Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Emil Michel Cioran

Emil Michel CioranÇürümenin Kitabı yazarı
Yazar
8.3/10
3.926 Kişi
21,1bin
Okunma
2.973
Beğeni
120bin
Görüntülenme

En Eski Emil Michel Cioran Sözleri ve Alıntıları

En Eski Emil Michel Cioran sözleri ve alıntılarını, en eski Emil Michel Cioran kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir gün bir adam onu zengince döşenmiş bir eve soktu ve şöyle dedi: 'sakın yerlere tükürme!' canı tükürmek isteyen Diogenes, adamın suratına tükürdü ve ona, bulduğu tek pis yerin orası olduğunu haykırdı.
"Bir virgül için ölünen bir dünya düşlüyorum."
Reklam
Böyle bir acı çekme iştahıyla kahrolunduğu zaman -bunun sonunu getirmek için- binlerce hayat gerekirdi; ruhların göçü fikrinin nasıl bir cehennemden çıkmış olabileceği anlaşılıyor.
İntihara meyilli olmak, yasalara saygılı pısırık katillere mahsustur; öldürmekten korktuklarından, kendilerini yok etmeyi düşlerler, cezalandırılmayacaklarından emin olarak.
Kant'ta artık hiçbir insanî zayıflığı, hüznün hiçbir hakikî vurgusunu göremez hale geldiğim an felsefeden yüz çevirdim; Kant'ta ve bütün filozoflarda... Müzikle, mistik pratiklerle ve şiirle karşılaştırıldığında, felsefî faaliyet, sadece utangaçlarla ılımlıların gözünde itibarı olan şaibeli bir derinlikle ve azalmış bir canlılıkla ilgilidir. Hem zaten felsefe -gayri şahsî endişe, kansız fikirlere sığınma- hayatın baştan çıkarıcı taşkınlığından kaçanların yoludur. Hemen hemen bütün filozofların sonu iyi olmuştur: İşte felsefeye karşı baş gerekçe. Sokrates'in sonu bile hiç trajik değildir: Bir yanlış anlamadır; bir pedagogun sonudur - ve eğer Nietzsche deliliğe gömüldüyse, şair ve mütefekkir olaraktır bu: Akıl yürütmelerinin değil, vecdlerinin kefaretini ödemiştir.
Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük biraz daha artar...
Reklam
Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür: Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur... İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar.
Önyargıyla soluk alırım. Ve Boşluk kendi kendine gülümserken fikirlerin spazmını seyre dalarım... Mekânda artık ter yoktur, hayat yoktur; en ufak bayağılık hayatı yeniden ortaya çıkaracaktır: Bir saniyelik beklenti buna kâfidir.
Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firarî bir cinnet - geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki?
Kendimizden kurtulamadığımız zaman, kendimizi yiyip bitirmenin tadını çıkarırız.
Reklam
Niçin Tanrı o kadar soluk, o kadar dermansız ve o kadar vasat bir çekiciliktedir? Niçin ilginçlik, tutarlılık ve güncellikten yoksundur ve bize o kadar az benzer? Bundan daha az insanbiçimli ve bundan daha ucuz bir biçimde uzak bir imge var mıdır? Bu kadar soluk parıltıları ve bu kadar sallantılı kuvvetleri nasıl yansıtabilmişizdir O'na? Enerjilerimiz nereye akıp gitmiştir? Arzularımız nereye boşalmıştır? Hayat veren küstahlık fazlamızı kim alıp götürmüştür peki?
İnsanları çekip çevirebilmek için, zaaflarını paylaşmak ve bunlara yenilerini ilave etmek gerekir. Papalara bakın: Kendilerini zinaya, enseste verip, katletmeye de devam ettikçe asırlarına hükmediyorlardı; ve Kilise'nin gücü herşeye kadirdi. Dinin buyruklarına uyduklarından beri düşe düşe bir hal oldular: İmtinaları gibi ılımlılıkları da onlara uğursuz gelmiş olacak; saygıdeğer hale geldiklerinden, artık kimse onlardan çekinmiyor. Bir kurumun ibret alınacak batışı.
Halbuki gözlerin işlevi görmek değil ağlamaktır; gerçekten görmek için de gözlerimizi kapatmamız gerekir.
Sayfa 88
Hayata uyma yeteneğimin sırrı mı? Gömlek değiştirir gibi ümitsizlik değiştirdim.
Bitkisel bir bilgeliğe doğru: Bir ağacın gülümsemesine karşılık, bütün korkularımdan yüz çevirirdim...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.