Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hüsamettin Erdem

Hüsamettin Erdemİlkçağ Felsefesi Tarihi yazarı
Yazar
7.3/10
6 Kişi
123
Okunma
3
Beğeni
1.885
Görüntülenme

Hakkında

1949 yılında Ünye’de doğdu. İlköğrenimini Ünye Kaledere İlkokulunda, orta, lise ve yüksek öğrenimini ise İstanbul’da tamamladı. 30.06.1968 yılında İstanbul İmam-Hatip Lisesinden, 1969 da İstanbul Pertevniyal Lisesinden mezun oldu. 20.10.1972 de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünden, 05.06.1973 de İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümünden mezun oldu. 1969-1974 arası Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatında din görevlisi olarak, 1973-1974 arası İstanbul Ümraniye Lisesi, 1974-1977 arasında ise Adapazarı İmam-Hatip Lisesinde felsefe öğretmenliği ve idarecilik görevlerinde bulundu. 1 Temmuz-31 Ekim 1975 yılında kısa dönem yedek subay olarak askerlik hizmetini Isparta 40. piyade alayında gerçekleştirdi. 09.06.1977 de Konya Yüksek İslam Enstitüsüne Sistematik Felsefe ve Mantık asistanı oldu. 1982 de Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesine Sistematik Felsefe ve Mantık Öğretim Görevlisi olarak atandı. 24.01.1986 da “Sondevir Osmanlı Düşüncesinde Ahlak” adlı çalışmasıyla Sistematik Felsefe Bilim Dalında “Felsefe Doktoru” payesi aldı. Aynı yıl 30.04.1986 tarihinde Din Felsefesi ve Mantık Anabilim Dalında Yardımcı Doçentlik kadrosuna atandı. 12.10.1989 da aynı anabilim dalında doçentlik unvanını aldı ve 13.11.1995 tarihinde ise Din Felsefesi Anabilim Dalında profesörlük kadrosuna atandı. İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcılığı, Bölüm Başkanlığı ve Yardımcılığı, Felsefe Tarihi, Mantık, İslam Felsefesi, Din Felsefesi Anabilim Dalı Başkanlıkları, Necmettin Erbakan Üniversitesi Senato Üyeliği, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyeliği, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu üyeliği yaptı ve halen bu görevleri devam etmektedir. Bekar ve iki çocuk babası olan Prof. Dr. Hüsamettin ERDEM, Fransızca ve Arapça bilmektedir.
Tam adı:
Prof. Dr. Hüsameddin Erdem
Unvan:
Akademisyen, Din Felsefesi Uzmanı, Yazar
Doğum:
Ünye, Ordu, Türkiye, 1949

Okurlar

3 okur beğendi.
123 okur okudu.
3 okur okuyor.
63 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bazen bir varlığı eserleriyle tanımak, onu bizzat tanımaktan daha etkili olabilir.
Sayfa 39
Reklam
"Sofia", Tanrı sevgisi ile korkusunu, Tanrı severlik ile uhreviliği içeren bir hikmettir. "Hikmet" ise Tanrı ile ilgi kurmanın en esaslı yoludur.
Sayfa 101Kitabı okudu
Esas itibariyle, birer fikrî faaliyet olan bilgi ve imanın temelini "inanç" meydana getirmektedir. Burada sözu edilen inanç ise ulaşılan belli bir düşünme derecesinin, bir zihin işlemi neticesinde bir hükmün bulunduğu, süje ile obje arasında, süje açısından kesin bir ilişkinin kurulduğu bilme ve kavrama ile ilgili bir zihnî durumu ifade eden inançtır. İnanan ile inanılan arasında bir ilişki olarak kurulan iman ise zihnin ilgi, şüphe, zan, inang, bilgi ve iman gibi zihnî aşamalarını geçerek ulaştığı nihaî bir noktadır. Ciddî bir zihnî faaliyet sonunda ulaşıldığı için iman, makullük ve sübjektif kesinliğin de son noktası durumundadır. Bu nedenle, imanı bir bilgiye ait kav- ram olarak anlamak mümkündür; çünkü burada kalbin tasdikinden maksadın zihnî hüküm, zihnî bir süreç olduğu anlaşılmaktadır.
Sayfa 120Kitabı okudu
Din, vahyî bilgi ile insanların duygu, düşünce ve hayatlarını düzenlemeye çalışırken, felsefi bilgi de aynı dünyayı akıl ağırlıklı bir bilgi ve kavramlar örgüsüyle kurmaya çalışır.
Sayfa 121Kitabı okudu
eski stoa okulu temsilcisi Zenon'un ahlak görüşü
İnsanı ve tabiatı tanımayan, doğru bir eylemde bulunamaz, dolayısıyla mutlu da olamaz. Bilgi ile doğru eylem arasında doğru bir orantı vardır. Ahlâkça yetkinlik, bilgice yetkinliğe bağlıdır. Bilge kişi faziletli kişidir. Fazilet de akla ve tabiata uygun olandır.
İlkçağ Felsefesi Tarihi
İlkçağ Felsefesi Tarihi
Herakleitos ~Karanlık Filozof~
Yunan düşüncesi üzerinde en derin iz bırakan filozoftur. Onun fikirlerini tam olarak anlamak için derin fikir deryasına dalan usta dalgıçlara ihtiyaç vardır.
İlkçağ Felsefesi Tarihi
İlkçağ Felsefesi Tarihi
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
272 syf.
·
Puan vermedi
·
51 günde okudu
Felsefeye benim gibi yeni yeni akademik giriş yapacak yada uğraş edinen herkese öneriyorum.Çok güzel bir sekilde olaylarin özüne inip kafanizda temeller olusturuyor. Ki benim için öyle oldu bazı kopuk noktaları tamir etti. Yazara biraz önyargımsi havam vardı ama beni yanılttı. Din felsefesi uzmanı olduğunu hemen anlıyoruz tabi kendi felsefesince bir anlatım sergilediğini dilinden. Ama bu değildir ki taraflıdır. Burada başka bir şeyi belirtmek istedim. Zaten her felsefeci de öyle değil midir? Bu arada neden varız? Varlığımızın mahiyeti nedir? vs. en iyi kitaba devam edeyim.
Felsefeye Giriş
Felsefeye GirişHüsamettin Erdem · Sebat Ofset Matbaacılık · 201317 okunma
8/10 puan verdi
İlkçağ felsefesi hakkında okuduğum ilk müstakil kitap. Oldukça akıcı ve anlaşılır. Kronolojik olarak ve filozoflar üzerinden ilerleyen bir yapısı var. Yazar İlahiyatçı olmasının da etkisiyle yer yer dini referanslar da vermiş, bu durum kaynakçada da açıkça görülüyor. Hatta ilkçağ filozoflarının dini görüşleri de kitapta oldukça yer tutuyor. Keyifle okudum.
İlkçağ Felsefesi Tarihi
İlkçağ Felsefesi TarihiHüsamettin Erdem · Hü-Er Yayınevi · 201153 okunma
123 syf.
10/10 puan verdi
Din felsefesi kitabıdır. Kitap, Vahdet-i Vucud Ve İbn-i Arabi kısımına kadar çok güzel gitti. Bu kısıma kadar anlatılan Spinoza'ın tanrı anlayışı beni çok etkiledi. Fakat ibni arabinin görüşlerini ve felsefesini içeren kısımlar çok fazla arapça ve farsça kelimlerle yoğrulduğu için anlayamadım. Bu kısımları kitap yarım kalmasın diye hızlıca bitirmek için okudum. Yazarın asıl amacı vahdeti vücud anlayışını panteizmden aklamaktır. Vahdeti vücud anlayışını bir anda silip atma gayretine girmemiştir. Çünkü bu etkili bir felsefi anlayıştır. Panteizmle vahdedi vücut aynı görülürse bu sefer şirk problemine düşüleceğinden korkulmuştur. Bu yüzden bu ikisini ayırma noktasında bu eserin yazıldığı görülmektedir.
Panteizm ve Vahdet-i Vücud Mukayesesi
Panteizm ve Vahdet-i Vücud MukayesesiHüsamettin Erdem · Kültür Bakanlığı Yayınları · 199012 okunma