Gün batarken düşünceli, ağır ağır, altın renkli asma kuşlarının, portakal çiçeklerinin arasından yürüyerek, o yalnız portakal ağacının yanından geçip, sana ölüm uykunda ninni söyleyen çama vardığımda, biliyorum ki Platero, -hiç solmayan güllerle dolu çayırlarda sen- ufalanmış yüreğinden fışkıran bir sarı süsenin önünde dalgın duraklayışımı görüyorsundur.