Hayat akıp gidiyor. Bazı şeyler bitiyor. Başka şeyler başlıyor. Başlayan şeyler hep, ama hep var. Bu yüzden bitişlerde yıkılmamak, bitişlerde umutsuzluğa kapılmamak gerek.
İnsanlık Tarihinde Bir Yıldızın Parladığı Anlar.. (Almanca: Sternstunden der Menschheit /1927)
Emsalsiz anlatımı yüzünden bir nefeste okunan kitabı niçin yazdığını Zweig şöyle anlatır..
"Çağları aşan bir kararın bir tek takvime, bir tek saate, çoğu kez de yalnızca bir tek dakikaya sıkıştırıldığı trajik ve yazgıyı belirleyici anlara, bireylerin yaşamında ve tarihin akışı içinde çok ender rastlanır. Ben böyle anları İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar diye adlandırdım; çünkü onlar, tıpkı yıldızlar gibi, hiç değişmeden geçmişin karanlığına ışık tutmaktadırlar. İşte bu kitabımla, değişik zamanlara, değişik bölgelere ait kimi önemli anları, İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar'ı anımsatmaya çalıştım. Kitapta yer alan tarihsel olayları anlatırken, gerçekleri hiçbir biçimde değiştirmedim, katkılarımla renklendirip zenginleştirmedim. Çünkü tarih, kusursuzluğa ulaştığı böylesine eşsiz anlarda, kendisine yardım için uzanan ellere gereksinim duymaz.
İnsanın yaşamında kimi anlar vardır ki değerlendirmesini bilenlerin yıldızı parlamış, değerlendirmesini bilemeyenlere ise hayat öyle bir ders vermiştir!"
Zweig'in müthiş edebi anlatım gücü ile naklettiği olaylardan biri, Dünya Tarihi'nde Orta Çağı bitirip Yeni Çağı başlatan İstanbul'un Fethi'dir. Bizimkiler başta, dünya tarihçileri, Zweig'ın İstanbul'un Fethi'nde baş rolü aslında hiç kullanılmadığı için açık unutulan bir kapının oynadığını anlatan yazısını hala tartışıyorlar..
Kendisini cok tanımam sadece "Su testisi su yolunda kırılır" sözünden sonra nefret duyduğum kişidir.
Bu kitap elime dolaylı yollardan geçti. Özellikle satın almadım ama o kadar güzel bir dil kullanılmış ki, kahve icerek Hıncal Uluç la sohbet ediyormusum hissi uyandırdı. Surukleyici keyifli hos bir kitaptı. Hıncal Bey'in yurtdışı gezilerinden bahsediyor, yaşadıkları gördükleri. Kimi zaman tarihi bilgiler de veriyor. Gerçekten güzel bilgiler edindim.
Dip not: Okurken aşırı üzüldüm. 92-96 yılları yazılmış, o süreçteki gezileri konu alıyor ve paramız o kadar değerli kiii doya doya geziyor. Lüks vakit geçiriyor ve paralarını kucumsuyor. Cok ucuz cok ucuz diyor sürekli. Bugün? Hayir. Ulke disina çıkmayı birakin havaalanına ulasmak bile zor.
Diliyorum ki super guc olduğumuza inanan sizofrenler hizla tedavi olur da gencligimizin baharı parasizliktan ziyan olmaz.
Saygilar.