"Her bitiş başlangıcın, her ölüm ise yeni bir yaşamın habercisiydi. Fakat ne her doğum bir başlangıç ne de her ölüm son demekti."
"İnsanlar ve gölgeleri... Aynı ömür gibi, kimi uzun kimi kısa..."
Herkese selam,
Yılın ilk kitabı Dilsizin Ağıdı ile karşınızdayım. Birbirinden okunulası yirmi öykü barındırıyor. Öykü kitaplarını eskiden pek okumazdım. Yarım bırakılmış romanlar topluluğu derdim hep, ama zamanla bu algım sık sık okudukça değişti. Şimdi her öykü yeni bir hayat, yeni bir insan demek benim için.
Yazarın kalemiyle ilk kez tanışıyorum. Oldukça benimsedim. Biraz melankoli seven biri olduğum için bu öykü kitabı tam benlik oldu. Genelde buruk bir gülümseme bıraktırıyor. İki Kadın, İki Hayat'ın Ayriye'si, Melis'i, Oktay'ı... Sanırım Melis ve Oktay kalbimde bir başka yerdeler.
Samimi bir dille yazılmış, mis gibi, su gibi okutuyor. Üç beş sayfanın içinde kendine yer edinmiş karakterlere bürünmem zor olmadı. Her birinin yaşanmışlıkları belki de travmaları vardı. Bu arada ders çıkartacağınız kısımlar da var.
"Gülerken ağlar, yaşarken ölürüz kimi zaman." Bu alıntı özellikle beni fazlasıyla etkiledi. Kitaba adını veren öykünün olduğu bölümün başlarında yer alıyor. Zaten arka kapakta da şöyle diyor: "Dilsizin Ağıdı, ağlayanın çok, gülenin az olduğu bir dünyadan haber veriyor."
Ben çok, çok sevdim. Öykü kitabı için tavsiye listemin en başında yerini aldı bile. Tutkunlarına duyurulur. Muhakkak okunmasını tavsiye ediyorum.