Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَٓاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَۚ اِنْ يَكُنْ غَنِياًّ اَوْ فَق۪يراً فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ وَاِنْ تَلْـوُٓ۫ا اَوْ تُعْرِضُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يراً
Nisa, 135
Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti.
وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَت۪يمِ اِلَّا بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ حَتّٰى يَبْلُغَ اَشُدَّهُۚ وَاَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْم۪يزَانَ بِالْقِسْطِۚ لَا نُكَلِّفُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَا وَاِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۚ وَبِعَهْدِ اللّٰهِ اَوْفُواۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَۙ
En'âm, 152
Peygamberin akrabasından, Haşimoğullarından ve Muttaliboğullarından büyük bir kesim, atalarının dinine bağlılıklarını sürdürdükleri halde soy bağı ve akrabalık asabiyeti saiki ile pratikte ona yardım ediyor, onu destekliyorlardı. Onların bu desteklerinin, müslümanların katı işkencelere maruz kaldığı ve büyük çoğunluğunun korumasız kaldığı için Habeşistan'a hicret etmek zorunda kaldığı bir sırada, Peygamberin Mekke'de kalmasında büyük rol oynadığı bir gerçektir.
onlardan birisi başka bir aşirete bağlı bulunan birisine düşmanlık saldırır, öldürür, yahut zulüm ederse; intikamı, diyeti, o aşirete bağlı tüm bireylerden isteniyordu.
... konuya girmeden önce "ilim'' kavramını bugün bilinen teknik anlamıyla kullandığımızı belirtmek isteriz. Bu günkü "ilim"; araştırma ve inceleme yollarını tetkik, karşılaştırma vasıtalarını, ilkelerini, yöntemlerini, bilimsel ve teknik kuralları, kaideleri tespit etmeyi kapsamaktadır. Araplarda ilmin bu asır ve toplumda bu dereceye ya da bu teknik anlama kavuşmadığını kesin biliyoruz. Yalnız bu kavramı kullanırken şunu kastediyoruz. Araplardan da değişik kitaplara yönelen, onları tetkik eden, bazı ilimleri okuyan, inceleyen, bazı kurallarını kavrayan, sadece bedevi tabiatı ve basiretiyle sınırlı kalmayan kimseler vardı.