Savaşları bizler veriyoruz peki bedelini kimler ödüyor?
Nazi Almanya’sında iki savaş arasında açlık ve sefaletle sınanan, baskı ve şiddete maruz kalan çocuklar bizlere kimlerin bedel ödediğini açıkça gösteriyor. 1932’de Naziler tarafından yasaklanan kitap; yetiştirme yurdundan kaçan, sokaklarda hayatta kalmaya çalışan, bunun için hırsızlıktan bedenlerini satmaya kadar birçok çirkinliğe maruz kalan bir grup çocuğu anlatıyor.
Okurken kendimi suçladım birçok cümlede. Evet belki 90 yıl kadar öncesinden bahsediyor kitap. Ne fark eder ki? Aynı şeyler bugün hala devam ediyor. Ülke, şehir farketmeksizin sefalete sürüklediğimiz çocuklar, insanlar var. Onları çırılçıplak atıyoruz dünyaya ve yaşayın diyoruz.
Kitap ajitasyon yapmadan, olduğu gibi anlatıyor olayları. Bu noktada dilinin sizi sıkacağını düşünmüyorum. Ne kadar çok kitap okursak okuyalım sanırım iş biraz kalbimizdeki siyah lekeyi küçültmekte bitiyor.
Savaşları, kültürleri, dinleri, parayı her şeyi yaratan bizleriz. Bunların bizi mahkûm ettiği açgözlülükten sakınmamız gereken tek şey çocuklar sanırım.
Çocukları kendimizden korumamız ümidiyle.