Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Erdal Öz

Erdal ÖzGülünün Solduğu Akşam yazarı
Yazar
Çevirmen
8.8/10
2.329 Kişi
11,2bin
Okunma
619
Beğeni
21,8bin
Görüntülenme

Erdal Öz Gönderileri

Erdal Öz kitaplarını, Erdal Öz sözleri ve alıntılarını, Erdal Öz yazarlarını, Erdal Öz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hazırsındır insanları sevmeye. Hep birilerine güvenmek, birilerine yakınlaşmak, bir şeyler verme isteğiyle dolusundur. Güzel bir görüntüyü, güzel bir ezgiyi, güzel bir şiiri, bütün güzellikleri bölüşecek, paylaşacak birileri olsun istemişsindir. Senin yapında vardır bu sevecenlik. Yakınlaşmalarının çoğu yıkımlarla bitmiş olsa da böylesindir.
Kendi kendinle yüz yüze gelebilmelisin,bakabilmelisin kendi yüzüne.başkalarının yüzüne de.ama kendi yüzüne bakmayan biri, ne yüzle çıkar başkalarının karşısına?en korkuncu bu işte; Kendi yüzüne bile bakamaz olmak.bu yıldırıyor seni.içinde aşağılanmış, ezilmiş,pörtlemiş, vıcık vıcık iğrenç bir böcek yaşatarak insanların arasında dolaşmaktan, dolaşır olmaktan korkuyorsun.
Sayfa 90 - CanKitabı okudu
Reklam
Dövüyorlar. Sokaklarda, dükkânlarda, sinemalarda yan yana olduğun, birlikte yürüdüğün, oturduğun, aynı geçitlerden karşılara geçtiğin, o her gün rastladığın insanlar mı bunlar? Kızgınlar? Kim bu insanları böylesine kızdıran?
𝐊𝐮𝐫𝐬̧𝐮𝐧𝐮 𝐲𝐮̈𝐫𝐞𝐠̆𝐢𝐧𝐞 𝐬ı𝐤𝐦𝐚𝐤. 𝐈̇𝐜̧𝐢𝐧 𝐞𝐥𝐯𝐞𝐫𝐦𝐢𝐲𝐨𝐫 𝐛𝐮𝐧𝐚. 𝐘𝐮̈𝐫𝐞𝐠̆𝐢𝐧𝐞 𝐤ı𝐲𝐚𝐦ı𝐲𝐨𝐫𝐬𝐮𝐧. 𝐘𝐮̈𝐫𝐞𝐤, 𝐠𝐚𝐫𝐢𝐩 𝐛𝐢𝐫 𝐝𝐞𝐠̆𝐞𝐫 𝐤𝐚𝐳𝐚𝐧ı𝐲𝐨𝐫 𝐨𝐫𝐚𝐝𝐚.
𝐁𝐢𝐳𝐞 𝐠𝐮̈𝐜̧ 𝐯𝐞𝐫𝐞𝐧 𝐢𝐧𝐚𝐧𝐜ı𝐦ı𝐳𝐝ı, 𝐚𝐦𝐚𝐜ı𝐦ı𝐳𝐝ı.
Reklam
Yazılacak çok şey var, fakat hem mümkün de­ğil, hem de sırası değil... Candan selamlar.
Hüseyin İnanKitabı okudu
Kâğıdımız çaput bizim Kefenimiz bulut bizim Mesleğimiz umut bizim Kıranlara selâm olsun
Ülkü TamerKitabı okudu
Reklam
Ben işe karışarak Alp’in yerine Ato’nun gitmesini sağladım.
Sinan: Yetenekli bir arkadaş. Her şeyiyle iyi. Gurubumuzun genel sorumlusu. Şimdiye kadar yanlışı yok.
Ve birden Sinan’ın hiç dilinden düşürmedi­ği bir şiir dökülüyor içimden, o akşam saatinde: «Ölüm buyruğunu uyguladılar Mavi dağ dumanını Ve uyur uyanık seher yelini Kanlara buladılar Sonra oracıkta tüfek çattılar Koynumuzu usul usul yoklayıp Aradılar Didik didik ettiler Kirmarışah dokuması alkuşağımı Tespihimi tabakamı alıp gittiler Hepsi de armağandı...»
Ahmed Arif - 33 kurşun şiiri (Vurulmuşum)Kitabı okudu
Önümde yatan ölü incecikti, dal gibiydi. Çıplak bedeninde mor noktalar vardı. Bir çifteden çıkan saçmaların izleri olmalıydı. Eğilip daha yakınına sokuldum. Yüzüne bak­tım. Dudakları gerilmişti. Belli ki ilk ölen oydu. Solmuştu yüzü, eskimişti. Saçları alnına yapış­mıştı. Sanki bir kriz anında güçlükle soluk alır gibi bir görünüm vardı yüzünde. Ama hiçbir bu­ruşma yoktu, gergindi yüzü. Dudaklarındaki ka­sılma, çektiği acıdan gibiydi... Yavaşça eğildim. Yüzüne yaklaştırdım yüzümü. Ne kadar da solgundu. Acı, donup kal­mıştı yüzünde. Ağzına sinekler konmuştu, gezi­niyorlardı dudaklarında. Uzanıp üfledim sinek­leri, kovdum. Havalanıp yine kondular. Daha hızlı üfledim. Gözleri yarı aralıktı. Dudaklarımı uzattım, öpmek istedim onu. Ve eğilip öptüm so­ğumuş alnından. Bir daha öptüm. Birden boynundaki yırtığı gördüm. İlk kur­şunu boynundan yiyip çöken kimdi? İçimden yuvarlanıp gelen bir ses, sanki hiç tanımadığım bu genç ölüyle tanıştırmak istedi beni; «Alp bu» diyordu içimdeki ses. Ve taştı dudaklarımdan. Bağırmışım: «Alp bu!» Kendi bağırışımla kendime geldim. Çevreme bakındım. Off, ne kadar kalabalıktılar. Ne kadar yalnızdım. Kimdi bu insanlar? «Alp mi dedin?» «Alp bu,» dedim. «Alp. Hangi Alp? Soyadı ne? O da Orta Do-ğu’da mı okuyor?» Soruyorlar: «Alp diye biri var mı o fotoğraf­ların arasında?» Yanıtlıyorlar: «Yok komutanım.» «Kim bu Alp?» «Alp bu» dedim, sustum. Ne demek ‘Kim bu Alp?’ Artık hiçbir soruyu yanıtlamak istemiyor­dum. Zorladılar, ama konuşmadım. «Tamam. Yeter. Götürün.»
Kollarımdan tutup yanyana yatan iki ölü­nün üç metre kadar açığındaki üçüncü ölüye doğru çektiler beni. «Bu kim?» Baktım. Tanıyamadım. «Kim bu?» Hiçbirine benzemiyordu. «Söyle, kim bu?» «Rahat bırakın, düşünsün çocuk,» dedi bir ses. Rahat bıraktılar. Bir süre konuşmadılar. Neden sonra sordular: «Kim bu?» Döndüm: Arkamdaydılar. Kalabalıktılar. Öte­ de, az ötede otların üstünde yatan Sinan’la Ka­ dir’in uyuyuşlarına baktım. Sonra yine döndüm önümde yatan genç ölüye. Kim olabilirdi? Ka­famdan bütün arkadaşların görüntülerini bir bir geçiriyor, adlarını fısıldıyordum bir bir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.