Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

G.E.M. de Ste. Croix

G.E.M. de Ste. CroixAntik Yunan Dünyasında Sınıf Mücadelesi yazarı
Yazar
7.8/10
6 Kişi
17
Okunma
2
Beğeni
1.005
Görüntülenme

G.E.M. de Ste. Croix Gönderileri

G.E.M. de Ste. Croix kitaplarını, G.E.M. de Ste. Croix sözleri ve alıntılarını, G.E.M. de Ste. Croix yazarlarını, G.E.M. de Ste. Croix yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
#5
“Deniz yolculuğu ciddi bir meseledir [negotium magnum est navigare] ve bu Temmuz ayında bile böyledir”
#4
Antikitenin fiilen tüm yazılı kayıtları ve ünlü arşivleri şehirlerde üretildiğinden, genel olarak antik toplumların esasen şehirli olduklarını düşünürüz. Aslında bunlar, nadiren kavrayabildiğimiz ölçüde tarımsal toplumlardı. Görece müreffeh bölgelerde bile, tek bir kişinin topraktan uzakta yaşamasını sağlamak için, on kişiden fazla insanın toprakta çalışması gerektiğini söylemek muhafazakâr bir tahmin olacaktır. Şehirler kırsal ilkellik okyanusunda birer medeniyet (etimolojik olarak “şehirleşme”) resifiydi. Susuzluk, sel, veba, toplumsal kargaşa ya da savaş nedeniyle bir anda tahrip olabilecek, ürkütücü küçüklükte bir tarımsal artıkla destekleniyorlardı. Yiyecek kaynaklarına en yakın olanlar köylüler olduklarından, açlık zamanında saklayabildikleri kadarını saklıyor ve yiyeceklerin şehre ulaşmasını engelliyorlardı (Fontana Econ. Hist. Of Europe, I. Middle Ages, der. C. M. Cipolla [1972], s.144-5).
Reklam
#3
Kırsal kesimin nüfusuyla kıyaslandığında, hem İtalya’da hem de eyaletlerde bulunan şehirlerin nüfusları, küçük bir azınlık teşkil ediyordu. Medeni yaşam, tabii ki, şehirlerde yoğunlaşmıştı; bir miktar entelektüel ilgiye sahip her adam ... bir şehirde yaşıyordu ve başka bir yerde yaşamayı tahayyül bile edemezdi: Ona göre geōrgos ya da paganus [çiftçi ya da köylü] yarı-medeni ya da uygarlaşmamış, aşağı bir varlıktı. Bizim için antik dünyadaki yaşamın az ya da çok antik şehirlerdeki yaşamla aynı anlama gelmesi, hiç tuhaf değildir. Bize hikâyelerini anlatanlar şehirlerdi, kırsal kesim her zaman sessiz ve içine kapanık kalmıştı. Kırsal kesime dair bildiklerimizi büyük oranda şehirliler vasıtasıyla biliyoruz. ..
#2
Polis için, her açıdan ve her dönem için geçerli olacak genel bir tanım vermek pek mümkün değildir ve yapabileceğimiz en iyi şey, bir siyasi en- titenin, eğer bu şekilde tanınıyorsa, polis olduğunu söylemektir. Pausanias, muhtemelen 170’lerde, Marcus Aurelius döneminde yazdığı ünlü bir pasaj- da, Parnassos Dağı’nın doğusunda yer alan Fokida’daki küçük Panopeus polis’inden küçümseyici bir dille söz ederken, “kamu binalarına [arceia], gimnazyuma, tiyatroya, pazar yerine [agoria], su çeşmesine sahip olmayan ve insanların bir vadinin kenarındaki dağ kulübelerine benzeyen boş vira- nelerde yaşadıkları bir yere eğer gerçekten de bir polis diyebilirseniz” der (X.iv.1). Yine de Pausanias’a göre burası bir polis’tir ve bu, onun döneminde şehrin böyle kabul edildiğini gösterir.
#1
Her polis’in, kendi kırsal böl- gesi anlamına gelen chōra’sı vardı. Bununla birlikte, yerli nüfusun tabi bir ko- numa düşürüldüğü yerler dışında, biraz önce söz edilen bölgelerde, polis’in merkezinde ya da merkezinin yakınında yaşayanlarla kırsal kesimde yaşayan köylüler arasında, genel olarak hiçbir köklü farklılık yoktu. Yalnızca ikinciler birincilere kıyasla dikkat çekici şekilde daha az şehirleşme eğilimindeydiler ve hâkim sınıflar tarafından üretilen edebiyatta ekseriyetle “taşralı hödükler” (chōritai, örneğin, Xen., HG III.ii.31’de olduğu gibi) şeklinde hor görülerek anılıyorlardı. Köylülere yönelik bu tutum yine de, zaman zaman basit bir türe özgü üstün ahlaki erdemlere sahip olduklarına inanılmasını sağlıyordu (bkz. Dover, GPM 113-4). Fakat her iki grup da Yunanlıydı ve az ya da çok ortak bir kültürü paylaşıyordu.
Genel bir kavram olarak sınıf (belirli bir sınıftan farklı bir biçimde) esasen bir ilişkidir ve Marx'ın kullandığı anlamıyla, onun temel kavramı olan "üre­ tim ilişkileri"yle, yani üretim sürecinde insanın içine girdiği ve yasal ifadesini büyük oranda ya mülkiyet ya da emek ilişkilerinde bulan toplumsal ilişkiler­ le yakından bağlantılı bir şekilde anlaşılmalıdır.
Sayfa 53
Reklam
GİRİŞLER 289 - ANTIK YUNAN DÜNYASINDA SINIF MÜCADELESİ
Sınıflı Toplumun Doğası “Sınıf kavramı çok uzun bir süredir hiç zararsız bir kavram olmadı. Özellikle insanlar ve onların toplumsal koşulları için kullanıldığında, her zaman özgün bir tahrip gücüne sahip oldu.”
Sınıf, Sınıflar ve sın
Sınıf kavramı çok uzun süredir hiç zararsız bir kavram olmadı. Özellikle insanlar ve onların toplumsal koşulları için kullanıldığında, her zaman özgün bir tahrip gücüne sahip oldu. Ralf Dahrendorf
"Gerçek demokrasi Grekoromen dünyanın üst sınıfları için her zaman nefret uyandıran bir şey olmuştu. Geç İmparatorluk dönemine gelindiğinde hayal meyal hatırlanan, artık –ne mutlu ki– ortadan kalkmış, fakat hâlâ zengin bir adamın tüylerini ürpertebilecek bir öcü haline gelmişti. Ruhu kısmen MÖ dördüncü yüzyıl sona ermeden önce yara almıştı ve kurumlarının kökü de o tarihten sonra, Yunan mülk sahibi sınıflarının, Makedonyalıların ve Romalıların ortak çabaları sonucunda tedricen kazındı." (Croix, Antik Yunan Dünyasında Sınıf Mücadelesi)
880 syf.
4/10 puan verdi
·
4 günde okudu
spesifik bir konu. kitap da mutlaka önemli bir açığı kapatıyordur. önemli çünkü ortalama insanın antik yunan hk bilgisi efes gibi antik kentlere yaptığı turistik gezilere dayanır. orada antik tiyatroyu görüp, rehberin de "atinalılar çok demokratikti" demesi üzerine kafasında sanki uzaydan gelme bir medeniyet canlanır. halbuki ne antik
Antik Yunan Dünyasında Sınıf Mücadelesi
Antik Yunan Dünyasında Sınıf MücadelesiG.E.M. de Ste. Croix · Yordam Kitap · 201417 okunma