük üç piramidi yaptıran Keops, Kefren ve Mikerinos gerçekten de çok uzun zaman hüküm sürdü. Ama diğer yandan onların mezarları uygun koşullar nedeniyle ve soğan gibi kat kat büyümüş izlenimini vermiyor, tersine biçim ve yapılış tarzlarıyla bir defada ve daha başından planlanmış devasa bir tasarım olarak karşımıza çıkıyorlar.
Sayfa 149
Reklam
Çünkü Mısır eskiyi, o zamana kadar sözü edilen her kültürden eskiydi. Kapitol'de ilk toplantılar Roma İmparatorluğu'nun politikasına yön verdigi zaman bile eski idi. Kuzey Avrupa ormanlarında Germenler ve Keltler ayı ve aslan avladıkları sırada öyle eski idi ki sönmüştü bile
Çok sayıda şarap türü vardı. Bunlar, bildik yöresel şaraplar hariç, pek ağır, sert ve çoğunlukla tatlıydı; en iyi kalite şaraplar adalarda bulunurdu. Çocuklara bile şarap içirilirdi: Akhilleus’u büyüten Phoiniks, etini pişirip önüne koyar, ağzına da şarap kadehini dayar, ama daha o zamanlar bile ele avuca sığmaz olan kahraman, içkiyi gerisin geri çıkartır. Şarapları daha dayanıklı kılabilmek için bunlara, bizdeki tat anlayışıyla pek bağdaşmayan çok sayıda katkı maddesi ilave edilirdi: Servinin iğne yaprakları, ezilmiş mersin ağacı yemişi, mazı; şaraplara özellikle de reçine ilave edilirdi, ki Yunanlılar bu âdeti bugün bile sürdürürler. Fakat oralara yerleşen gezginler, insanın Yunan şarabının neden beğenilmediğini anlayamadığını söylerler. Eskiler sirkeyi de bilirlerdi; sirkeyi, şarabı açık havada ekşiterek elde ediyorlardı. Adı ofcms’tu (Ruslar hâlâ, Yunanca kökenli uksus sözcüğünü kullanır). Sirkenin ne kadar meşhur olduğunu, Yunancadaki çok sayıda sözcük bileşimi ve türetmesine bakarak görebiliriz: “Sirke şişesi”, “sirke tüccarı”, “zeytinyağı ve sirke karışımı”, “ballı sirkeli içecek”, “sirke tadında olmak” ve benzeri; suratını ekşitmiş bir insana oksynes denirdi. Turşu yapımında da kullanılırdı sirke, zeytinyağı da öyle. Eskiçağda olağan diğer konserveleme yöntemleri ise tütsüleme, tuzlama ve havadan yalıtmaydı.....
Sayfa 36
Odysseia’daki Kyklops’un topuzu zeytin ağacındandır. İlias’ta yalnızca tanrılarla insanlar değil, rahşan atlar bile zeytinyağıyla yağlanır,hatta Hektor atlarına şarap içirir. Nedense bazı filologlar epik bir abartı diye görmüşlerdir bunu, haklı oldukları söylenemez, zira bugün yarış atlarına şampanya içiriliyor. Zeytinden en iyi verimi almakla övünenler yine Atinalılardı; zeytin ağacı Athena’nın kutsal ağacıdır ve onun onuruna düzenlenen büyük Panathenaia şenliklerinde verilen ödüller zeytinyağıyla dolu testilerden ibaretti. Zeytinler önce yağ değirmenlerinde ezilir, çekirdekleri çıkartılır, sonra da tekrar tekrar ezilirdi. Vücudu baştan ayağa yağla yuğmak Yunanlılara özgü bir kaçıklık diye görülmüştür asırlarca; oysa hava, güneş ve sporun yine çok önemli olduğu şu günlerde, yağlanmanın hijyenik önemi yavaş yavaş anlaşılmaktadır.
Sayfa 35
Platon Demokritos’tan hiç söz etmez, Aristoteles ise onun adını yalnızca onu paylamak için ağzına alır. Bir rivayete göre, Platon Demokritos’un bütün yazılarını satın alıp yakmak istemiş. Bu söylenti şu kadarıyla gerçektir: Sahiden de Platonculuk satanist bir mezhebi yutar gibi yutmuştur Demokritosçuluğu, zira hoşgörüsüzlük konusunda felsefenin kiliseden aşağı kalır yanı yoktur.
Sayfa 244
Reklam
"Güzellik ve çirkinliklerle dolu bu dünya sana,yani insana ait;o senin eserin ve sen onun eserisin,yani ondan kaçamazsın. Hem,yapabilecek durumda olsan da buna izin verilmez! Nasıl yaratıldıysa,yani o korkunç ve büyüleyici haliyle ona sadık kalmak zorundasın. "
İzienimlerden yoksun kalan tinin kaderi yetersiz beslenmedir; eylem malzemesinden yoksun kalan azmin akıbeti körelmedir.
Sayfa 14 - DostKitabı okudu
Atinalı senenin yalnızca onda üçünü kapalı havada geçiriyordu, buna karşılık Kuzey Almanya sakinleri senenin en az onda sekizinde kasvetli bir göğün altındadır. Henüz antikçağda, günlük güneşlik Hellas'ta bile Atina güneşin gözbebeği diye bilinirdi. Mısır bile o denli berrak bir gökyüzüne sahip değildir. Bu açıdan bakıldığında, loş, kısık, puslu ışığın ve alacakaranlık romantizminin Yunanlının gözünde hiçbir değeri olmadığı anlaşılır. Onların hayaletleri bile gecenin bir vaktinde değil, güneş tam tepedeyken ortaya çıkar; oysa, kora dönmüş öğle sıcağının içinden bir serap gibi çıkagelen o korkunç Empusa'nın -alev alev bir rüya görüntüsüdür bu- bizim gözümüzde ürpertici hiçbir yanı yoktur.
Sayfa 26 - DostKitabı okudu
Şemsiyenin İşlevi
Yağmurlu havalarda derhal eve koşmak yerine şemsiyeyi kapıp doğanın sergilediği bu oyunu seyre koyulmak ya da gezintiye çıkmak gibi bir düşünce kimsenin aklından bile geçmezdi, zaten şemsiyeye Yunancada da skias, yani gölgeveren denir, tıpkı Latincede umbraculum, İtalyancada ombrello dendiği gibi; oysa Fransızlar şemsiyeye parapluie derler.
95 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.