Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gültekin Yıldız

Gültekin YıldızOsmanlı Askeri Tarihi yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
8.7/10
14 Kişi
65
Okunma
13
Beğeni
1.633
Görüntülenme

Öne Çıkan Gültekin Yıldız Gönderileri

Öne Çıkan Gültekin Yıldız kitaplarını, öne çıkan Gültekin Yıldız sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Gültekin Yıldız yazarlarını, öne çıkan Gültekin Yıldız yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ataşemiliter rütbeleri hakkında;
Ataşemiliterlerin ağırlıkla erkân-ı harbiyye zâbitlerden (kurmay subaylardan) seçilmiş olmasında, merkezî karargâhın beklentilerine onların daha rahat cevap verebilecekleri düşüncesi yanında, ataşemiliterlik görevinin bir tür meslek içi eğitim imkânı olarak görülmesinin de rolü olsa gerektir. Bununla beraber, kıta subaylarının da askerî ataşe olarak tayin edildikleri vâkidir. Araştırmada elde edilen verilere bakıldığında, ataşemiliter olarak tayini çıkan zâbitlerin rütbelerinin mülâzım-ı sânilikten (teğmen) mirlivalığa (tuğgeneral) kadar geniş bir yelpazeyi içine aldığı söylenebilirse de, umumiyetle kolağası (üst yüzbaşı) ve kaimmakam (yarbay) arası rütbe sahiplerinin bu görevi üstlendikleri görülmüştür. Nadiren de olsa süvari ve tabip sınıfı zâbitlerin de ataşemiliterlik görevine getirildiği olmuştur.
Trablusgarp savaşında alınan yenilgi ve sonrasındaki toprak kaybının Osmanlı İstihbarat zafından çok kara ve deniz kuvvetlerinin imkân ve kabiliyetindeki diğer eksikliklerden kaynaklandığı söylenebilir.
Sayfa 159 - YeditepeKitabı okudu
Reklam
Günümüzde dünyanın "her yerinde", yani tarihin vücuda geldiği mekânın tamamında, sanki ezelden beri var olagelmiş görüntüsü verse de hapishanenin üç asır önce dünyanın "hiçbir yerinde" var olmadığı görülür.
Ulunay'dan naklen
O tarihte Mehterhane, memleketteki bütün hapishaneler gibi bir âlemdi. Mevkuf, maznun, mahkûm olanın günlük hayatındaki değişiklik evinden yahut dükkânından alınarak muayyen bir müddet için ayrı bir binada bulundurulmasından ibaretti. Bir mahpus dört duvar arasında kalıyor fakat hiçbir şeyden mahrum olmuyordu. Hele azılı ve paralı olursa mutlaka bir koğuşun başında bulunuyor ve o koğuşta bulunanlar emrine ve hükmüne tabi oluyorlardı. Hatırlı bir mahpusun aşçısı, uşağı vardı. Yemek malzemesi dışarıdan aldırılır, tatlısı ile tuzlusu ile ne isterse pişirtebilirdi. Hatta akşamları mükemmel meze ile çakıntı bile yapılırdı. O zamanki idare sisteminin esası "sızıltıya meydan vermemek" olduğu için hapishane müdürleri, gardiyanlar hapishanelerin bu şekilde idaresini pek tabii buluyorlardı. Onlar için bundan başka bir idare tarzı mevcut değildi. Yalnız müdür, "dostlar alışverişte görsün" kabilinden içeriye bir göz atmayı düşünürse hemen içeriye haber gönderir. Müdür beyin sözüm ona teftişi esnasında koğuşlarda kumara fasıla verilir, kısa bir müddet için esrar kabağı ortadan kaldırılırdı.
Hamakat ile zekâ, hadsizlik ile edeb, cehalet ile ilim arasındaki ilişki asimetriktir. Çatışmaya girmeleri durumunda kısa vadede ilki üste çıkıyor görünür, ama neticede bâtıl hep zail olur. Gazete köpeği ısıran adamı, tarih ise eser verip iş yapanı yazar.
Gültekin Yıldız
Gültekin Yıldız
400 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Osmanlı askeri tarihine özel olarak yakınlaşmak istiyorsanız size bir şeyler katabilecek bir kitap. 19.yy'dan itibaren Osmanlı Devletinin askeri anlamda yaptıklarını anlatan kitap size Osmanlı'nın aslında askeri yenilikleri takip etme hususunda ne kadar aktif davrandığını anlatıyor. Kara,hava,deniz unsurlarında yaşanan gelişmeleri, Avrupa'dan getirilen danışmanları, bu değişim ve yeniliklerin neye yol açtığını size öğretecek olan bu kitap akademisyenler tarafından desteklenerek oluşturulmuş. Akademisyenleri tanımımadığımı belirtmek isterim
Osmanlı Askeri Tarihi
Osmanlı Askeri TarihiGültekin Yıldız · Timaş Yayınları · 030 okunma
Reklam
Modern genelkurmay kurumunun en gelişmiş örneği kabuk edilen ve 1880 sonrasında aralarında Osmanlı Devleti’nin de bulunduğu pek çok devlet için model olmuş Alman genelkurmay ının ilk ateşe talimatnamesi 1890 tarihidir.
Sayfa 37 - YeditepeKitabı okudu
Al sana medeniyet Ali Efendi, al sana mamuriyet!
Bizans devrinde "Hipodrom", Osmanlı döneminde ise "At Meydanı" olarak bilinen ve her iki imparatorluğun da siyasi merkezi olarak görülen mekânda yan yana yükselen hapishane ve Zaptiye binalarını bir "medeniyet ve mamuriyet manzarası" olarak okuyucularına sunan Basiretçi Ali Efendi, Sultanahmed civarının mamur olması için açılışını hasretle beklediği yeni Zaptiye binasını tam altı ay sonra bir kez daha ziyaret edecekti. Ancak bu kez haber yapan bir gazeteci olarak değil, gazetesinde yayımlanan makalelerden dolayı tevkif edilip burada hapsedilen ilk basın mensubu olarak!
Parmak uçlarında bir gece...
Selanik şehir merkezindeki bu sert muameleler bir yana, Fransa'nın oradaki temsilcisinin naklettiği bilgiye göre Kavala'daki durum vilayet merkezindekinden daha da kötüydü. Tavana bağlı zincirler ayakları ya da boyunlarına vurulan mahpuslar, havada asılı kalacak şekilde yukarı çekiliyorlardı. Bu muameleye maruz kalıp boyunlarından asılanlar bütün bir gece ayak parmaklarının ucunda kalıyor ve bazen yere bile zar zor değebildiklerinden neredeyse boğulacak hâle geliyorlardı. Mahpusları havaya doğru kaldıran bu zincirin ucu zindancının elinde idi. Kimi zaman üst mercilerden gelen işkence emrini uygulamak, kimi zamansa mahpustan bir şeyler koparabilmek için, ucu açılan bir delikle oturduğu yere kadar getirilmiş zincire hükmediyordu.
Bir ülkede iki sene ataşenevallik yapıp hala oranın mahalli lisanına vakıf olmayanlar lisanını bildikleri yere tayin edilmeyecekti. (madde 2)
Sayfa 72 - YeditepeKitabı okudu
122 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.