John Biguenet kitaplarını, John Biguenet sözleri ve alıntılarını, John Biguenet yazarlarını, John Biguenet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yetişkinler elbette oyuncaklarla oynamazlar. Daha doğrusu maske kuşanıp kendileri birer oyuncak bebeğe dönüşürler. İnsan yüzüne iliştirilmiş bir maskenin sessizliği ise oyuncak bebeğin suskunluğundan çok daha korkutucudur.
Newhall haklı; dünyada, sessiz aile filmlerinden, özellikle şu geçen yüzyıldan kalma sekiz milimetrelerden daha hüzünlü bir şey var mıdır? Projektör makaralarının beyaz perdeye yansıttığı gölgeler suskun hayaletler değil de nedir? Biz onların birbirleriyle selamlaşmalarını, şakalaşmalarını duyamayız. Geleceğin pek yakında yüreklerini burkacağını bilmeden -ki biz biliriz- sessizce attıkları boğuk kahkahaları izleriz.
Kendini bırakmaya cesaret edemiyor. Oysa okumak (veya film seyretmek) bilincinizi bir başkasına teslim etmeyi gerektirir. Hayatını yeniden şekillendirmeye çabalayan bir insanın zihninde dolanan kaygıların dökümü bir kenara atılamaz, uykuda bile.
''Etrafımda gece çökmüş. Nasıl bir sessizlik! Kendimi duyabiliyorum. Elimle kulağımı kapıyorum. Kalbimin sesini kulağımda duyuyorum. Nasıl bir sessizlik! Bu ben miyim? Sessiz miyim yoksa konuşuyor muyum? Nasıl bilebilirim? Böyle şeyleri bilebilir miyim?''
İtiraflar kitabının ilk bölümlerinde Augustinus, öğretmeni Ambrosius'un sessiz okuma huyuna dikkat çeker. Augustinus'un bu alışkanlığı betimleme ve doğrulamaya bir paragraf ayırması, zamanın koşulları göz önünde bulundurulduğunda yeterince tuhaftır; Augustinus, üstüne üstlük, Ambrosius'un sessizliğe gömülme sebebinin öğrencilerin sorularını engellemek olduğunu varsayar. Kitapları daha hızlı bitirmek, ses kısılmasına engel olmak gibi çeşitli başka savunmalar öne sürse de Augustinus eninde sonunda esas sebebi bilmediğini ama öğretmeninin sessiz kalmak için iyi bir nedeni olduğuna güvendiğini itiraf etmek zorunda kalır.¹
Oysa sessizlik,cehalete gösterdiğimiz hürmetten,utanç içinde,iç çekerek dile getirilen bir itiraftan,kutsal olana gönderdiğimiz duadan çok daha fazlasıdır.
Vücutlarının kıvrılıp bükülmesine, uzuvlarının kesilip çıkarılmasına, sakat bırakılmalarına asla ses çıkarmayan oyuncak bebekler mükemmel kurbanlardır: Teslimiyetçi ve sessiz.
Ve buna rağmen, onlardan korkarız.
Yetişkinler elbette oyuncaklarla oynamazlar. Daha doğrusu maske kuşanıp kendileri birer oyuncak bebeğe dönüşürler.
İnsan yüzüne iliştirilmiş bir maskenin sessizliği ise oyuncak bebeğin suskunluğundan çok daha korkutucudur.