Hanne Blank

Bekaretin "El Değmemiş" Tarihi yazarı
Yazar
8.7/10
54 Kişi
205
Okunma
20
Beğeni
2.543
Görüntülenme

En Beğenilen Hanne Blank Gönderileri

En Beğenilen Hanne Blank kitaplarını, en beğenilen Hanne Blank sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hanne Blank yazarlarını, en beğenilen Hanne Blank yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bekaret olgusu yaşamın her yerini kuşatmıştır
O halde, değişen bekâret ideolojileri ve uygulamalarının izini sürmek için kültürel buzulları takip etmemiz gerekiyor. Bekâretin sırlan DNA’mıza kodlanmış ya da taşa kazınmış değildir. Var oldukları sürece bu sırlar, romanlarda ve tiyatro oyunlarında, dinî yazılarda ve sanat eserlerinde, tıp metinlerinde ve felsefe kitaplarında, kur yapma modellerinde, evlilik geleneklerinde, kocakarı masallannda, meyhane şarkılarında ve hatla günlük gazetelerin köşe yazılarında varlar. Ne muazzam, büyüleyici ve şaşırtıcı bir gösteri.
Sayfa 50 - IletişimKitabı okudu
Bu ulkede kadın ve aile bakanı erkek olsa daha iyi yeminle
1998’de bekâret muayenesi gündemine damgayı, dönemin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygırim gazeteci Neşe Düzel’le yaptığı röportaj sırasındaki açıklamaları vurmuştur. Işılay Saygın, kendisine son yıllarda bekâret muayenesine zorlanan kadın ve çocukların intihar etmesi konusu sorul- duğunda insanın kanını donduran şu sözleri söylemiştir: “Bekâret kontrolü önemli bir önleyici konudur. Eğer bir genç kız kendisini bekâret kontrolü yüzünden öldürüyorsa, kendisini öldürmüş olur. Bu o kadar da önemli değil, sadece birkaç tane (kız). Erkeklerle böyle bir diyaloga girmelerine izin vermeyin" (Uluslararası Af Örgütü, 2003). Açıklamaların ardından, Ankara Üniversiıesi’nde düzenlenen ve Işılay Saygın’ın davetli olduğu halde son anda gelmekten vazgeçtiği “Kadına Yönelik Şiddet” konulu konferansta, “Bekâret Kontrolüne Karşı Kadın İnisiyatifi" adı altında bir grup kadın, ismi okunduğunda bakanı pankartlarla protesto etmiştir. Ayrıca Işılay Saygın’ın açıklama- larının ardından bir kadın yürüyüşü düzenlenmiş ve “Bedenlerimiz bizimdir. Devlet ellerini bedenlerimizden çek,” diyen pankartlarla, bakanın en temel insan hakkını anlamaktan yoksun tavnna karşı tepkiler dile getirilmiştir.
Sayfa 18 - IletişimKitabı okudu
Reklam
Meb de bekaret kontrolü yönetmeliği ve öğrenci ölümü
1980'lerde bekâret muayenesi tartışması ara sıra ana akım medyada ve solcu yayınlarda ele alınsa da, 1992 yılma kadar konu ciddiye alınan bir gündem maddesine dönüşmemiştir. 1992’de, okul müdürleri tarafından bekâret muayenesinden geçirilmesi istenen iki lise öğrencisinin kendilerini öldürmesiyle, konu hem ülke genelinde, hem de uluslararası arenada bir anda dikkatleri üzerine çekmiştir. İntihar eden kızlardan biri, ormanda erkeklerle piknik yaparken görüldükleri gerek- çesiyle dört arkadaşıyla birlikte bekâret muayenesine zorlanmıştı (HRW, 1994: 3). Bu olayın ardından kadın kuruluşları- nın ve medyanın yarattığı onca eleştiri ve protestoya karşın, Eğitim Bakanlığı 1995’te idarecilere kız öğrencilerden bekâret muayenesi talep etme hakkını veren yönetmeliği çıkarmıştır (Seral, 2004: 413-414). Bu yönetmelikle “iffetsizlik,” kız öğrencilerin okuldan uzaklaştırılması için geçerli bir neden ola- rak kabul edilmiştir. İzmir Barosu’ndan bir grup avukat Eğitim Bakanlığı’na dava açarak yönetmeliğe kafa tutmuş, ama davayı kaybetmiştir. Böylece yönetmelik yürürlükte kalmıştır.
Sayfa 17 - IletişimKitabı okudu
Ataerkil zihniyet mitler ve kurgu ile bekareti kadına dayatır
Mary Daly’nin dediği gibi, “Ataerkil düzen aldatmacasını mitle sürdürür,” bekâret de ataerkil düzenin yaratüğı kurgulardan, mitlerden birisidir (1978: 44). Aslında tanımı sürekli ama çok yavaş değişen ve çocukluğumuzdan itibaren sahip olduğumuz en önemli şey olarak içimize işletilen bekâreti, doğanın kanunuymuşçasına özümsüyor ve bekâretin yaşamımızda yarattığı cinsel terörü sorgulamadan kabul ediyoruz. Oysa bekâret, ataerkil kültürlerin kendi elleriyle yarattığı ve somuthiçbir dayanağı olmayan soyut bir kavramdır. Hatta birçok kadın bedeninde fiziksel bir varlığı olan himenin bile, bekâretle olan ilişkisinden dolayı bulunduğunu değil, icat edildiğini söyleyebiliriz. Vajina gibi bol kıvrımlı ve çok katlı bir organda, kolayca gözden kaçmlabilecek, varla yok arası, incecik bir za- ra “himen” adım vererek, tıp bilimi özünde işlevsiz bir zar parçasını, isimli ve işlevli hale getirmiştir. Dilin var edici gücünü göz önüne aldığımızda, himenin isimlendirilmesiyle hem himenin kendisi, hem de bekâret, fiziksel bir varlık kazanmıştır. Bekâreti bir kurgu, bir mit olarak görmemin nedeni budur. Bu yüzden de namusu nasıl erkek egemen kültürlere özgü toplumsal bir kavram olarak sorguluyorsak, bekâreti de aynı şekilde kişisel, özel bir konu olmaktan çıkarıp ataerkil toplumların bir yaratımı olarak sorgulamalıyız.
Sayfa 15 - IletişimKitabı okudu
Bakire şifası miti
Zührevi hastalıklar cinsel aktiviteden öylesine bir inatla ayrılıyordu ki, bazı durumlarda çocukların ve bakirelerin tecavüz davalarının görülebilmesi için avukatlar ve yargıçlar, bakirelerin zührevi hastalıkların iyileştirilmesinde gerçekten kullanıldığını kanıtlamakla görevlendiriliyordu. (...) Gerçekten de Dr. Devon’un, yüzyılın sonundaki İskoç toplumunda bu mitin var olduğuna dair kanıt bulmasında şaşıracak hiçbir şey yoktu. En azından 18. yüzyıldan bu yana, çocukları kapsayan tecavüz davaları diğer Britanya Adaları’ndaki mahkemelerde de çok yaygındı: 18. yüzyıl Londrası’nda kayıtlara geçen yaklaşık her beş büyük tecavüz davasından birinde on yaşından küçük bir kurban vardı. Antony Simpson’ın bu tür tecavüzler üzerine yaptığı incelemede belirttiği gibi, bakire şifası miti çocuk tecavüzüyle suçlananların oldukça sık kullandığı bir bahaneydi. 18. yüzyıl boyunca ve hatta 19. yüzyılda da, avukatlar ve yargıçlar bu inanıştan haberdardı ve bunun tecavüzü haklı çıkarmak için kullanılmasına alışmışlardı.
Sayfa 122 - Bakire ve doktor
Buyurunuz o çok kıymetli kızlık zarı hakkında pek müstesna bilgiler
Katmerli himen ve akrabası saçaklı himene, halka ya da yarımay şeklindeki himenden daha az, ayrık himendense daha çok rastlanır. Özellikle katmerli himen çok gösterişli bir çeşittir ve katlanmış bir çorap lastiği ya da gömlek kolu gibi kendi üzerine kıvrılmasına yetecek kadar çok etten oluşur. Saçaklı himen daha az etlidir ama himenin kenarları boyunca ona buruşuk bir görüntü veren bir sürü girintisi çıkıntısı vardır. Ancak katmerli himenin katmerleri zamanla azalır: Amerika’da Teksas Üniversitesi’nde çalışan araştırmacı Dr. Abby Berenson, katmerli himen dokusunun ilk üç yaş süresince çoğu zaman küçüldüğünü bulmuştur. O kadar ki doğumda katmerli olan bir himen, çocuk üç yaşına geldiğinde saçaklı himene, hatta halka şeklindeki himene dönüşmüş olabilir.
Sayfa 90 - Himenoloji
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.