Batı dillerinde "person", kişi demektir. Person sözü, Anadolu Etrüsk dilinde "yüze takılan maske" demektir. Ne yapalım, insan soğana benzer galiba! Maske üzerine maske, kabuk ve poz üzerine poz..
"Felaketin bazen kendine ait bir havası vardır. Onun yaklaşmakta olduğunu insan yüreğinde soğuk soğuk duyar; şen ve güneşli bir gün, güneşin üzerinden bir kara bulutun geçmesiyle, dünyanın benzinin solup kül oluvermesi gibi."
"İnsan bir mevsimde bir ağacın muayyen bir dalında bir yemiş buluyor. Yiyor ve hoşuna gidiyor. Bir-iki mevsim sonra yine aynı dalda aynı yemişi arıyor, ya yemiş o dalda bulunmuyor ya da bulunursa hoşa gitmiyor. Belki de yemişi arayan değişmiş bulunuyor."
O arkadaşların çoğu öldü. Kimi zaman "Artık sıkılıyoruz burada, sen de gelsene" dediklerini duyar gibi olurum. Diri olanların burada adlarını vermeyeceğim. Çünkü bir mevsimde bir ağaçtan bir kiraz tadarsınız, tadı damağınızda kalır. Ertesi mevsim ağaca yine uğrarsınız. Bir mevsim önce tadına doyamadiginiz kiraz, onu kopardığınız dalda yoktur. Ya ağaç, ya siz ya da ikiniz de degismissinizdir. Ben ağzımın tadını kaybetmedim. Belki onlar kaybetmislerdir. Rahatsız etmek istemem.
Durmadan dinlenmeden,tozu dumana katan gürültülü patırtılı bir faaliyetle arı gibi karınca gibi çalışıyordum.Fakat hiçbir zaman ne karınca gibi biriktirebiliyor ne de arı gibi toplayabiliyordum.